2_A-1

yetiştirmek; sulandırmak, seyreltmek; beslemek, yayılmak; c) bolca bulunmak, bol olmak,
pek çok olmak; d) yaralanmak, açmak, eritmek, ezmek, beslemek, üretmek, boşamak,
ayırmak, götürmek; değiştirmek.
aрæx уæвын (уын) | aræx uævın | a) sık olmak, yayılmak, yaygınlaşmak, dolaşmak,
genişlemek, sirayet etmek, istila etmek, şenelmek, uzatmak; b) bolca bulunmak; bol olmak,
pek çok olmak.
aрæxaд | aræxad | sıklık, sık olma, hızlı olma, sık sık olma, frekans, frekans sayısı, titreşim
sayısı.
aрæxaдoн | aræxadon | frekans, titreşim.
aрæxæй-aрæxдæp | aræxæy-aræxdær | giderek daha sık, sıklıktan daha sık, giderek daha
çok, çoktan daha çok, bütünden daha bütün, çoğunluktan daha çok çoğunluk, sıktan daha sık.
aрæxдæp | aræxdær | 1 ) sık sık, çoğunlukla daha çok; 2 ) genel olarak, adeta, genellikle,
çoğunlukla olağan, sıkça, daha sık.
aрæхджы | aræxcı | biraz sonra. в ближайшее время
aрæxджын | aræxcın | bol, zengin, ferah, feyizli, gen, faiz, becerikli, mebzul, müstefit, vafi.
aрæхджыты | aræxcıtı |
aрæxдзинaд | aræxzinad | bolluk, bereketlik, bereketlilik, mebzuliyetlik, refahlık, refahlılık,
cemlik, kesretlik, feyezanlık, furyalık, fazlalık, feyizlik, vefretlik.
aрæxoинaг (aрæxoинærтæ) | aræxoinag | deştiren, deldiren, delik açtıran, tığlaştıran,
dürten, batırtan, sokturan, saplatan, daldırtan, geçirten, indirten, yaralatan, vurduran,
yapıştırtan, darbeleştiren, inciten, sançtıran, ponksiyon yaptıran, sözle dokunduran,
iğneleten, sözle iğneleten, isabet ettirten.
aрæxoй-aрæxoй кæнын | aræxoy-aræxoy kænın | sık sık deşmek, delmek, delik açmak,
tığlaşmak, dürtmek, batırmak, sokmak, saplamak, daldırmak, geçirmek, indirmek, yaralamak,
vurmak, yapıştırmak, darbeleşmek, incitmek, sançmak, ponksiyon yapmak, sözle dokunmak,
iğnelemek, sözle iğnelemek, isabet ettirmek.
aрæxoйæг (aрæxoйджытæ) | aræxoyæg | deşen, delen, delik açan, tığlaşan, dürten,
batıran, sokan, saplayan, daldıran, geçiren, indiren, yaralayan, vuran, yapıştıran, darbeleşen,
inciten, sançan, ponksiyon yapan, sözle dokunan, iğneleyen, sözle iğneleyen, isabet ettiren.
aрæxoйæггaг (aрæxoйæггæгтæ) | aræxoyæggag | deşmelik, delmelik, delik açmalık,
tığlaşmalık, dürtmelik, batırmalık, sokmalık, saplamalık, daldırmalık, geçirmelik, indirmelik,
yaralamalık, vurmalık, yapıştırmalık, darbeleşmelik, incitmelik, sançmalık, ponksiyon
yapmalık, sözle dokunmalık, iğnelemelik, sözle iğnelemelik, isabet ettirmelik.
aрæxoйæн | aræxoyæn | deşilen, delinen, delik açılan, tığlaşan, dürtülen, batırılan, sokulan,
saplanılan, daldırılan, geçirilen, indirilen, yaralanılan, vurulan, yapıştırılan, darbeletilen,
incitilen, sançılan, ponksiyon yapılan, sözle dokunulan, iğnelenilen, sözle iğnelenilen, isabet
ettirilen.
aрæxoйгæ | aræxoygæ | deşme, delme, delik açma, tığlaşma, dürtme, batırma, sokma,
saplama, daldırma, geçirme, indirme, yaralama, vurma, yapıştırma, darbeleşme, incitme,
sançma, ponksiyon yapma, sözle dokunma, iğneleme, sözle iğneleme, isabet ettirme.
aрæxoйгæйæ | aræxoygæyæ | deşerek, delerek, delik açarak, tığlaşarak, dürterek,
batırarak, sokarak, saplayarak, daldırarak, geçirerek, indirerek, yaralayarak, vurarak,
yapıştırarak, darbeleşerek, inciterek, sançarak, ponksiyon yaparak, sözle dokunarak,
iğneleyerek, sözle iğneleyerek, isabet ettirerek.
aрæxoйын (арæxуыcтон, арæxуыcтaин, арæxoйдзынæн) | aræxoyın | deşmek, delmek,
delik açmak, tığlaşmak, dürtmek, batırmak, sokmak, saplamak, daldırmak, geçirmek,
229