10.11.2014 Views

2_A-1

2_A-1

2_A-1

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

endişe veren, endişelendiren, meraklandıran, meraklanan, tırmalayan, korkan, kaygılanan,<br />

tasalanan, rahatsız eden, sıkan, sıkıntı veren; canını sıkan, musallat olan, tahriş eden, taciz<br />

eden; 4) çapan, silkeleyerek uyandıran, yumurtlayan; çalıştıran; dalgalandıran, çalkandıran,<br />

coşkunluk verici, duygulandırıcı; heyecanlı, heyecana ver, heyecan dolu, heyecanlandırma,<br />

heyecanlandıran, telaş verici, telaşlandıran, gocunduran, karışıklık çıkaran; 5) dağıtan,<br />

harcanan, kullanan, doğmuş olan, peyda olan, şahit olan, takılan, gören, öğrenen, bozan,<br />

üzen, akim bırakan.<br />

агайæн | аgаyæn | 1) hızlı gidilen, hızlı yürünen, seğirtilen, çabuk geçilen, çok çabuk geçilen,<br />

koşulan, dörtnala gidilen, hareket edilen, acele edilen, yola çıkılan; 2) dokunulan,<br />

dokundurulan, el dokundurulan, ilişilen, el sürülen, ellenen, el değdirilen, değinen, değinilen,<br />

el sürülen, sürünülen, temas edilen, duygulandırılan, mütehassıs edilen, etkilenilen,<br />

kaybedilen, koyulan, yerleştirilen, sarf edilen, harcanan; okşanan, yapışılan, sataşılan, takılan,<br />

tahriş edilen; 3) sinirlendirilen, sinirlenilen, kızdırılan, kızılan, asabı bozulan, öfkelendirilen,<br />

hiddetlendirilen, terslenilen, terslendirilen, şahlandırılan, gücendirilen, dallanılan,<br />

parmaklanılan; tedirgin edilen, hırslanılan; rahatsız edilen, sataşılan, gıcıklanılan,<br />

endişelenilen, endişe verilen, meraklandırılan, meraklanılan, tırmalanan, korkulan,<br />

kaygılanılan, tasalanılan, rahatsız edilen, sıkılan, sıkıntı verilen; canını sıkılan, taciz edilen; 4)<br />

çapılan, silkeleyerek uyandırılan, yumurtlatılan; çalıştırılan; dalgalandırılan, çalkandırılan,<br />

heyecanlandırılan, telaşlandırılan, gocundurulan, karışıklık çıkarılan; 5) dağıtılan, tahriş<br />

edilen, harcanan, kullanılan, doğmuş olunan, peyda olunan, musallat olunan, şahit olunan,<br />

takılan, görünen, öğrenilen, bozulan, üzülen, akim bırakılan.<br />

агайгæ | agaygæ | 1) hızlı gitme, hızla gitme, çok hızlı gitme, hızlı yürüme, çabuk gitme, çok<br />

hızlı gitme, seğirtme, kurşun gibi gitme, çabuk geçme, çok çabuk geçme, koşma, dörtnala<br />

gitme, dörtnala koşuşturma, dörtnala başlatma, hareket etme, acele etme, acele ettirme,<br />

yola çıkma; 2) dokunma, dokundurma, el dokundurma, ilişme, el sürme, elleme, el değdirme,<br />

değme, değinme, el sürme, sürünme, temas etme, duygulandırma, mütehassıs etme,<br />

etkileme, kaybetme, koyma, yerleştirme, sarf etme, harcama; okşama, yapışma, sataşma,<br />

takılma, tahriş etme; 3) sinirlendirme, sinirlenme, kızdırma, kızma, asabını bozma,<br />

öfkelendirme, hiddetlendirme, terslenme, terslendirme, şahlandırma, gücendirme, dalama,<br />

parmaklama; tedirgin etme, hırslanma; rahatsız etme, sataşma, gıcıklama, endişelenme,<br />

endişe verme, endişelendirme, meraklandırma, meraklanma, tırmalama, korkma,<br />

kaygılanma, tasalanma, rahatsız etme, sıkma, sıkıntı verme; canını sıkma, taciz etme; 4)<br />

çapma, silkeleyerek uyandırma, yumurtlama; çalıştırma; dalgalandırma, çalkandırma,<br />

heyecanlandırma, telaşlandırma, gocundurma, karışıklık çıkarma; 5) dağıtma, tahriş etme,<br />

harcama, kullanma, doğmuş olma, peyda olma, musallat olma, şahit olma, takılma, görme,<br />

öğrenme, bozma, üzme, akim bırakma.<br />

агайгæ-агайын | аgаygæ-аgаyın |1) hızlı gitmek, hızla gitmek, çok hızlı gitmek, hızlı<br />

yürümek, çabuk gitmek, çok hızlı gitmek, seğirtmek, kurşun gibi gitmek, çabuk geçmek, çok<br />

çabuk geçmek, koşmak, dörtnala gitmek, dörtnala koşuşturmak, dörtnala başlatmak, hareket<br />

etmek, acele etmek, acele ettirmek, yola çıkmak; 2) dokunmak, dokundurmak, el<br />

dokundurmak, ilişmek, el sürmek, ellemek, el değdirmek, değmek, değinmek, el sürmek,<br />

sürünmek, temas etmek, duygulandırmak, mütehassıs etmek, etkilemek, kaybetmek,<br />

koymak, yerleştirmek, sarf etmek, harcamak; okşamak, yapışmak, sataşmak, takılmak, tahriş<br />

etmek; 3) sinirlendirmek, sinirlenmek, kızdırmak, kızmak, asabını bozmak, öfkelendirmek,<br />

hiddetlendirmek, terslenmek, terslendirmek, şahlandırmak, gücendirmek, dalamak,<br />

parmaklamak; tedirgin etmek, hırslanmak; rahatsız etmek, sataşmak, gıcıklamak,<br />

endişelenmek, endişe vermek, endişelendirmek, meraklandırmak, meraklanmak,<br />

42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!