2_A-1

topraktan çıkarmak, bitirmek, zorlamak; kanırmak, sökmek, koparmak, kopmak, yolmak,
fışkırmak, kurtulmak, bulmak, ayırmak, ayrılmak.
арæмыrъд (aрæмыrъдтытæ) | aræmığd | ihbar etmiş, şikâyet etmiş, ağzından kaçmış,
hallettirmiş; parçalamış, yırtmış, yırtılmış; yarmış, delmiş, delinmiş, patlamış, patlatmış,
açmış, çıkarmış, kazarak açmış, kazarak çıkarmış, topraktan çıkarmış, bitirmiş, zorlamış;
kanırmış, sökmüş, koparmış, kopmuş, yolmuş, fışkırmış, kurtulmuş, bulmuş, ayırmış, ayrılmış.
aрæмыxcar | aræmıxcag | 1) bitirten; dağıtan, eriten, yıprandıran, yırtan, yaydıran
(madenler); 2) çizdirten, çizdiren, çizikler içinde bırakan, biraz çizik yapan, tırmalatan,
tırmıklatan, tırmık içinde bırakan, tiftikleşen, parçalatan, parça parça yapan.
aрæмыxcær (aрæмыxcджытæ) | aræmıxcæg | 1) bitirilen; dağılan, eriyen, yıpranan,
yırtılan, yayılan (madenler); 2) çizilen, çizen, çizikler içinde kalan, biraz çizik alan, tırmalayan,
tırmıklayan, tırmık içinde kalan, tiftiklenen, parçalanan, parça parça olan.
aрæмыxcæн | aræmıxcæn | 1) bitirilen; dağılan, eritilen, yıpranan, yırtılan, yayılan
(madenler); 2) çizilen, çizikler içinde kalınan, biraz çizik alınan, tırmalanan, tırmıklanan, tırmık
içinde kalınan, tiftiklenilen, parçalanılan, parça parça olunan.
aрæмыxcræ | aræmıxcgæ | 1) bitirilme; dağılma, erime, yıpranma, yırtılma, yayılma
(madenler); 2) çizilme, çizme, çizikler içinde kalma, biraz çizik alma, tırmalamak, tırmıklama,
tırmık içinde kalma, tiftiklenme, parçalanma, parça parça olma.
aрæмыxcræйæ | aræmıxcgæyæ | 1) bitirilerek; dağılarak, eriyerek, yıpranarak, yırtılarak,
yayılarak (madenler); 2) çizilerek, çizerek, çizikler içinde kalarak, biraz çizik alarak,
tırmalayarak, tırmıklayarak, tırmık içinde kalarak, tiftiklenerek, parçalanarak, parça parça
olarak.
aрæмыxcт (aрæмыxcтытæ) | aræmıxct | 1) bitirilmiş; dağılmış, erimiş, yıpranmış, yırtılmış,
yayılmış (madenler); 2) çizilmiş, çizmiş, çizikler içinde kalmış, biraz çizik almış, tırmalamış,
tırmıklamış, tırmık içinde kalmış, tiftiklenmiş, parçalanmış, parça parça olmuş.
aрæмыxcын *армыxcт (-и, -иc), армыxcтaид, армыxcдзæн (-и, -иc)+ | aræmıxcın | 1)
bitirilmek; dağılmak, erimek, yıpranmak, yırtılmak, yayılmak (madenler); 2) çizilmek, çizmek,
çizikler içinde kalmak, biraz çizik almak, tırmalamak, tırmıklamak, tırmık içinde kalmak,
tiftiklenmek, parçalanmak, parça parça olmak.
aрæн I | aræn | 1.1) sınır, tarla sınırı, serhat, hudut, hat, had, uç, ölçü; eşik, limit, son, kenar,
bitim, nihayet; 2) kerte, münteha, gaye; yol, mesafe, çıma; 2. sınırlama, sınırdaş; ayırma;
арæн зонын хъæуы | aræn jonın qæuı | sınırını bilmemiz gerekir, ölçüden haberdar
olmalıdır, durdurulacak zaman bilmek zorunludur; арæн фæтæнтæ | aræn fætæntæ | geniş
sınırlar, enli kenarlar.
арæн кæнын | aræn kænın | 1) sınır çekmek, sınır teşkil etmek, sınırlamak, ayırmak,
kısmak, kısıtlamak, eksiltmek; 2) tahdit etmek, yetinmek, inhisar etmek, kayıtlamak.
aрæн II | aræn | 1. doğum, doğurma, loğusalık, ter döşeği; 2. analık, annelik.
aрæнæвæpд | arænæværd | sınırlama, sınırlı, sınır koyma, kısma, kısıntı, kısıtlama, tahdit,
tahdit etme, inhisar; kayıt, kayıtlar koyma, dar, dar kafalı, dar çerçeveye sokma, mahdut;
münhasır, mahsur, maksure.
aрæнæг | arænæg | hudut, sınır, hat, had, uç, yüz, yüzey, kenar, satıh, safha, façeta.
aрæнвæд | arænvæd | orman yolu, orman içinde açılmış dar yol, orman içinde açıklık,
makta.
aрæнгæнæг (aрæнгæгджытæ) | arængænæg | mesaha, mesaha memuru, yer ölçüm
memuru, kadastro memuru, sınır setleri.
aрæнгæpoн (aрæнгæpæттæ) | arængæron | sınır, sınır bitimi, sınır kenarı, sınırdaş hudut,
hudut sınırı, hudut kenarı.
226