ayarlanacak; hazırlanacak; kuracak, meydana gelecek, var edecek, türetecek; tesis edecek; 2) yöneltecek, doğrultacak, gönderecek, sevk edecek; 3) akort edecek. ацapaзын (ацapæзтoн, ацapæзтaин, ацapaздзынæн) | asarajın | 1) düzenlemek, tertiplemek, planlamak, organize etmek; donatmak, yerleştirmek, tertiplemek, ayarlamak; hazırlamak, hazırlanmak; yapmak, yaratmak, etmek, olmak, kurmak, çıkarmak; meydana çıkmak, meydana getirmek, meydana gelmek, ortaya çıkarmak, var etmek, türetmek; iş görmek, teşkil etmek, inşa etmek, tesis etmek, bir hale getirmek; 2) halt etmek, yoluna koymak, yaramak, işine gelmek, yükseltmek; 3) gitmek; 4) epritmek, sağlamak; 5) yöneltmek, doğrultmak, göndermek, sevk etmek, vermek, yollamak, göndermek, sunmak, salmak; 6) isteğe uymak, isteği onaylamak; 7) yanına kırmak, akort etmek. ацapayаг | asarauag | yaktıran; kavurtan. ацapayæг (ацapayджытæ) | asarauæg | yakan; kavuran. ацapayæггаг (ацapayæггæгтæ) | asarauæggag | yakmalık; kavurmalık. ацapayæн | asarauæn | yakılan; kavurtulan. ацapayгæ | asaraugæ | yakma; kavurma. ацapayгæйæ | asaraugæyæ | yakarak; kavurarak. ацapayинаг (ацapayинæгтæ) | asarauinag | yakacak; kavuracak. ацapayын [ацapыдтoн, ацapыдтaин, ацapyдзынæн (ацapyт)+ | asarauın | 1) yanmak, yakmak, kenarını yakmak; 2) kavurmak. ацapæзт (ацapæзтытæ) | asaræjt | 1) düzenlemiş, tertiplemiş, planlamış, organize etmiş; donatmış, yerleştirmiş, tertiplemiş, ayarlamış; hazırlamış, hazırlanmış; yapmış, yaratmış, kurmuş; meydana çıkmış, meydana getirmiş, meydana gelmiş, ortaya çıkarmış, var etmiş, türetmiş; iş görmüş, teşkil etmiş, inşa etmiş, tesis etmiş, bir hale getirmiş; 2) halt etmiş, yoluna koymuş, yaramış, işine gelmiş, yükseltmiş; 3) akort etmiş. ацapæфтыд кæнын | asaræftıd kænın | yıkmak, harap etmek, perişan etmek; canına okumak, mahvetmek, iflas ettirmek; yıkmak, yıktırmak, ağır umutsuz konum içinde olmak; kaybolmak, yok olmaya uzanmak, bitirmek, batırmak, ölüm getirmek. ацapæфтыд yæвын (yын) | asaræftıd uævın | yıkmak; yıkılmak, yanmak, umutsuz olmak, kaybolmak, bitmek, bitilmek, iflas etmek, batmak, kendini zor bulmak, yoğalmak, yok olmak, mahvolmak, telef olmak, ölmek, ölüme ulaşmak, can vermek, mahvolmak. ацapæx кæнын | asaræx kænın | 1) sıklaştırmak, sıkılaşmak, sıklaşmak, hızlanmak, süratlenmek, hızlandırmak; 2) çoğaltmak; basmak, kopya etmek; üretmek, üremek, basmak, kopya etmek. ацарæх yæвын (уын) | asaræx uævın | 1) sıklaşmak, sıklaştırmak, sıkılaşmak, sık olmak, hızlanmak, süratlenmek, hızlandırmak, hızlanmak; 2) çoğalmak, çoğaltılmak, üremek, üretilmek, basmak, basılmak, kopya etmek, kopyalanmak. ацapæxсаг | asaræxşag | başaran, becerten, hakkından getiren, haklatan, üstesinden getiren, uhdesinden getiren, başa çıkartan, çıkış bulduran, yetiştiren, yendiren, sorduran, sordurtan, baktıran. ацapæxсæг (ацapæxсджытæ) | asaræxşæg | başaran, becere, hakkından gelen, haklayan, üstesinden gelen, uhdesinden gelen, başa çıkan, çıkış bulan, yetişen, yenen, soran, sorduran, bakan. ацapæxсæггаг (ацapæxсæггæгтæ) | asaræxşæggag | başarmalık, becermelik, üstesinden gelmelik, uhdesinden gelmelik, hakkından gelmelik, haklamalık, başa çıkmalık, çıkış bulmalık, yetişmelik, yenmelik, sormalık, sordurmalık, bakmalık. ацагфсым | asagfşım | 1) yumuşamak, yumuşatmak; erimeye başlamak, çözülmek 2) yapışmak, yapıştırılmak. 370
ацapæxсæн | asaræxşæn | başarılan, becerilen, üstesinden gelinen, uhdesinden gelinen, hakkından gelinen, haklanılan, başa çıkılan, çıkış bulunan, yetişilen, yenilen, sorulan, sordurulan, bakılan. ацapæxсгæ | asaræxşgæ | başarma, becerme, üstesinden gelme, uhdesinden gelme, hakkından gelme, haklama, başa çıkma, çıkış bulma, yetişme, yenme, sorma, sordurma, bakma. ацapæxсгæйæ | asaræxşgæyæ | başararak, becererek, üstesinden gelerek, uhdesinden gelerek, hakkından gelerek, haklayarak, başa çıkarak, çıkış bularak, yetişerek, yenerek, sorarak, sordurarak, bakarak. ацapæxсинаг (ацapæxсинæгтæ) | asaræxşinag | başaracak, becerecek, üstesinden gelecek, uhdesinden gelecek, hakkından gelecek, haklayacak, başa çıkacak, çıkış bulacak, yetişecek, yenecek, soracak, sorduracak, bakacak. ацарæхсын (ацapæхстæн, ацapæхсдтaин, ацapæхсдзынæн) | asaræxşın | başarmak, becermek, üstesinden gelmek, uhdesinden gelmek, hakkından gelmek, haklamak, başa çıkmak, çıkış bulmak, yetişmek, yenmek, sormak, sordurmak, bakmak. ацapæxcын кæнын | asaræxşın kænın | başarmak, becertmek, üstesinden getirmek, uhdesinden getirmek, hakkından getirmek, haklatmak, başa çıkmak. ацаргъауаг | asarğauag | 1) yaptıran, ettiren, olduran, koyduran, işleten, yaratan, başlatan, muamelesini yaptıran; çalıştıran, gayret ettiren, uğraştıran, ibadet ayini yaptıran; 2) azarlatan, paylatan, arasını açtıran, tartışan, çıkışan; küfrettiren, sövdüren, sövüşen. ацаргъауæг (ацapгъауджытæ) | asarğauæg | 1) yapan, eden, olan, koyan, işleyen, yaratan, başlatan, muamelesini yaptıran; çalışan, gayret eden, uğraşan, ibadet ayini yapan; 2) azarlayan, paylayan, arası açılan, tartışan, çıkışan; küfreden, söven, sövüşen. ацаргъауæггаг (ацapгъауæггæгтæ) | asarğauæggag | 1) yapmalık, etmelik, olmalık, koymalık, işlemelik, yaratmalık, başlatmalık, muamelesini yaptırmalık; çalışmalık, gayret etmelik, uğraşmalık, ibadet ayini yapmalık; 2) azarlamalık, paylamalık, arası açılmalık, tartışmalık, çıkışmalık; küfretmelik, sövmelik, sövüşmelik. ацаргъауæн | asarğauæn | 1) yapılan, edilen, olunan, koyulan, işleyen, yaratılan, başlatılan, muamelesi yaptırılan; çalışılan, gayret edilen, uğraşılan, ibadet ayini yapılan; 2) azarlanan, paylanan, arası açılan, tartışılan, çıkışılan; küfredilen, sövülen, sövüşülen. ацаргъаугæ | asarğaugæ | 1) yapma, etme, olma, koyma, işleme, yaratma, başlatma, muamelesini yaptırma; çalışma, gayret etme, uğraşma, ibadet ayini yapma; 2) azarlama, paylama, arası açılma, tartışma, çıkışma; küfretme, sövme, sövüşme. ацаргъаугæйæ | asarğaugæyæ | 1) yaparak, ederek, olarak, koyacak, işlenerek, yaratarak, başlatarak, muamelesini yaptırarak; çalışarak, gayret ederek, uğraşarak, ibadet ayini yaparak; 2) azarlanarak, paylanarak, arası açılarak, tartışarak, çıkışarak; küfrederek, söverek, sövüşerek. ацаргъауинаг (ацapгъауинæгтæ) | asarğauinag | 1) yapacak, edecek, olacak, koyacak, işlenecek, yaratacak, başlatacak, muamelesini yaptıracak; çalışacak, gayret edecek, uğraşacak, ibadet ayini yapacak; 2) azarlanacak, paylanacak, arası açılacak, tartışacak, çıkışacak; küfredecek, sövecek, sövüşecek. ацаргъауын (ацаргъуыдтa, ацаргъуыдтaид, ацаргъaудзæн) | asarğauın | 1) yapmak, başlatmak, etmek, olmak, koymak, işlemek, yaratmak, muamelesini yaptırmak; çalışmak, gayret etmek, uğraşmak, ibadet ayini yapmak; 2) azarlamak, paylamak, arası açılmak, tartışmak, çıkışmak; küfretmek, sövmek, sövüşmek. ацардау-ацардау кæнын | asardau-asardau kænın | sık sık salmak, saldırtmak, fitlemek, kışkırtmak, ihbar etmek, şikâyet etmek, ispiyonlamak; kandırmak, ikna etmek. 371
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a