2_A-1

dehlemek, haylamak, haydalamak, dürtmek, savmak, defetmek, acele ettirmek, damıtmak,
gitmek, tacil etmek, kovmak.
афыццaг yæвын (yын) | afıssag uævın | geçmek, önüne geçmek, daha önce davranmak,
geride bırakmak, ileri geçmek, ilk olmak, ileri sürülmek.
афыцын (афыхтон, афыхтaин, афыцдзынæн) | afısın | pişirmek, pişmek, kaynatmak,
kaynamak, kaynak yapmak, yakmak.
aх! | ax! | ah!, ay!, ha!; vay!, vah!; aman!, behey!; -den bıkmış, yorgun, bezgin.
ахабap кæнын | axabar kænın | haber vermek, haber duyurmak, söylenti taşımak, söylenti
yaymak, salık vermek, müjde vermek, mesaj göndermek, ileti bildirmek, işittirmek, kulağına
duyurmak, dedikodu yapmak, yayıntı göndermek, rivayet etmek; kulak dolgunluğu
oluşturmak, işitme yetisi oluşturmak.
ахабapгæнаг | axabargænag | haber verdiren, haber duyurtan, söylenti taşıtan, söylenti
yaydıran, salık verdiren, müjde verdiren, mesaj gönderten, ileti bildirten, işittiren, kulağına
duyurtan, dedikodu yaptıran, yayıntı gönderten, rivayet ettiren.
ахабapгæнæг (ахабapгæнджытæ) | axabargænæg | haber veren, haber duyuran, söylenti
taşıyan, söylenti yayan, salık veren, müjde veren, mesaj gönderen, ileti bildiren, işittiren,
kulağına duyuran, dedikodu yapan, yayıntı gönderen, rivayet eden.
ахабapгæнæггаг (ахабapгæнæггæгтæ) | axabargænæggag | haber vermelik, haber
duyurmalık, söylenti taşımalık, söylenti yaymalık, salık vermelik, müjde vermelik, mesaj
göndermelik, ileti bildirmelik, işittirmelik, kulağına duyurmalık, dedikodu yapmalık, yayıntı
göndermelik, rivayet etmelik.
ахабapгæнæн | axabargænæn | haber verilen, haber duyurulan, söylenti taşıyan, söylenti
yayan, salık verilen, müjde verilen, mesaj gönderilen, ileti bildirilen, işittirilen, kulağına
duyurulan, dedikodu yapılan, yayıntı gönderilen, rivayet edilen.
ахабapгæнгæ | axabargængæ | haber verme, haber duyurma, söylenti taşıma, söylenti
yayma, salık verme, müjde verme, mesaj gönderme, ileti bildirme, işittirme, kulağına
duyurma, dedikodu yapma, yayıntı gönderme, rivayet etme; kulak dolgunluğu oluşturma,
işitme yetisi oluşturma.
ахабapгæнгæйæ | axabargængæyæ | haber vererek, haber duyurarak, söylenti taşıyarak,
söylenti yayarak, salık vererek, müjde vererek, mesaj göndererek, ileti bildirerek, işittirerek,
kulağına duyurarak, dedikodu yaparak, yayıntı göndererek, rivayet ederek.
ахабapгæнинaг (ахабapгæнинæгтæ) | axabargæninag | haber verecek, haber duyuracak,
söylenti taşıyacak, söylenti yayacak, salık verecek, müjde verecek, mesaj gönderecek, ileti
bildirecek, işittirecek, kulağına duyuracak, dedikodu yapacak, yayıntı gönderecek, rivayet
edecek.
ахадаг | axadag | alakalı yapan, önem taşıtan, ifade ettiren, rol oynatan, dediren, manaya
getiren, anlama getiren, anlamına getiren, anlamlı yapan; 2) önemli yapan; değer verdiren,
kıymet verdiren, önem verdiren, itibar ettiren, sonuç verdiren, sonuçlandıran, etkileten, etkili
yapan, gerçek yapan.
ахадæг (ахадджытæ) | axadæg | alakalı olan, önem taşıyan, ifade eden, rol oynayan,
diyen, manaya gelen, anlama gelen, anlamına gelen, anlamlı olan; 2) önemli olan; değer
veren, kıymet veren, önem veren, itibar eden, sonuç veren, sonuçlandıran, etkileyen, etkili
olan, gerçek olan.
ахадæггаг | axadæggag | alakalı olmalık, önem taşımalık, ifade etmelik, rol oynamalık, bir
rolü oynamalık, demelik, manaya gelmelik, anlama gelmelik, anlamına gelmelik, anlamlı
olmalık; 2) önemli olmalık; değer vermelik, kıymet vermelik, önem vermelik, itibar vermelik,
sonuç vermelik, sonuçlandırmalık, etkilemelik, etkili olmalık, gerçek olmalık
331