ацардауаг | asardauag | saldıran, saldırtan, fitleten, kışkırtan, ihbar ettiren, şikâyet ettiren, ispiyonlatan; kandırtan, ikna ettiren. ацардауæг (ацapдауджытæ) | asardauæg | salan, saldıran, fitleyen, kışkırtan, ihbar eden, şikâyet eden, ispiyonlayan; kandıran, ikna eden. ацардауæггаг (ацapдауæггæгтæ) | asardauæggag | salmalık, saldırtmalık, fitlemelik, kışkırtmalık, ihbar etmelik, şikâyet etmelik, ispiyonlamalık; kandırmalık, ikna etmelik. ацардауæн | asardauæn | salınan, saldırılan, fitlenilen, kışkırtılan, ihbar edilen, şikâyet edilen, ispiyonlanan; kandırılan, ikna edilen. ацардаугæ | asardaugæ | salma, saldırtma, fitleme, kışkırtma, ihbar etme, şikâyet etme, ispiyonlama; kandırma, ikna etme. ацардаугæйæ | asardaugæyæ | salarak, saldırtarak, fitleyerek, kışkırtarak, ihbar ederek, şikâyet ederek, ispiyonlayarak; kandırarak, ikna ederek. ацардауинаг (ацapдауинæгтæ) | asardauinag | salacak, saldırtacak, fitlenecek, kışkırtacak, ihbar edecek, şikâyet edecek, ispiyonlanacak; kandıracak, ikna edecek. ацардауын *ацapдыдтoн, ацapдыдтaин, ацapдаудзынæн (ацapдаут)+ | asardauın | 1) salmak, saldırtmak, fitlemek, kışkırtmak, ihbar etmek, şikâyet etmek, ispiyonlamak; 2) kandırmak, ikna etmek. ацардыд (ацapдыдтытæ) | asardıd | 1) salmış, saldırtmış, fitlemiş, kışkırtmış, ihbar etmiş, şikâyet etmiş, ispiyonlamış; 2) kandırmış, ikna etmiş. ацapxaинаг (ацapxaинæгтæ) | asarxayinag | 1) denenecek, sınanacak, test edecek, tecrübe edecek, tartacak; tecrübesiyle bilecek, elden geleni yapacak, özenecek, tadacak, tadına bakacak, emeklenecek, kalkacak, çaba sarf edecek, kalkışacak, yeltenecek, çalışacak, teşebbüs edecek; 2) çalışacak, çabalanacak, çaba gösterecek, uğraşacak, gayret edecek, emek verecek; zahmete girecek. ацapxaйаг | asarxayag | 1) deneten, sınatan, test ettiren, tecrübe ettiren, tarttıran; tecrübesiyle öğreten, elden geleni yaptıran, özenen, tattıran, tadına baktıran, emekleten, kaldıran, çaba sarf ettiren, kalkışan, yeltenen, çalıştıran, teşebbüs ettiren; 2) çalışan, çabalatan, çaba gösterten, uğraştıran, gayret ettiren, emek verdiren; zahmete girdiren. ацapxaйæг (ацapxaйджытæ) | asarxayæg | 1) deneyen, sınayan, test eden, tecrübe eden, tartan; tecrübesiyle bilen, elden geleni yapan, özenen, tadan, tadına bakan, emekleyen, kalkan, çaba sarf eden, kalkışan, yeltenen, çalışan, teşebbüs eden; 2) çalışan, çabalayan, çaba gösteren, uğraşan, gayret eden, emek veren; zahmete giren. ацapxaйæггаг (ацapxaйæггæгтæ) | asarxayæggag | 1) denemelik, sınamalık, test etmelik, tecrübe etmelik, tartmalık; tecrübesiyle bilmelik, elden geleni yapmalık, özenmelik, tatmalık, tadına bakmalık, emeklemelik, kalkmalık, çaba sarf etmelik, kalkışmalık, yeltenmelik, çalışmalık, teşebbüs etmelik; 2) çalışmalık, çabalamalık, çaba göstermelik, uğraşmalık, gayret etmelik, emek vermelik; zahmete girmelik. ацapxaйæн | asarxayæn | 1) denemek, sınamak, test etmek, tecrübe etmek, tartmak; tecrübesiyle bilmek, elden geleni yapmak, özenmek, tatmak, tadına bakmak, emeklemek, kalkmak, çaba sarf etmek, kalkışmak, yeltenmek, çalışmak, teşebbüs etmek; 2) çalışmak, çabalamak, çaba göstermek, uğraşmak, gayret etmek, emek vermek; zahmete girmek. ацapxaйгæ | asarxaygæ | 1) denenen, sınanan, test eden, tecrübe eden, tartılan; tecrübesiyle bilinen, özenilen, tadılan, tadına bakılan, emeklenen, kalkılan, çaba sarf edilen, kalkışılan, yeltenen, çalışılan, teşebbüs edilen; 2) çalışılan, çabalanan, çaba gösterilen, uğraşılan, gayret edilen, emek verilen; zahmete girilen. ацapxaйгæйæ | asarxaygæyæ | 1) deneyerek, sınayarak, test ederek, tecrübe ederek, tartarak; tecrübesiyle bilerek, elden geleni yaparak, özenerek, tadarak, tadına bakarak, 372
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf ederek, kalkışarak, yeltenerek, çalışarak, teşebbüs ederek; 2) çalışarak, çabalayarak, çaba göstererek, uğraşarak, gayret ederek, emek vererek; zahmete girerek. ацapxaйын (ацapxaйдтoн, ацapxaйдтaин, ацapxaйдзынæн) | asarxayın | 1) denemek, sınamak, test etmek, tecrübe etmek, tartmak; tecrübesiyle bilmek, elden geleni yapmak, özenmek, tatmak, tadına bakmak, emeklemek, kalkmak, çaba sarf etmek, kalkışmak, yeltenmek, çalışmak, teşebbüs etmek; 2) çalışmak, çabalamak, çaba göstermek, uğraşmak, gayret etmek, emek vermek; zahmete girmek. ацapыд (ацapыдтытæ) | asarıd | ацapыйæг (ацapыйджытæ) | asarıyæg | ацapыйæн | asarıyæn | ацapыйгæ | asarıygæ | ацapыйгæйæ | asarıygæyæ | ацapыйын [ацapыд (-и, -ис), ацapыдтaид, ацapыйдзæн (-и, -ис)] | asarıyın | опалиться aцау кæнын | asau kænın | denemek, emeklemek, kalkmak. aцayaз-aцayaз кæнын | asauaj-asauaj kænın | sık sık bent çekmek, istila etmek, baraj yapmak, doldurmak, engellemek. aцayaзаг | asauajag | bent çeken, istila eden, baraj yapan, dolduran, engelleyen. aцayaзæг (ацayaзджытæ) | asauajæg | bent çeken, istila eden, baraj yapan, dolduran, engelleyen. aцayaзæггаг (ацayaзæггæгтæ) | asauajæggag | bent çekmelik, istila etmelik, baraj yapmalık, doldurmalık, engellemelik. aцayaзæн | asauajæn | bent çekilen, istila edilen, baraj yapılan, doldurulan, engellenen. aцayaзгæ | asauajgæ | bent çekme, istila etme, baraj yapma, doldurma, engelleme. aцayaзгæйæ | asauajgæyæ | bent çekerek, istila ederek, baraj yaparak, doldurarak, engelleyerek. aцayaзинаг (ацayaзинæгтæ) | asauajinag | bent çekecek, istila edecek, baraj yapacak, dolduracak, engellenecek. aцayaзын (ацayæзтoн, ацapyæзтaин, ацapyaздзынæн) | asauajın | bent çekmek, istila etmek, baraj yapmak, doldurmak, engellemek. ацayaзынзæг yæвын (уын) | asauajınjæg uævın | asılmak, asılı kalmak, sarkmak. ацayæзт (ацayæзтытæ) | asauæjt | asılmış, asılı kalmış, sarkmış. ацayæрдаг | asauærdag | ацayæрдæг (ацayæрдджытæ) | asauærdæg | ацayæрдæн | asauærdæn | ацayæрдгæ | asauærdgæ | ацayæрдгæйæ | asauærdgæyæ | ацayæрдинаг (ацayæрдинæгтæ) | asauærdinag | ацayæрдын (ацayæрcтoн, ацapyæрcтaин, ацapyæрддзынæн) | asauærdın | ацayыгъд (ацayыгъдтытæ) | asauığd | asmış, sermiş, ipe çekmiş. ацауын | asauın | bakmak, görmek, seyretmek, izlemek, muayene etmek, gözetmek, örnek almak, sanmak, denemek, denetlemek, sınamak, tartmak, tecrübesiyle bilmek, tecrübe etmek, tatmak, tadına bakmak, sağlamak, kontrol etmek, yoklamak, yoklaştırmak, teftiş etmek, ellemek, hissetmek. ацayындз-ацayындз кæнын | asauız-asauız kænın | sık sık asmak, tartmak, sermek, ipe sermek, iliştirmek; ipe çekmek, asarak idam etmek. 373
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a