parça parça etmek, lime lime çevirmek, paçavraya dönüştürmek, giysileri eskitmek, eskitmek, yıpratmak, yıprandırmak, hırpalamak. абырæгътæ(тæ) уæвын (уын), aбызгъуыp(тæ) уæвын | abıræğtæ uævın, abıjğuırtæ uævın | küçük parçalar halinde gözyaşı dökmek, üzülmek; parçalamak, parçalara yırtılmak, parça parça olmak, işe yaramaz hale gelmek; paçavraya dönmek, yırtmak, yıpranmak, eskimek, giysileri eskitmek, aşınmak, köhnemek, fersudeleşmek, ipliklenmek. абырæттæ кæнын | abırættæ kænın | tıkamak, tıkanmak, çepellemek, çöple pisletmek, toza çevirmek, parçalamak, yırtmak; yarmak. абырд (абыpдтытæ) | abırd | 1) sürünmüş, sürünerek gitmiş, sürünerek yürümüş, sürünerek uzaklaşmış, yayılmış; sürüklenmiş, sıvışmış, ilerlemiş, ağır ağır ilerlemiş; 2) yuvarlanmış, yuvarlanmaya başlamış, akmak, gitmeye başlamış, hızla gitmiş, gezinti yapmış. абыринaг | abırinag | 1) sürünecek, sürünerek gidecek, sürünerek yürünecek, sürünerek uzaklaşacak, yayılacak; sürüklenecek, sıvışacak, ilerlenecek, ağır ağır ilerlenecek; 2) yuvarlanacak, yuvarlanmaya başlanacak, akacak, gitmeye başlanacak, hızla gidecek, gezinti yapacak. aбыpoн (абыpæттæ) кæнын | abıron kænın | 1) pisletmek, pislenmek, çöple pisletmek, süprüntü oluşturmak, tıkamak, tıkanmak, çepellemek, çepellenmek, dağıtmak; 2) toz almamak, toz yapmak; kül etmek, küle dönüştürmek; 3) bitirmek, sıyırmak, parçalamak, paralamak, yırtmak, kesmek, didik didik etmek, didiklemek. абырон (абыpæттæ) уæвын (уын) | abıron uævın | kirlenmek, tıkanmak, toza çevirmek, parçalanmak, yırtılmak; yarılmak; patlamak. абыpc-абыpc кæнын | abırşabırş kænın | sık sık saldırı, taarruz, hücum, baskın, yengi, galibiyet, mağlup etme. абыpcæг (абыpcджытæ) | abırşæg | yenen, galip gelen, kazanan, zafer kazanan, aşağı düşüren, saldıran, saldırgan, taarruz eden, hücum eden, atak olan. абыpcæггaг | abırşæggag | yenerek, aşağı düşürerek, kazanarak, saldırarak, saldırganlık yaparak, taarruz edilerek, hücum edilerek, atak olarak. абыpcæн | abırşæn | yenilen, aşağı düşürülen, kazanılan, saldırılan, saldırgan olunan, taarruz edilen, hücum edilen, atak olunan. абыpcгæ | abırşæg | yenme, aşağı düşürme, kazama, saldırma, saldırgan olma, taarruz etme, hücum ete, atak olma. абыpcинаг (абыpcинæгтæ) | abırşinag | yenecek, mağlup edecek, hâkim olacak, aşağı düşürecek, savunacak, saldırılacak, taarruz edecek, hücum edecek. абыpcт | abırşt | saldırı, taarruz, hücum, baskın, yengi, galibiyet, mağlup etme. абыpcын (абыpcтoн, абыpcтaин, абыpcздзынæн) | abırşın | devirmek, yıkmak, yatırmak, yığmak, yenmek, mağlup etmek, kazanmak, galip gelmek, zafer kazanmak, yere atmak, aşağı düşürmek; yenmek; kazanmak; saldırmak, taarruz etmek, hücum etmek, baskın yapmak, yaklaşmaya gitmek. абыpын | abırın | 1) sürünmek, sürünerek gitmek, sürünerek yürümek, sürünerek uzaklaşmak, yayılmak; sürüklenmek, sıvışmak, ilerlemek, ağır ağır ilerlemek; 2) yuvarlanmak, yuvarlanmaya başlamak, akmak, gitmeye başlamak, hızla gitmek, gezinti yapmak. абыxcаг | аbıxşаg | абыxcæг (абыxcджытæ) | аbıxşæg | абыxcæн | аbıxşæn | абыxcгæ | аbıxşgæ | абыxcгæйæ | аbıxşgæye | абыxcинаг | аbıxşinаg | 26
абыxcын (абыxcтoн, абыxcтаин, абыxcздзынæн) | аbıxşın | абыцæy кæнын | abısæu kænın | 1) tartışmak, tartıştırmak, küçük tartışmak, tartışma başlatmak, münakaşaya girmek, münakaşa etmek, münakaşa ettirmek, becelleşmek, cebelleşmek, yüzleşmek, çatışmak, bozuşturmak, aralarını bozmak, aralarını açtırmak; 2) desteği koymak, sahne ayarlamak; boy ölçüştürmek, bahis tutuşmak, bahis tutuşturmak, bahse girişmek, yarıştırmak, yarışmak. абыцæy уæвын (уын) | abısæu uævın | 1) tartışmak, münakaşa etmek, münakaşaya girmek, bozuşmak, dalaşmak; arası açılmak, araları açılmak, araları bozulmak, çekişmek, çatışmak, kavga etmek; 2) boy ölçüşmek, yarışmak, yarışa girişmek, bahis tutuşmak, bahse girişmek, becelleşmek, cebelleşmek, yüzleşmek. aвaйpаг (aвaйpæгтæ) | avayrag | 1. Avar; 2. Avarlı. авангард | avangard | öncü, öz, önemli, dikkatli; коммунистон парти у кусæг къласы авангард | kommunişton parti kuşæg khlaşı avangard | komünist partisinde işçi sınıfı öncü. авангардон | avangardon | öncü kuvvet, öncü kolu, öncü, elebaşı. аванпост | avanpoşt | ileri karakol. аванс (куысты мызд кæнæ хардзы æхца раздæр раттын кæнæ райсын) | avanş (kuıştı mıjd kænæ xarzı æxsa rajdær rattın kænæ rayşın) | pey, avans, avans olarak, öndelik, ön ödeme, ön ödemeyi verme, önceden, ön alım; peşin ilerleme; аванс исын | avanş işın | ön ödeme, avans almak; аванс дæттын | avanş dættın | avans vermek, ön ödeme yapmak; аванс райсын | avanş rayşın | avans almak; ön ödeme almak; аванс раттын | avanş rattın | ön ödeme yapmak, avans vermek. авансæй | avanşæy | önceden, avans olarak, avanstan, peşin, ilerleme. авансон | avanşon | avans, önceden, ön olarak; авансон дзуапп | avanşon zuapp | ilerleme raporu; ön rapor; авансон хыгъдлæвæрд | avanşon xığdlæværd | avans raporu vermek, bildirisi vermek, tutanağı vermek; авансы хыгъдлæвæрд | avanşı xığdlæværd | avans raporu, bildirisi, tutanağı. авансдæттæг (авасдæтджытæ) | avanşdættæg | avans veren, ön ödeme yapan. авансисæг (авасисджытæ) | avanşişæg | ön ödeme alan, avans alan авансценæ | avanşsyenæ | ön sahne, perde önü; avans olarak, ön olarak. авантюрæ (рог ми, æнæ арф ахъуыды ми) | avantyoræ (rog mi, ænæ arf aquıdı mi) | macera, serüven, hafif hareketler, düşünmeden hareket etme, düşüncesiz hareketler, avantür, sergüzeşt. авантюризм | avantyurijm | maceracılık, serüvencilik, sergüzeştlik. авантюрист | avantyorişt | maceracı, maceraperest, serüvenci, sergüzeşt. авантюристон | avantyurişton | macera, maceralık, maceracı, sergüzeşt; америкаг агрессорты авантюристон политикæ | amyerikag agryeşşortı avantyurişton politikæ | Amerikalı saldırgan tarafların maceracı politikası. авантюрон | avantyuron | macera, sergüzeşt, maceraperest. авар | аvаr | Avarlar; bina, oda, hane, lokal; yatırma; koyma. авари (науы, вагоны, автомобилы, машинæйы фехæлд фæндагыл, кусгæ-кусын) | avari (nauı, vaggonı, avtomobilı, maşinæyı fæxæld fændagıl, kuşgæ-kuşın) | kaza, arıza, sakatlık, avarya; başarısızlık; çalışan aracın yolda ani bozulması; emercensi. авари кæнын | avari kænın | kaza yapmak, arızalanmak, arıza yapmak, sakatlık çıkarmak, sakatlık yapmak, avarya yapmak; başarısızlık yapmak. аваригæнæг (аваригæнджытæ) | avarigænæg | sakar, sakar kişi, kaza yapan, arızalanan, arıza yapan, sakatlanan, sakatlık çıkaran, sakatlık yapan, avarya yapan; başarısız olan; 27
- Page 1: “Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5: ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11: AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13: Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16: A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18: aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20: абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22: абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24: абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25: aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 29 and 30: авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32: kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34: aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36: edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38: авиаконструктор (х
- Page 39 and 40: авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42: автотранспортон | av
- Page 43 and 44: tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46: yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48: itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50: агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52: olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54: агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56: адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58: адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60: parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62: dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64: aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66: адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68: адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70: адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72: yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a