tükenmiş, tekmillenmiş; 5) kurtarılmış, anlamını çıkarmış, tercüme etmiş, çevirmiş, yorumlamış, açıklamış, açılmış. айхæлинaг (айхæлинæгтæ) | ayxælinag| 1) sökülecek, dikilişleri sökecek; çözülecek, çürütecek, ayrışacak; kötüleştirecek, bozulacak, sakatlanacak, zedelenecek, sınacak, berbat olacak, foslanacak, yanacak; 2) çöktürecek, yağacak; 3) dağılacak, satılacak, yayılacak, geçecek, ayrılacak, çelişecek, azacak; erinecek; düzelecek; boşanacak; seçilmeyecek; 4) bitirecek, bitecek, sona erecek, tükenecek, tekmillenecek; 5) kurtarılacak, anlamını çıkaracak, tercüme edecek, çevirecek, yorumlanacak, açıklanacak, açılacak. айхæлын [айхæлд (-и, -ис), айхæлдaид, айхæлдзæн (-и, -ис)] | ayxælın | 1) sökülmek, dikilişleri sökmek; çözülmek, çürütmek, ayrışmak; kötüleştirmek, bozulmak, sakatlanmak, zedelenmek, sınmak, berbat olmak, foslamak, yanmak; 2) çöktürmek, yağmak; 3) dağılmak, satılmak, yayılmak, geçmek, ayrılmak, çelişmek, azmak; erimek; düzelmek; boşanmak, boşamak; seçilmemek; 4) bitirmek, bitmek, sona ermek, tükenmek, tekmillenmek; 5) kurtarılmak, anlamını çıkarmak, tercüme etmek, çevirmek, yorumlamak, açıklamak, açılmak. айхуызæн | ayxuıjæn | öyle, öylesi, öylesine, böyle, böylesi, böylesine, bu gibi, bunun gibi, benzeri, şu, şöyle; onlar, onlar gibi; ona benzer. айхъaл кæнын | ayqal kænın | çabukça uyandırmak, uyandırmak, kaldırmak, uyarmak. айхъуc-айхъуc кæнын | ayquş-ayquş kænın | çabukça sakinleştirmek, sessiz yapmak, sessizlik sağlamak; hızlı güvence duymak, duyurmak, yatıştırmak, yavaşlaştırmak, bastırmak, zapt etmek, dindirmek. айхъус кæнын | ayquış kænın | çabukça sakinleştirmek, sessiz yapmak, sessizlik sağlamak; hızlı güvence duymak, duyurmak, yatıştırmak, yavaşlaştırmak, bastırmak, zapt etmek, dindirmek. айхъус уын | ayquışın uın | 1) çabukça sakinleşmek, susmak, bitirmek; 2) sesini tutmak, sesini çıkarmamak, sesini kesmek; 3) kesilmek, durmak, dinmek, son: sona ermek, kalmak, yağmur durmak. айхъуcaг | ayquşag | duyurtan, dinleten, dinlendirten, sesleten, kulak kabartan. айхъуcæг (айхъуcджытæ) | ayquşæg | duyan, dinleyen, dinleten, seslenen, kulak kabartan. айхъуcæггаг (айхъуcæггæгтæ) | ayquşæg | duymalık, duyulmalık, dinlemelik, dinletmelik, seslemelik, kulak kabartmalık. айхъуcæн | ayquşæn | duyulan, dinlenen, dinletilen, seslenilen, kulak kabartılan. айхъуcгæ | ayquşgæ | duyma, duyulma, dinleme, dinletme, sesleme, kulak kabartma. айхъуcгæйæ | ayquşgæyæ | duyarak, duyularak, dinleyerek, dinleterek, sesleyerek, kulak kabartarak. айхъуcинaг (айхъуcинæгтæ) | ayquşinag | duyacak, duyulacak, dinlenecek, dinletecek, seslenecek, kulak kabartacak. айхъуcын (айхъуыcтон, айхъуыcтaин, айхъуcдзынæн) | ayquşın | duymak, duyulmak, dinlemek, dinletmek, seslemek, kulak kabartmak. айхъуыc-айхъуыc кæнын | ayquış-ayquış kænın | yaymak, yayılmak, yaygınlaşmak, dolaşmak, genişlemek, sirayet etmek, istila etmek, şenelmek, taşımak, söylentiyi taşımak, uzatmak (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcaг | ayquşag | yayan, yayılan, yaygınlaşan, dolaşan, genişleyen, sirayet eden, istila eden, şenelen, taşınan, söylentiyi taşıyan, uzatan (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcæг | ayquşæg | yayan, yayılan, yaygınlaşan, dolaşan, genişleyen, sirayet eden, istila eden, şenelen, taşınan, söylentiyi taşıyan, uzatan (söylenti ve işitme üzerine). 120
айхъуыcæггаг | ayquşæggag | yaymalık, yayımlanmalık, yaygınlaşmalık, dolaşmalık, genişlemelik, sirayet etmelik, istila etmelik, şenelmelik, taşınmalık, söylentiyi taşımalık, uzatmalık (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcæн | ayquşæn | yayılan, yaygınlaşan, dolaşan, genişleyen, sirayet edilen, istila edilen, şenelen, taşınan, uzatılan (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcгæ | ayquşgæ | yayma, yayımlanma, yaygınlaşma, dolaşma, genişleme, sirayet etme, istila etme, şenelme, taşınma, söylentiyi taşıma, uzatma (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcгæйæ | ayquşgæyæ | yayarak, yayımlayarak, yaygınlaşarak, dolaşarak, genişleyerek, sirayet ederek, istila ederek, şenelerek, taşınmalık, söylentiyi taşıyarak, uzatarak (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcинaг (айхъуcинæгтæ) | ayquşinag | yayılacak, yayımlanacak, yaygınlaşacak, dolaşılacak, genişleyecek, sirayet edilecek, istila edilecek, şenelecek, taşınacak, uzatılacak (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcт (айхъуcтытæ) | ayquşt | açığa çıkarmış, açığa vermiş, alenilik, ifşa etmiş, ilgi, duyulmuş (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcын [айхъуыcт (-и, -ис), айхъуыcтaид, айхъуыcдзæн (-и, -ис)] | ayquışın | yaymak, yayılmak, yaygınlaşmak, dolaşmak, genişlemek, sirayet etmek, istila etmek, şenelmek, taşımak, söylentiyi taşımak, uzatmak (söylenti ve işitme üzerine). айхъуыcын кæнын | ayquışın kænın | dedikodu duymak, duyurmak, sözü duyurmak, bildirmek, değirmek, haberdar etmek; yaymak, yaygınlaştırmak, dağıtmak, neşretmek, salmak, söylentiyi açığa vurmak; lafı dağıtmak, ifşa etmek, uyarmak, genişletmek. айчы бур | ayçı bur | yumurta sarısı. акадæг кæнын | akadæg kænın | ağıt yapmak, ağıt yakmak, şarkı söylemek. академи | akadyemi | akademi; bilim, bilim adamları; Наукæты академи | Naukætı akadyemi | Bilimler akademisi; Аивæдты академи | Aivædtı akadyemi | Güzel sanatlar akademisi. академик | akadyemik | akademi üyesi, akademisyen, akademik. академион | akadyemion | akademi, akademik, akademisel, akademik personel; akademisyen, akademi üyesi; академион театр | akadyemion tyeatr | akademik tiyatro. акаинaг (акаинæгтæ) | akainag | 1) bozacak, çiğnenecek, feshedecek, nakzedecek, aksatacak, kıracak; 2) değecek, değinecek, dokunacak, kurcalanacak, ilişecek, el sürecek, el koyacak, ele geçirecek, zapt edecek, istila edecek, üstüne oturacak, sahip çıkacak, mal edecek, alacak, yakalanacak, bahsedecek, kavranacak, ayıracak, parçalanacak, bozacak, incitecek, ihlal edecek, tecavüz edecek, karşı gelecek. акай-акай кæнын | akay-akay kænın | 1) sık sık bozmak, çiğnemek, feshetmek, nakzetmek, aksatmak, kırmak; 2) değmek, değinmek, dokunmak, kurcalamak, ilişmek, el sürmek, el koymak, ele geçirmek, zapt etmek, istila etmek, üstüne oturmak, sahip çıkmak, mal etmek, almak, yakalamak, bahsetmek, kavramak, ayırmak, parçalamak, bozmak, incitmek, ihlal etmek, tecavüz etmek, karşı gelmek. акайæг (акайджытæ) | akayæg | 1) bozan, çiğneyen, fesheden, nakzeden, aksatan, kıran; 2) değen, değinen, dokunan, kurcalayan, ilişen, el süren, el koyan, ele geçiren, zapt eden, istila eden, üstüne oturan, sahip çıkan, mal eden, alan, yakalayan, bahseden, kavrayan, ayıran, parçalayan, bozan, inciten, ihlal eden, tecavüz eden, karşı gelen. акайæггаг (акайæггæгтæ) | akayæggag | 1) bozmalık, çiğnemelik, feshetmelik, nakzetmelik, aksatmalık, kırmalık; 2) değmelik, değinmelik, dokunmalık, kurcalamalık, ilişmelik, el sürmelik, el koymalık, ele geçirmelik, zapt etmelik, istila etmelik, üstüne 121
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70: адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72: yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80: döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82: ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84: aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86: geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90: азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119: айхалын (айхæлдтон,
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a