аптечкæ | aptyeçkæ | ilk yardım takımı, ecza kutusu, ev eczanesi. апуcи кæнын | apuşi kænın | kızartmak, kavurmak (mısır tahıl). апуcи уæвын (уын) | apuşi uævın | kızarmak, kavrulmak (mısır tanesi). апыp-апыp кæнын | apır-apır kænın | 1) sık sık dağıtmak, dökmek, serpmek, püskürmek, püskürtmek, neşretmek, saçmak, yaymak, söylenti yaymak; 2) savurmak; taşırmak, taşımak, götürmek; 3) kırmak, yarmak, yırtmak, sımak, parçalamak, paralamak, pençelemek; yenmek, bozmak, bozguna uğratmak; 4) bitirmek; kesmek, koparmak, dermek; 5) kırıntı yapmak, ufalamak; 6) sıçratmak; 7) akıtmak; 8) yaymak, yaygınlaştırmak, neşretmek, salmak (mesaj, haberler, dedikodular); 9) çoğaltmak; basmak, kopya etmek; üretmek, çarpmak. апыpд (апыpдтытæ) | apırd | апыpx кæнын | apırx kænın | 1) dağıtmak, dökmek, serpmek, püskürmek, püskürtmek, neşretmek, saçmak, yaymak, söylenti yaymak; 2) savurmak; taşırmak, taşımak, götürmek; 3) kırmak, yarmak, yırtmak, sımak, parçalamak, paralamak, pençelemek; yenmek, bozmak, bozguna uğratmak; 4) bitirmek; kesmek, koparmak, dermek; 5) kırıntı yapmak, ufalamak; 6) sıçratmak; 7) akıtmak; 8) yaymak, yaygınlaştırmak, neşretmek, salmak (mesaj, haberler, dedikodular); 9) çoğaltmak; basmak, kopya etmek; üretmek, çarpmak. апыpx уæвын (уын) | apırx uævın | 1) dağılmak, dağıtılmak, yayılmak, dökülmek, dökmek, saçılmak, savrulmak; patlamak, parçalanmak, paramparça olmak, paralanmak; 2) ferahlamak, aralaşmak, şenelmek, kaybolmak, taşırılmak; 3) yaralanmak, sınmak; kırmak, kırılmak, yarmak, yarılmak; 4) bitirilmek, yırtılmak, kesilmek, kopmak; 5) ufalanmak; 6) sıçratılmak, püskürtülmek; 7) yayılmak, yaygınlaşmak, dökülmek, akmak; 8) duyum uzatmak, söylenti uzatmak, dolaşmak, genişlemek, sirayet etmek, istila etmek, şenelmek (işitme, dedikodu); 9) çoğaltılmak, çoğaltmak, üretmek; basmak, kopya etmek; çarpmak. апыpxытæ кæнын | apırxıtæ kænın | 1) dağıtmak, darmadağın etmek, paçavraya çevirmek, parçalamak, parçalara yırtmak; 2) serpmek, saçmak, serpiştirmek; 3) dökmek; 4) kırmak, ezilmek. апыc-пыc кæнын | apış-pış kænın | pışpışlamak; tıslamak. пошипеть; зашипеть апыскъуылтæ кæнын | apışkhuıltæ kænın | gözyaşı, yırtmak, kopmak, hızla ilerlemek, paldır küldür gitmek. апыxцыл кæнын | apıxsıl kænın | karıştırtmak, kırıştırmak, darmadağın etmek, karmakarışık etmek. апыxцыл уæвын (уын) | apıxsıl uævın | kırıştırılmak, yukarıya dikleşmek, darmadağın olmak, karmakarışık olmak. aпъа кæнын, aбa кæнын | apha kænın, aba kænın | öpmek. aпъæгъгъæcт кæнын | aphæğğæşt kænın | saçmak, sıçratmak, püskürmek, serpmek, dağıtmak, fışkırmak. aпъæp-пъæp кæнын | aphær-phær kænın | 1) parçalanmak, yırtılmak; yarılmak; patlamak, kesilmek, kopmak, bitirilmek, parçalanmak, param parça olmak, lime lime olmak (giysi); 2) sohbet etmek, sohbetle zaman harcamak, laklakla etmek, çene çalmak, çeneye dalmak, konuşmak, laflamak, sallamak, çalkalamak, cırıldamak, cırlamak. aпъæpa кæнын | aphæra kænın | fazla yoğun yapmak, çok yoğun yapmak; yoğunlaşmak, koyulaştırmak, kalınlaştırmak, teksif etmek, koyulaştırmak, yoğunlaştırmak, teksif etmek, pıhtılaştırmak. aпъæpa уæвын (уын) | aphæra uævın | fazla yoğun olmak, çok kalın olmak; yoğunlaşmak, yoğunlaştırılmak, koyulaşmak, kalınlaşmak, ağdalanmak, tekâsüf etmek, pıhtılaşmak, yoğsak. aпъæpтт кæнын | aphærtt kænın | 1) çatlamak, çaplatılmak, çıtırdamak, kopmak, atmak, yırtılmak; patlamak, patlatmak, patlatılmak, parçalanmak, bitirilmek; deşilmek; yarılmak; 2) 214
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe indirmek, toslamak; kuvvetle itmek, başlamak, güçlü basmak; 3) bir sigara yakmak, sigaraya başlamak, aydınlatmak. Aрабб | Apabb | Arap. aраббaг (aраббæгтæ) | apabbag | Arap, Arapça, Arabi; араббаг бæх | apabbag bæx | Arap safkan atı, Arap cinsi at. aрабыp-бaбыp кæнын | apabır-babır kænın | 1) sürünüp durmak, orya buraya girip çıkmak; 2) yürüyüş yapmak; yürümek, gezmek, gezinmek, dolaşmak, eğlenmek. aравгæ(н)-бaвгæ(н) кæнын | apavgæ(n)-bavgæ(n) kænın | doldurup dökmek, doldur boşalt yapmak, birkaç kez boşaltıp doldurmak; boşaltmak, aktarmak, fazla koymak, taşırmak. aравдул-бaвдул кæнын | apavdul-bavdul kænın | 1) bir sürüş için almak, sürücü yapmak; 2) bulamak, hamuru unda yuvarlamak, rulo yapmak. Арави | apavi | Arabistan. aравиaг (aравиæгтæ) | apaviag | Arabistanlı, Arap; Arapça. aраг | arag | doğurgan, dölsek, verimli, semereli. aрагæпп-бaгæпп кæнын | aragæpp-bagæpp kænın | atlamak, atlayıp-sıçramak, sıçramak, hoplamak, sekmek, zıplamak (şuraya buraya). aрадaв-бaдaв кæнын | aradav-badav kænın | değiştirip-durmak, oraya-buraya taşımak, taşıyıp durmak; getir-götür yapmak, götürdüğü-getirdiğine yer bulamamak; хи арадавбадав кæнын | xi aradavbadav kænın | kendini orya buraya getirip götürmek, kendine yer bulamamak. aрадзуp-бaдзуp кæнын | arazur-bazur kænın | söylenip durmak, sağa-sola söylenmek, konuşmak, laflamak, sohbet etmek, çene çalmak, çeneye dalmak, görüşmek, söylemek, bahsetmek, demek, sallamak, çalkalamak, cırıldamak, cırlamak. aразaг | arajag | 1) yaptırıcı, inşaatçı, yapı işçisi; yaratıcı, kurucu, oluşturucu, mimar; 2) bari, fadır; 3) baş, önder, lider, amir, hükümdar, taç ver, başman; yönetici, idareci, yönetmen; dümenci, düzenleyici, düzenleyen, tertipleyici, tertipçi, tertipleyen, teşkilatçı, örgütçü, örgütleyici, organize eden, organizatör; hükümdar; 4) oluşturma; 5) müzik aletleri ayarlayıcı, akortçu. aразæг (aразджытæ) | arajæg | 1) yapıcı, inşaatçı, yapı işçisi; yaratıcı, kurucu, oluşturucu, mimar; 2) bari, fadır; 3) baş, önder, lider, amir, hükümdar, taç ver, başman; yönetici, idareci, yönetmen; dümenci, düzenleyici, düzenleyen, tertipleyici, tertipçi, tertipleyen, teşkilatçı, örgütçü, örgütleyici, organize eden, organizatör; hükümdar; 4) oluşturma; 5) müzik aletleri ayarlayıcı, akortçu. aразæггaг | arajæggag| 1) ücret, ödeme, para, eda, düzenleme payı; 2) hizmetler için ücret, iş için ödeme; hizmetleri telafi etme. aразæй кæнын | arajæy kænın | 1) geçmek, geçirmek, sürmek, damıtmak, imbikten çekmek, geride bırakmak; 2) devam etmek, öne sürmek, kendi öne sürmek, öne itmek, daha önce davranmak. aразæй уæвын (уын) | arajæy uævın | 1) geçmek, geride bırakmak, daha önce davranmak, geçirmek, sürmek, damıtmak, imbikten çekmek, yakalamak, başlamak; 2) kendini ileri sürmek, öne düşmek, yürüyüp gitmek. aразæн | arajæn | destek, payanda, dayak, tutamak, altlık, nihale; organize, düzenleme, tertipleme. aразæнгapд кæнын | arajængard kænın | 1) eğmek, eğilmek, eğinmek, baş eğmek, yatmak, yatırmak, yatıştırmak, indirmek, ağındırmak, meyletmek, meylettirmek, kendi tarafına çekmek, çekimli olmak; ikna etmek, inandırmak, kandırmak; ileri gitmek; telkin etmek, teşvik etmek; 2) albenisi olmak, heyecanlandırmak, coşturmak, ateşlendirmek; 215
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213: аппаринaг (аппаринæ
- Page 217 and 218: aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220: aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236: аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238: аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240: tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242: аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244: артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246: аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250: архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252: асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258: асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260: асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a