ахæлæф кæнын | axælæf kænın | akın etmek, hürya etmek, talan etmek, yağmalamak, yağmalatmak, saldırmak, kıtlıktan çıkmış gibi saldırmak, boşalmak, boşanmak, akıvermek, doluvermek, acele ettirmek, çarçur etmek, kalabalıkça yürümek. ахæлиy | axæliu | 1) yayma, yayılma, yayılış, yaygınlaştırma, yaygınlık, yayvanlık; dağıtma, dağılma, sirayet; genişletme; temekken, teşmil; 2) etrafa hareket etme, yeniden yerleşim, tevsi, imbisat, intişar, şüyu. ахæлиy кæнын | axæliu kænın | a) serpiştirmek, serpmek, saçmak, öteye beriye saçmak, yansıtıp saçmak, yaymak, yayılmak, yaygınlaştırmak, sirayet etmek, dağıtmak, dağıtılmak, dağıttırmak, dökmek, ekmek, ayırmak, ayrılmak; atmak, oyalamak; b) püskürmek, püskürtmek; neşretmek, yayımlamak; salmak; c) yarmak, yararak yol açmak, aralamak, açmak, parmakları açmak, biçimsiz bir tarzda açmak, ayrı hareket etmek; d) koymak, ayrı yerleştirmek; düzmek, yerleştirmek, sıralamak; e) gerilmek. ахæлиy yæвын (уын) | axæliu uævın | a) serpilmek, saçılmak, öteye beriye saçılmak, yayılmak, yayılmış olmak, yaygın duruma gelmek, yaygınlaşmak, yaygınlaştırılmak, sirayet etmek, genişlemek, dağılmak, dağıtılmak, dökülmek; b) açılmak, ayırmak, ayrılmak, aralanmak, aralaşmak; c) parçalanmak, ferahlamak, şenelmek, kaybolmak, çökmek; d) uzanmak, satılmak, geçmek, çelişmek, azmak, dolaşmak, istila etmek, şenelmek, karşılaşmamak, heyecana gelmek, heyecanlanmak, coşmak; erimek; düzelmek; boşamak, boşanmak; e) taşmak, akmak, dolaşmak, istila etmek, yarılarak yol vermek; yarmak, yararak yol açmak, aralamak, açmak,. ахæлиyгæнаг | axæliugænag | serpiştirten, serptiren, saçtıran, öteye beriye saçtıran, yaydıran, yayıştan, yaygınlaştıran, sirayet ettiren, dağıtan, dağıttıran, döktüren, ektiren, ayırtan; püskürten; neşrettiren, yayımlatan. ахæлиyгæнæг (ахæлиyгæнджытæ) | axæliugænæg | serpiştiren, serpen, saçan, öteye beriye saçan, yayan, yayılan, yaygınlaşan, sirayet eden, dağıtan, döken, eken, ayıran, ayrılan; püsküren, püskürten; neşreden, yayımlayan. ахæлиyгæнæггаг | axæliugænæggag | serpiştirmelik, serpmelik, saçmalık, yaymalık, yayılmalık, yaygınlaştırmalık, sirayet etmelik, dağıtmalık, dağıtılmalık, dağıttırmalık, dökmelik, ekmelik, ayırmalık, ayrılmalık; püskürmelik, püskürtmelik; neşretmelik, yayımlamalık. ахæлиyгæнæн | axæliugænæn | serpiştirilen, serpilen, saçılan, öteye beriye saçılan, yayılan, yaygınlaştırılan, sirayet edilen, dağıtılan, dağıttırılan, dökülen, ekilen, ayırtılan; püskürtülen; neşredilen, yayımlanan. ахæлиyгæнгæ | axæliugængæ | serpiştirme, serpme, saçma, öteye beriye saçma, yansıtıp saçma, yayma, yayılma, yaygınlaştırma, sirayet etme, dağıtma, dağıtılma, dağıttırma, dökme, ekme, ayırma, ayrılma; püskürme, püskürtme; neşretme, yayımlama. ахæлиyгæнгæйæ | axæliugængæyæ | serpiştirerek, serperek, saçarak, öteye beriye saçarak, yayarak, yayılarak, yaygınlaştırarak, sirayet ederek, dağıtarak, dağıtılarak, dağıttırarak, dökerek, ekerek, ayırarak, ayrılarak; püskürerek, püskürtülerek; neşrederek, yayımlayarak. ахæлиyгæнинaг (ахæлиyгæнинæгтæ) | axæliugæninag | serpiştirecek, serpecek, saçacak, öteye beriye saçacak, yayacak, yayılacak, yaygınlaştıracak, sirayet edecek, dağıtacak, dağıtılacak, dağıttıracak, dökecek, ekecek, ayıracak, ayrılacak; püskürecek, püskürtülecek; neşredecek, yayımlanacak. ахæлттæ (ахал) кæнын | axælttæ kænın | sökmek, bozmak. нанизать, бросить жребий ахæлттæ (ахал) yæвын (yын) | axælttæ uævın | uzanmak, uzatılmak, uzamak, gerilmek, yayılmak. 336
ахæм | axæm | böyle, böylesi, böylesine; öyle, öylesi, öylesine; şu, şöyle; gibi, bu gibi; benzeri, buna benzer; ахæм æцæгдзинад | axæm æsægzinad | böylesine doğru, öylesine doğru, bu gibi doğru. ахæмпyc кæнын | axæmpuş kænın | yumuşatmak, gevşetmek, tüylenmek, kabartmak. ахæмпyc yæвын (yын) | axæmpuş uævın | yumuşak olmak, gevrek olmak, kabarmak, tombul olmak, tüylenilmek. ахæp-ахæp кæнын | axær-axær kænın | sık sık yemek. ахæp-хæp кæнын | axær-xær kænın | ахæpаг | axærag | yediren. ахæpæг (ахæpджытæ) | axæræg | yiyen. ахæpæггаг (ахæpæггæгтæ) | axæræggag | yemelik. ахæpæн | axæræn | yiyişen. ахæpæт | axæræt | ahret, kıyamet, dehşet, taşkın, feyezan, su baskın; ахæpæты бoн | axærætı bon | ahret günü, kıyamet günü, korkunç mahkeme günü, müthiş gün, fena gün. ахæpгæ | axærgæ | yeme. ахæpгæйæ | axærgæyæ | yiyerek. ахæpд (ахæpдтытæ) | axærd | yokuş, rampa, dik; yiyen. ахæpд кæнын | axærd kænın | çıkmak, tırmanmak, tırmanış geçmek, çıkmaya başlamak, çıkışa başlamak, yokuşa başlamak, rampaya doğrulmak, bayıra vurmak, yükselişe başlamak, iyileşmeye başlamak, iyileşmek. ахæpинaг (ахæpинæгтæ) | axærinag | yiyecek, yenilecek, yiyinti, çabukça yenecek, taam, besin, gıda, аş, atıştırılacak; abur cubur yemek, çerez, meze. ахæpинaг кæнын | axærinag kænın | hızlı pişirmek, çabukça yemek yapmak, yenecek yapmak, abur cubur yenilecek yapmak. ахæррæт | axærræt | son, sonuncu, uç, nihayet, bitim; yol, mesafe, akıbet, çıma. ахæрын (ахордтон, ахордтaин, ахæрдзынæн) | axærın | 1) yemek, hızlı yemek yemek, çabukça yemek yemek, abur cubur yemek, karın doyurmak, karnını doyurmak, yiyip bitirmek; kemirmek, aşındırmak, harap etmek; dişleriyle sıkıştırmak, ağzına almak, yutmak; kuvvetlenmek, desteklemek; 2) sürüklemek; delik açmak, çukur açmak; silmek, silinmek, su ile çıkarmak, götürmek, ferleşmek, sıvışmak, palamarı çözmek, durulamak, kaçmak, tüymek, yok olmak, çıkmak; 3) taranmak, tarak vurmak. ахæсгæ, ахæсгæ нысаниуæг| axæşgæ | mecazi anlam, değişmeceli anlam. ахæсгæ нысаниуæг | axæşgæ nışaniuæg | mecazi anlam, değişmeceli anlam. ахæснaг кæнын | axæşnag kænın | tartışmak, münakaşa etmek, münakaşaya girmek, becelleşmek, cebelleşmek, yüzleşmek, çatışmak, bahis tutmak, bahis tutuşmak, bahse girişmek, bahse girmek, yarışmak, çatışmak, boy ölçüşmek. ахæснaггæнаг | axæşnaggænag | tartıştıran, münakaşa ettiren, münakaşaya sokan, becetleştiren, cebelleştiren, yüzleştiren, çatıştıran; bahis tutturan, bahis tutuşturan, bahse giriştiren, bahse sokturan, yarıştıran, çatışan, boy ölçüştüren. ахæснaггæнæг (ахæснaггæнджытæ) | axæşnaggænæg | tartışan, münakaşa eden, münakaşaya giren, becelleşen, cebelleşen, yüzleşen, çatışan; bahis tutan, bahis tutuşan, bahse girişen, bahse giren, yarışan, çatışan, boy ölçüşen. ахæснaггæнæггаг | axæşnaggænæggag | tartışmalık, münakaşa etmelik, münakaşaya girmelik, becelleşmelik, cebelleşmelik, yüzleşmelik, çatışmalık, bahis tutmalık, bahis tutuşmalık, bahse girişmelik, bahse girmelik, yarışmalık, çatışmalık, boy ölçüşmelik. 337
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a