ахъазгæнаг (аххyысгæнаг, аххазгæнджын) | aqajgænag | 1. yardım ettiren; yardımcı yapan, muavin yapan, asistan yapan; 2. elulağı yapan, yamak yapan, aracı yapan, yar yapan, destyar yapan. ахъазгæнæг (ахъазгæнджытæ) | aqajgænæg | 1. yardım eden; yardımcı, muavin, asistan; 2. elulağı, yamak, aracı, yar, destyar. ахъазгæнæггаг (ахъазгæнæггæгтæ) | aqajgænæggag | yardım etmelik, yardımcı olmalık, yardımcılık, yardım edenlik; asistanlık, yamaklık, aracılık; iyi gelmelik, el vermelik, el uzatmalık, desteklemelik, sırtlamalık, arkalamalık; terfi ettirmelik; müzaheret etmelik; geleceğe gitmelik, avantajdan faydalanmalık. ахъазгæнæн | aqajgænæn | yardım edilen, yardımcı olunan, asistan yapılan; iyi gelinen, el verilen, el uzatılan, desteklenen, sırtlanan, arkalanan; terfi ettirilen; müzaheret edilen; avantajdan faydalanan. ахъазгæнгæ | aqajgængæ | yardım etme, yardımcı olma asistan olma; iyi gelme, el verme, el uzatma, destekleme, sırtlama, arkalama; terfi ettirme; müzaheret etme; geleceğe gitme, avantajdan faydalanma. ахъазгæнгæйæ | aqajgængæyæ | yardım ederek, yardımcı olarak, asistan olarak; iyi gelerek, el vererek, el uzatarak, destekleyerek, sırtlayarak, arkalayarak; terfi ettirerek; müzaheret ederek; geleceğe giderek, avantajdan faydalanarak. ахъазгæнинаг (ахъазгæнинæгтæ) | aqajgæninag | yardım edecek, yardımcı olacak, asistan olacak; iyi gelecek, el verecek, el uzatacak, desteklenecek, sırtlanacak, arkalanacak; terfi ettirecek; müzaheret edecek; geleceğe gidecek, avantajdan faydalanacak. ахъазгoнд (ахъазгæндтæ) | aqajgæninag | yardımlık, yardımcı olunmalık; iyi gelinmelik, el verelik, el uzatılmalık, desteklenmelik, sırtlanmalık, arkalanmalık; terfi ettirmelik. ахъазджын | aqajcın | yardımlı, destekli, sonuç verici, sonuçlandırıcı, etkileyici, etkili, gerçek, fiili makul, geçerli, yasal, meşru, muteber ахъаздзинад | aqajzinad | merhametlilik, yardımlık, yardımlılık, yardım etmenlik, desteklik, desteklilik, desteklemelik, desteklemelilik; arkalık; dayanaklık; imdatlık, el uzatıcılık, elinden tutmalık, müzaheretlik, aracılık, medetlik, terviçlik, termiyelik, iltizamlık, sayelik, takviyelik, takviyelilik, ianelik, yardımlık. ахъаззаг | aqajjag | 1) lüzumlu, gerekli, lazım, zaruri, zorunlu, önemli, ehemmiyetli, mühim, becit, vakur, cesim, büyük; kurumlu, kibirli; temel zorunluluk, ana zorunluluk; asıl olma, temel olma, temel olan, esas olma, ana hat; başlıca, en fazla, en ziyade, temel, esas, esasi, esaslı, baş, ser, ana, asıl, bazal, bazik, başlıca, belli başlı, umum. ахъаззаг yæвын (уын) | aqajjag uævın | zorunlu olmak, çekirdek olmak, ana hat olmak, ana olmak; 2) dürüstçe, hatırı sayılır, oldukça büyük, adamakıllı, mükemmel, enfes. ахъазинаг (ахъазинæгтæ) | aqajinag | 1) oynanacak, şaka yapacak, alay edecek, eğlenecek, oyun edecek, oyun edecek, alay edecek, eğlenecek; 2) şaka yapacak, taslanacak, koyacak. ахъазхъoм | aqajqom | yardım edecek durumda, yardımcı edebilecek, yardım etmek için yetenekli. ахъазхъyаг (ахъазхъyæгтæ) | aqajquag | yardımsız. ахъазын (ахъазыдтæн, ахъазыдaин, ахъаздзынæн) | aqajın | 1) oynamak, oyuncunun oyun yeteneğini sergilemesi, şaka yapmak, alay etmek, eğlenmek, oyun etmek, oyun etmek, alay etmek, eğlenmek; 2) şaka yapmak, bir numarayı oynamak, taslamak, koymak. ахъайтap yæвын (yын) | aqaytar uævın | cesaretlenmek, yüreklenmek, cesur olmak, cesaret gelmek, cesarete gelmek, cesaret almak, cesaretli olmak, cesaretlilik göstermek, atılgan olmak, korkusuz olmak, kahraman olmak. 360
ахъандзaл yæвын (yын) | aqanzal uævın | 1) esnek olmak; 2) uyumak, uykuya dalmak; gözerini hayata yummak, ölmeyi oynamak; 3) ölmek, yürümek, can vermek, göç etmek, sönmek, can vermek. ахъаpæг кæнын | aqaræg kænın | ağıt yakmak, ölü ardından ağlamak, ölüye yas tutmak, ölü arkasından acılı şiir okumak, ölü haline ağlamak, ölüye ağlayıp sızlamak, ölüye sızlamak. ахъаpæн | aqaræn | 1) sızılan, süzülen, sinilen, vurulan; içine çekilen, özümlenen, nüfuz edilen, emilen, içilen, cezp edilen, geçinilen, doyurulan, beslenilen, doyulan, ıslanılan; hamile bırakılan; 2) girilen, yayılan, sokulan, kaçılan; 3) akla getirilen, önerilen, teklif edilen, ikram edilen, çıkarılan, sunulan, söylenen; reklam edilen, reklamı yapılan. ахъаpгæ | aqargæ | 1) sızma, süzülme, süzme, sinme, vurma; içine çekme, özümleme, nüfuz etme, emme, içme, cezp etme, geçinme, doyurulma, beslenme, doyma, ıslanma; hamile bırakma; 2) girme, yayılma, sokulma, kaçma; 3) akla getirme, önerme, teklif etme, ikram etme, çıkarma, sunma, söyleme; reklam etme, reklamını yapma. ахъаpгæйæ | aqargæyæ | 1) sızarak, süzülerek, süzerek, sinerek, vurarak; içine çekerek, özümleyerek, nüfuz ederek, emerek, içerek, cezp ederek, geçinerek, doyurularak, beslenerek, doyarak, ıslanarak; hamile bırakarak; 2) girerek, yayılarak, sokularak, kaçarak; 3) akla getirerek, önererek, teklif ederek, ikram ederek, çıkararak, sunarak, söyleyerek; reklam ederek, reklamını yaparak. ахъаpинаг (ахъаpинæгтæ) | aqarinag | 1) sızacak, süzülecek, süzecek, sinecek, vuracak; içine çekecek, özümlenecek, nüfuz edecek, emecek, içecek, cezp edecek, geçinecek, doyurulacak, beslenecek, doyacak, ıslanacak; hamile bırakacak; 2) girecek, yayılacak, sokulacak, kaçacak; 3) akla getirecek, önerecek, teklif edecek, ikram edecek, çıkaracak, sunacak, söylenecek; reklam edecek, reklamını yapacak. ахъаpм кæнын | aqarm kænın | 1) ısıtmak; 2) yakmak, yaktırmak, eritmek; 3) ısıttırmak, hohlamak. ахъаpм yæвын (yын) | aqarm uævın | 1) ısınmak, bir şey ısıtmak; 2) yakmak, yakılmak, erimek; 3) ısıtılmak; ılık olmak, hohlamak. ахъаpын [ахъаpыдта, ахъаpыдтaид, ахъаpдзæн (-и, -ис)] | aqarın | 1) sızmak, süzülmek, süzmek, sinmek, vurmak; içine çekmek, özümlemek, nüfuz etmek, emmek, içmek, cezp etmek, geçinmek, doyurulmak, beslenmek, doymak, ıslanmak; hamile bırakmak; 2) girmek, yayılmak, sokulmak, kaçmak; 3) akla getirmek, önermek, teklif etmek, ikram etmek, çıkarmak, sunmak, söylemek; reklam etmek, reklamını yapmak. ахъаyгъa кæнын | aqauğa kænın | 1) kavga etmek, çatışmak, tartışmak, bozuşmak, anlaşmazlık çıkarmak; 2) münakaşa etmek, münakaşaya girmek, becelleşmek, cebelleşmek; bahis tutuşmak, yarışmak, bahse girişmek, boy ölçüşmek, yüzleşmek. ахъахъхъæнаг | aqaqqænag | 1) saklatan, muhafaza ettiren, korutan, tutan; bekleten, durduran, baki tutan, muhafaza ettiren, bozmayan, genç görünen; 2) izleten; 3) baktıran, bakışan, göz attıran; inceleten, gördüren, yorumlatan; 4) bekleten. ахъахъхъæнæг (ахъахъхъæнджытæ) | aqaqqænæg | 1) saklayan, muhafaza eden, koruyan, tutan; 2) izleten, izleyen; 3) bakan, bakınan, göz atan; inceleyen, gören, yorumlayan; 4) duran, baki duran, muhafaza eden, bozmayan, genç görünen; bekleyen. ахъахъхъæнæггаг | aqaqqænæggag | 1) saklamalık, muhafaza etmelik, korumalık, tutmalık; durmalık, baki durmalık, muhafaza edinmelik, bozulmamalık, genç görünmelik; 2) izletmelik, izlemelik; 3) bakmalık, bakınmalık, göz atmalık; incelemelik, görmelik, yorumlamalık; 4) beklemelik, bekletmelik. 361
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a