2_A-1

aбызгъуыp(тæ) уæвын, абырæгътæ уæвын (уын) | abıjğuırtæ uævın, abıræğtæ uævın |
küçük parçalar halinde gözyaşı dökmek, üzülmek; parçalamak, parçalara yırtılmak, parça
parça olmak, işe yaramaz hale gelmek; paçavraya dönmek, yırtmak, yıpranmak, eskimek,
giysileri eskitmek, aşınmak, köhnemek, fersudeleşmek, ipliklenmek.
aбызычъи кæнын | abıjıçhi kænın | 1) çalmak, kaçırmak; aşırmak 2) gitmek, ekmek,
ferleşmek, savuşmak, sıvışmak, sıyrılmak, gazlamak, kaçmak; palamarı koparmak; almak;
aşırmak.
абызычъи уæвын (уын) | abıjıçhi uævın | siğil olmak; çıban olmak örtünmek, örtülmek,
kaplanmak, küf bağlamak, ter dökmek yosunlanmak, çillenmek, tüyleri diken diken olmak; 2)
kaçmak, ferleşmek, savuşmak, sıvışmak, gazlamak.
aбынæй кæнын | abınæy kænın | devirmek, yıkmak, yatırmak, yığmak, yere atmak, yere
devirmek, aşağı düşürmek, alt etmek, altına almak, başa çıkmak, yenmek, mağlup etmek,
haklamak, hakkından gelmek, basmak, canını çıkarmak, becermek başa çıkmak, aşmak,
hakim olmak, üstün gelmek, akın etmek, kahretmek.
aбынæйгæнæг (абынæйгæнджытæ) | abınæygænæg | yıkan, yenen, aşağı düşüren,
mağlup eden, alt ede, altına alan, yere deviren, haklayan, hakkından gelen, üstün gelen, başa
çıkan, aşan.
aбынæйгæнгæ | abınæygængæ | yıkma, yenme, aşağı düşürme, mağlup etme, alt etme,
altına alma, yere devirme, haklama, hakkından gelme, üstün gelme, başa çıkma, aşma.
aбынæйгæнгæйæ | abınæygængæyæ | yıkarak, yenerek, aşağı düşürerek, mağlup ederek,
alt ederek, altına alarak, yere devirerek, haklayarak, hakkından gelerek, üstün gelerek, başa
çıkarak, aşarak.
aбынæйгæнинaг (абынæйгæнинaгтæ) | abınæygæninag | yıkılacak, yenilecek, aşağı
düşürülecek, mağlup edilecek, alt edilecek, altına alınacak, yere devrilecek, haklanacak,
hakkından gelinecek, üstün gelinecek, başa çıkılacak, aşılacak.
абыр-абыр кæнын | abır-abır kænın | sürünüp duran.
абырaг (абырджытæ) | abırag | 1) sürüten, sürünerek götürten, sürünerek yürüten,
sürünerek uzaklaştıran, yayılan, yayıştan, çapkın; sürükleten, sıvıştıran, ilerleten, ağır ağır
ilerleten; 2) yuvarlandıran, yuvarlanmaya başlatan, aktıran, gitmeye başlatan, hızla götüren,
gezinti yaptıran; 3) soyguncu; çapulcu, yağmacı, eşkıya, haydut, şaki, haylaz, yol kestiren,
ortalığı kasıp kavurtan.
абырæг (абырджытæ) | abıræg | 1) sürünen, sürünerek götüren, sürünerek yürüyen,
sürünerek uzaklaşan, yayılan, çapkın; sürükleyen, sıvışan, ilerleyen, ağır ağır ilerleyen; 2)
yuvarlanan, yuvarlanmaya başlayan, akan, gitmeye başlayan, hızla giden, gezinti yapan; 3)
soyguncu; çapulcu, yağmacı, eşkıya, haydut, şaki, haylaz, yol kesen, ortalığı kasıp kavuran.
абырæн (абырæнтæ) | abıræn| 1) sürünülen, sürünerek gidilen, sürünerek yürünen,
sürünerek uzaklaşılan, yayılan; sürüklenilen, sıvışılan, ilerlenen, ağır ağır ilerlenen; 2)
yuvarlanılan, yuvarlanmaya başlanan, akılan, gitmeye başlanan, hızla gidilen, gezinti yapılan.
абыргæ | abırgæ| 1) sürünme, sürünerek gitme, sürünerek yürüme, sürünerek uzaklaşma,
yayılma; sürüklenme, sıvışma, ilerleme, ağır ağır ilerleme; 2) yuvarlanma, yuvarlanmaya
başlama, akma, gitmeye başlama, hızla gitme, gezinti yapma.
абыргæйæ | abırgæyæ | 1) sürünerek, sürünerek giderek, sürünerek yürüyerek, sürünerek
uzaklaşarak, yayılarak; sürüklenerek, sıvışarak, ilerleyerek, ağır ağır ilerleyerek; 2)
yuvarlanarak, yuvarlanmaya başlayarak, akarak, gitmeye başlayarak, hızla giderek, gezinti
yaparak.
абырæгътæ(тæ) кæнын, aбызгъуыp(тæ) кæнын | abıræğtæ kænın, abıjğuırtæ kænın |
küçük parçalar halinde gözyaşı döktürmek, üzmek; yırtmak, parçalamak, parçalara yırtmak,
25