2_A-1

ozulmak, yıpratmak, yıprandırmak, hırpalanmak, hırpalamak, ditmek, didiklemek,
tiftiklenmek, örselemek, karıştırmak.
азæpoнд уæвын (уын) | ajærond uævın | 1) çabukça yaşlanmak, hızla yaşlanmak, hızlı
ihtiyarlamak, kocamak, büyümek, moruklaşmak; 2) çabukça eskitmek, hızlı bozulmak,
yırtılmak, yıpranmak, eskimek, aşınmak, hırpalanmak, tiftiklenmek, canı çıkmak, örselenmek.
азæхх | ajæxx | bu dünya, dünya, bu evren, bu küre, bu toprak, bu arazi, yer kabuğu; ışık,
nur, aydınlık, pırıltı, ateş.
азваг | ajvag | yeterli yıl, kâfi gelen sene, bir şey için yeterli süre.
азгaй | ajgay | yıllar, yıllarca; yıldan yıla, seneden seneye, yaştan yaşa; tarih, tarihsel, kronik;
азгай фыстытæ | ajgay fıştıtæ | vakayiname, tarihçe, tarihsel olaylar, kronik yazılar, yıl yıl
yazılanlar.
азгæ кæнын | ajgæ kænın | paslanmak, pas tutmak, çabukça paslandırmak, pasla örtülmek,
giydirmek.
азгæ уæвын (уын) | ajgæ uævın | paslanmak, pas tutmak, çabukça paslanmak,
paslandırılmak, paslı olmak, pas ile örtülmek, örtünmek.
азгъaл-азгъaл кæнын | ajğal-ajğal kænın | 1) saçmak; yaymak, serpmek, serpiştirmek,
serpilmek, ekmek, dökmek, dökülmek, dağıtmak, dağılmak; yapraklarını dökmek; 2) boğmak,
bol vermek, yağdırmak; duş almak, yağdırmak, uyanmak; 3) çökmek, dağınık duruma
getirmek, şuraya buraya atmak.
азгъaлæг (азгъaлджытæ) | ajğalæg | 1) saçan; yayan, serpen, serpiştiren, serpilen, ekilen,
dökülen, döken, dağıtan, dağılan; yapraklarını döken; 2) boğan, bol veren, yağdıran; duş alan,
uyanan; 3) çöken, dağınık duruma getiren, şuraya buraya atan.
азгъaлæггаг (азгъaлæггæгтæ) | ajğalæggag | 1) saçmalık; yaymalık, serpmelik,
serpiştirmelik, serpilmelik, ekmelik, dökmelik, dökülmelik, dağıtmalık, dağılmalık; yapraklarını
dökmelik; 2) boğmalık, bol vermelik, yağdırmalık; duş almalık, uyanmalık; 3) çökmelik,
dağınık duruma getirmelik, şuraya buraya atmalık.
азгъaлæн | ajğalæn | 1) saçılan; yayılan, serpilen, serpiştirilen, serpilen, ekilen, dökülen,
dökülen, dağıtılan, dağılan; yaprakları dökülen; 2) boğulan, bol verilen, yağdırılan; duş alınan,
uyanılan; 3) çöküşen, dağınık duruma getirilen, şuraya buraya atılan.
азгъaлгæ | ajğalgæ | 1) saçma; yayma, serpme, serpiştirme, serpilme, ekme, dökme,
dökülme, dağıtma, dağılma; yapraklarını dökme; 2) boğma, bol verme, yağdırma; duş alma,
uyanma; 3) çökme, dağınık duruma getirme, şuraya buraya atma.
азгъaлгæйæ | ajğalgæyæ | 1) saçarak; yayarak, serperek, serpiştirerek, serpilerek, ekerek,
dökerek, dökülerek, dağıtarak, dağılarak; yapraklarını dökerek; 2) boğarak, bol vererek,
yağdırarak; duş alarak, uyanarak; 3) çökerek, dağınık duruma getirerek, şuraya buraya
atarak.
азгъaлинаг | ajğalinag | 1) tane, tohum, tahıl, çekirdek, bezir, evin; saçacak, saçılacak;
yayacak, yayılacak, serpecek, serpiştirecek, serpilecek, ekecek, dökecek, dökülecek,
dağıtacak, dağıtılacak,dağılacak, dağınık olacak; yapraklarını dökecek; 2) boğacak, bol
verecek, yağdıracak; duş alacak, uyanacak; 3) çökecek, dağınık duruma getirecek, şuraya
buraya atacak.
азгъaлын [азгъæлдтoн (азгъæлстoн), азгъæлдтaин (азгъæлстaин), азгъалдзынæн+ |
ajğalın | 1) saçmak; yaymak, serpmek, serpiştirmek, serpilmek, ekmek, dökmek, dökülmek,
dağıtmak, dağılmak; yapraklarını dökmek; 2) boğmak, bol vermek, yağdırmak; duş almak,
uyanmak; 3) çökmek, dağınık duruma getirmek, şuraya buraya atmak.
азгъæл-азгъæл кæнын | ajğæl-ajğæl kænın | 1) dökülmek, dağılmak, saçılmak, yayılmak,
duş alınmak; 2) uzağa uçmak, uçup gitmek, kalkmak; kaybolmak dökülmek, ayrılmak;
74