акатaйгæнгæ | akataygængæ | endişelenme, telaşlanma, telaşa düşme, eli ayağına dolanma, heyecanlanma, rahatsız edilme, rahatsız ettirme. акатaйгæнгæйæ | akataygængæyæ | endişelenerek, telaşlanarak, telaşa düşerek, eli ayağına dolanarak, heyecanlanarak, rahatsız edilerek, rahatsız ettirerek. акатaйгæнинaг | akataygæninag | endişelenecek, telaşlanacak, telaşa düşecek, eli ayağına dolanacak, heyecanlanacak, rahatsız edilecek, rahatsız ettirecek. акаф-акаф кæнын | akaf-akaf kænın | 1) sık sık dans etmek, oynamak, folklor oynamak, raks etmek; 2) dans etmeye başlamak. акафaг | akafag| dansçı, dansöz, folklorcu, oyuncu, rakkas, dans ettiren, oynatan, folklor oynatan, raks ettiren. акафæг (акафджытæ) | akafæg| dansçı, dansöz, folklorcu, oyuncu, rakkas; dans eden, oynayan, folklor oynayan, raks eden. акафæггаг | akafæggag| dans etmelik, oynamalık, folklor oynamalık, raks etmelik. акафæн | akafæn | dans edilen, oynanan, folklor oynanan, raks eden. акафгæ | akafgæ | dans etme, oynama, folklor oynama, raks etme. акафгæйæ | akafgæyæ | dans ederek, oynayarak, folklor oynayarak, raks ederek. акафинaг (акафинæгтæ) | akafinag | dans edecek, oynanacak, folklor oynanacak, raks edecek. акафт (акæфтытæ) | akaft | dans etmiş, oynamış, folklor oynamış, raks etmiş. акафын (акафыдтæн, акафыдaин, акафдзынæн) | akafın | 1) dans etmek, oynamak, raks etmek; 2) dans etmeye başlamak, folklor oynamak. акаци | akasi | akasya; акаци бæлас | akasi bælaş | akasya ağacı. акæл-акæл кæнын | akæl-akæl kænın | 1) sık sık akmak, akmaya başlamak, akışı başlamak; dökmek, dökülmek, boşanmak, saçılmak, serpilmek, yaymak, gelmek, taşmak; 2) düşmek, aşağı düşmek, aşağı düşülmek, yıkılmak, uçmak, devrilmek, yığılmak; 3) sonuçlanmak, kağşamak, ansızın gelmek, çökmek; 4) dağıtılmak, dağılmak; parçalanmak. акæл-кæл кæнын | akæl-kæl kænın | gülüşmek, yüksek sesle gülmek, kahkaha ile gülmek, kahkaha atmak. акæлаг | akælag | 1) aktıran, akmaya başlatan, akışı başlatan; döktüren, boşatan, saçtıran, serptiren, yaydırtan, geldirten, taştırtan; 2) düşürten, aşağı düşürten, yıktırtan, uçurtan, devirten, yığdırtan; 3) sonuçlatan, kağşatan, ansızın geldiren, çöktürten; 4) dağıtılan, dağılan; parçalatan. акæлæг | akælæg | 1) akan, akmaya başlayan, akışı başlayan; döken, dökülen, boşanan, saçılan, serpilen, yayan, gelen, taşan; 2) düşen, aşağı düşen, aşağı düşülen, yıkılan, uçan, devrilen, yığılan; 3) sonuçlanan, kağşayan, ansızın gelen, çöken; 4) dağıtılan, dağılan; parçalanan. акæлæн | akælæn | 1) akaç, lağım, sıvı artıkları, akma, akıp gitme, akıp boşalma, akıp birikme, akılan, akmaya başlanan, akışı başlanan; kanal, geriz, dökülen, boşanan, saçılan, serpilen, yayılan, gelinen, taşınan; 2) düşülen, aşağı düşülen, aşağı düşülen, yıkılan, uçulan, devrilen, yığılışan; 3) sonuçlanılan, kağşanan, ansızın gelen, çöken; 4) dağıtılan, dağılan; parçalanılan. акæлæx уæвын (уын) | akælæx uævın | kaygan olmak, kaygan hale gelmek, kaymak (kış yolda). акæлгæ | akælgæ | 1) akma, akmaya başlama, akışı başlama; dökmek, dökülme, boşanma, saçılma, serpilme, yayma, gelmek, taşma; 2) düşme, aşağı düşme, aşağı düşülme, yıkılma, uçmak, devrilme, yığılma; 3) sonuçlanma, kağşama, ansızın gelme, çökme; 4) dağıtılma, dağılma; parçalanma. 124
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1) akarak, akmaya başlayarak, akışı başlayarak; dökerek, dökülerek, boşanarak, saçılarak, serpilerek, yayarak, gelerek, taşarak; 2) düşerek, aşağı düşerek, aşağı düşülerek, yıkılarak, uçarak, devrilerek, yığılarak; 3) sonuçlanarak, kağşanarak, ansızın gelerek, çökerek; 4) dağıtılarak, dağılarak; parçalanarak. акæлинaг (акалинæгтæ) | akælinag | 1) akacak, akmaya başlanacak, akışı başlanacak; dökecek, dökülecek, boşanacak, saçılacak, serpilecek, yayacak, gelecek, taşacak; 2) düşecek, aşağı düşecek, aşağı düşülecek, yıkılacak, uçacak, devrilecek, yığılacak; 3) sonuçlanacak, kağşanacak, ansızın gelecek, çökecek; 4) dağıtılacak, dağılacak; parçalanacak. акæлын (акалд (-и, -ис), акалдaид, акæлдзæн (-и, -ис)) | akælın | 1) akmak, akmaya başlamak, akışı başlamak; dökmek, dökülmek, boşanmak, saçılmak, serpilmek, yaymak, gelmek, taşmak; 2) düşmek, aşağı düşmek, aşağı düşülmek, yıkılmak, uçmak, devrilmek, yığılmak; 3) sonuçlanmak, kağşamak, ansızın gelmek, çökmek; 4) dağıtılmak, dağılmak; parçalanmak. акæн-акæн кæнын | akæn-akæn kænın | 1) sık sık yapmak, etmek, düzenlemek, çıkarmak, çıkarılmak, çekmek; katmak, giymek, giyinmek, yeltenmek, girişmek; dökmek, saçmak, ekmek, serpmek; akıtmak, dolmak, doldurmak, aktarmak, ara vermek; ayırmak, azaltmak, almak, götürmek, götürülmek, önlemek, reddetmek, indirmek, bitiştirmek, ulaştırmak, toplamak, tanıştırmak, kasılmak, kramp girmek, çitmek, çizmek, ibaret olmak, oynatmak, duyurmak, bildirmek, değirmek, kımıldatmak, kaçırmak; sürmek, yönetmek, çevirmek, geçmek, geçirmek, gezdirmek, uygulamak, aldatmak, iletmek, kabul ettirmek, oyuna getirmek, organize etmek; 2) iş görmek, bir hale getirmek, bir araya getirmek, elinden tutup götürmek; hikâye etmek; 3) eline almak, geri almak, ele geçirmek, tutmak, başlamak, sarılmak; tutuklamak, yakalamak; 4) koymak, eklemek; vurmak; 5) daha koymak, altına koymak, biraz daha koymak, daha dökmek; 6) olgunlaşmak; 7) yığmak; 8) takmak, takınmak; 9) basmak. акæнaг | akænag | 1) yaptıran, ettiren, düzenleten, çıkartan, çıkartılan, çektiren; kattıran, giydirten, giydiren, yeltenen, giriştiren, döktüren, saçtıran, ektiren, serptiren; akıtan, doldurtan, dolduran, aktartan, ara verdirten; ayırtan, azaltan, aldıran, götürten, götürülen, önleten, reddeden, indirten, bitiştirten, ulaştırtan, toplatan, tanıştırtan, kasılan, kramp giren, çittiren, çizdiren, ibaret olduran, oynatan, duyurtan, bildirten, değdirten, kımıldatan, kaçıştıran; sürdüren, yöneten, çevirten, geçtiren, geçiştiren, gezdirten, uygulatan, aldatan, ileten, kabul ettiren, oyuna getirten, organize ettiren; 2) iş gördüren, bir hale getirten, bir araya getirten, elinden tutup götürten; hikâye ettiren; 3) eline aldıran, ele geçirten, tutturan, başlatan, sarıştan, geri aldırtan; tutuklatan, yakalatan; 4) koydurtan, ekleten; vurdurtan; 5) daha koydurtan, altına koydurtan, biraz daha koydurtan, daha döktüren; 6) olgunlaştıran; 7) yığdırtan; 8) taktırtan, taktıran; 9) bastırtan. акæнæг (акæнджытæ) | akænæg | 1) yapan, eden, düzenleyen, çıkaran, çıkarılan, çeken; katmak, giyen, giyinen, yeltenmek, girişen, döken, saçan, eken, serpen; akıtan, dolan, dolduran, aktaran, ara veren; ayıran, azaltan, alan, götüren, götürülen, önleyen, reddeden, indiren, bitiştiren, ulaştıran, toplayan, tanıştıran, kasılan, kramp giren, çiten, çizen, ibaret olan, oynatan, duyuran, bildiren, değiren, kımıldatan, kaçıran; süren, yöneten, çeviren, geçen, geçiren, gezdiren, uygulayan, aldatan, ileten, kabul ettiren, oyuna getiren, organize eden; 2) iş gören, bir hale getiren, bir araya getiren, elinden tutup götüren; hikâye eden; 3) eline alan, ele geçiren, tutan, başlayan, sarılan, geri alan; tutuklayan, yakalayan; 4) koyan, ekleyen; vuran; 5) daha koyan, altına koyan, biraz daha koyan, daha döken; 6) olgunlaşan; 7) yığan; 8) takan, takınan; 9) basan. 125
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80: döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82: ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84: aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86: geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90: азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a