yarmış; 2) kırmış, patlamış, ara vermiş; 3) uç vermiş, kendine yol açmış, yolu yapmış. алæггaд кæнын | alæggad kænın | iyilik yapmak, yardım etmek, hizmet etmek, servis yapmak. алæггaдгæнаг | alæggadgænag | iyilik yapan, yardım eden, hizmet eden, servis yapan. алæгуын кæнын | alæguın kænın | yolmak, soymak, cascavlak etmek (tavuk); soyunmak, sıyırmak, kel etmek, açmak, açılmak, çıplak yapmak, çıplanmak, elbisesini çıkarmak. алæгуын уæвын (уын) | alæguın uævın | 1) kel olmak, çıplak olmak, cascavlak olmak, yolunmak; 2) yolmak, soymak, sıyırmak, kurutmak, solmak, tüy atmak, boyası çıkmak, rengi atmak (hayvan ve kuş). алæгъз кæнын | alæğj kænın | 1) pürüzsüz yapmak, düzlemek, düzeltmek, düzgün yapmak, düzelttirmek, düzleştirmek, düzenlemek, hizaya sokmak, sakinleştirmek; 2) taramak; 3) ütüyle düzletmek, sıvazlayarak düzeltmek, ütülemek, parlatmak, yasmak, yumuşatmak, hizaya getirmek. алæгъз уæвын (уын) | alæğj uævın | 1) pürüzsüz olmak, düzeltilmek, düzelmek, düzleşmek, düzlemek, düzlenmek, düzgün olmak, düzenlemek, düz yapmak, hizaya girmek, sakinleşmek; 2) ütüyle düzlenmek, parlamak, yasmak. алæгъcтæ кæнын | alæğştæ kænın | rica etmek, yalvarmak, yalvarılmak, dua etmek, dilenmek, istemek, kandırmak, sormak. алæгъз(ытæ)гæнаг | alæğjgænag | pürüzsüz yaptıran, düzleten, düzelten, düzgün yaptıran, düzelttiren, düzleştiren, düzenleten, hizaya sokturan, sakinleştiren, ütületen. алæгъз(ытæ)гæнæг (алæгъзгæнджытæ) | alæğjgænæg | pürüzsüz yapan, düzleyen, düzeltilen, düzgün yapan, düzelttirilen, düzleştirilen, düzenleyen, hizaya sokan, sakinleştirilen, ütüleyen. алæгъз(ытæ)гæнæггаг | alæğjgænæggag | pürüzsüz yapmalık, düzlemelik, düzeltmelik, düzgün yapmalık, düzelttirmelik, düzleştirmelik, düzenlemelik, hizaya sokmalık, sakinleştirmelik, ütülemelik. алæгъз(ытæ)гæнæн | alæğjgænæn | pürüzsüz yapılan, düzetilen, düzelen, düzgün yapılan, düzelttirilen, düzleştirilen, düzenlenen, hizaya sokulan, sakinleştirilen, ütülenen. алæгъз(ытæ)гæнгæ | alæğjgængæ | pürüzsüz yapma, düzleme, düzeltme, düzgün yapma, düzelttirme, düzleştirme, düzenleme, hizaya sokma, sakinleştirme, ütüleme. алæгъз(ытæ)гæнгæйæ | alæğjgængæyæ | pürüzsüz yaparak, düzleyerek, düzelterek, düzgün yaparak, düzelttirerek, düzleştirerek, düzenleyerek, hizaya sokarak, sakinleştirerek, ütüleyerek. алæгъз(ытæ)гæнинаг (алæгъзгæнинæгтæ) | alæğjgæninag | pürüzsüz yapılacak, düzlenecek, düzeltilecek, düzgün yapılacak, düzelttirilecek, düzleştirilecek, düzenlenecek, hizaya sokulacak, sakinleştirilecek, ütülenecek. алæдæрсаг | alædærşag | sızan, süzen, süzülen, sıvışan, geçen, kaçan, akan, boşalan, sinen. алæдæрсæн | alædærşæn | sızılan, süzülen, sıvışılan, geçilen, kaçılan, akılan, boşalan, sinilen. алæдæрсгæ | alædærşgæ | sızma, süzme, süzülme, sıvışma, geçme, kaçma, akma, boşalma, sinme. алæдæрсгæйæ | alædærşgæyæ | sızarak, süzerek, süzülerek, sıvışarak, geçerek, kaçarak, akarak, boşalarak, sinerek. алæдæрсинаг (алæгдæрсинæгтæ) | alædærşinag | sızılacak, süzülecek, sıvışacak, geçecek, kaçacak, akacak, boşalacak, sinecek. алæдæрст (алæгдæрстытæ) | alædærşinag | sızmış, süzülmüş, sıvışmış, geçmiş, kaçmış, akmış, boşalmış, sinmiş. 148
алæдæрсын [алæдæрст (-и, -ис), алæдæрстaид, алæдæрсдзæн (-и, -ис)] | alædærşın | sızmak, süzmek, süzülmek, sıvışmak, geçmek, kaçmak, akmak, dışarı akmak, uzakta akmak, gözü akmak, boşalmak, boşanmak, sinmek, vurmak, anlaşılmak, dalmak, sokulmak. алæзæраг | alæjærag | yolduran; soyduran, tiftikleştiren, tiftik tiftik yaptıran, eriten, yıpratan, yırtan, yaydıran, dağıtan, dikişi söktüren. алæзæрæг (алæзæрджытæ) | alæjæræg | yolan; soyan, tiftiklenen, tiftik tiftik yapan, eriyen, yıpranan, yırtılan, yayan, dağıtılan, dikişi söken. алæзæрæн | alæjæræn | yolunan; soyulan, tiftiklenen, tiftik tiftik yapılan, eritilen, yıpratılan, yırtılan, yayılan, dağıtılan, dikişi sökülen. алæзæргæ | alæjærgæ | yolma; soyma, tiftiklenme, tiftik tiftik yapma, eritme, yıpratma, yırtma, yayma, dağıtma, dikişi sökme. алæзæргæйæ | alæjærgæyæ | yolarak; soyarak, tiftiklenerek, tiftik tiftik yaparak, eriterek, yıpratarak, yırtarak, yayarak, dağıtarak, dikişi sökerek. алæзæрд (алæзæрдтытæ) | alæjærd | yolunmuş; soyulmuş, tiftiklenmiş, tiftik tiftik yapılmış, eritilmiş, yıpratılmış, yırtılmış, yayılmış, dağıtılmış, dikişi sökülmüş. алæзæринаг (алæзæринæгтæ) | alæjærinag | yolunacak; soyulacak, tiftiklenecek, tiftik tiftik yapılacak, eritilecek, yıpratılacak, yırtılacak, yayılacak, dağıtılacak, dikişi sökülecek. алæзæрын [алæзæрыд (-и, -ис), алæзæрыдaид, алæзæрдзæн (-и, -ис)] | alæjærın | yolmak (tavuk); soymak, açmak, tiftiklenmek, tiftik tiftik olmak, erimek, yıpranmak, yırtılmak, yayılmak, dağılmak, dikişi sökülmek (malzeme). алæзгъæр кæнын | alæjğær kænın | yürüye yürüye yol açmak, gidip gelerek yol açmak, gide gele yolu açmak, basarak sıkıştırmak, yol yapmak, geçirmek, izi aşağı çiğnemek, iz tutmak. алæмap-алæмap кæнын | alæmar-alæmar kænın | 1) sık sık sıkmak, sıkmalaşmak, dışarı sıkmak, burmak, ezmek; taşır etmek, biçmiş olmak; 2) sıkıp suyunu çıkarmak. алæмapаг | alæmarag | 1) sıktıran, sıkmalaştıran, dışarı sıktıran, burduran, ezdiren; taşır ettiren, biçilmiş yapmak; 2) sıkıp suyunu çıkartan. алæмapæг (алæмaрджытæ) | alæmaræg | 1) sıkan, sıkmalaşan, dışarı sıkan, buran, ezen; taşır eden, biçmiş olan; 2) sıkıp suyunu çıkaran. алæмapæггаг (алæмaрæггæгтæ) | alæmaræggag | 1) sıkmalık, sıkmalaşmalık, dışarı sıkmalık, burmalık, ezmelik; taşır etmelik, biçmiş olmalık; 2) sıkıp suyunu çıkarmalık. алæмapæн | alæmaræn | 1) sıkılan, sıkmalaşan, dışarı sıkılan, burulan, ezilen; taşır edilen, biçmiş olunan; 2) sıkıp suyu çıkarılan. алæмapгæ | alæmargæ | 1) sıkma, sıkmalaşma, dışarı sıkma, burma, ezme; taşır etme, biçmiş olma; 2) sıkıp suyunu çıkarma. алæмapгæйæ | alæmargæyæ | 1) sıkarak, sıkmalaşarak, dışarı sıkarak, burarak, ezerek; taşır ederek, biçmiş olarak; 2) sıkıp suyunu çıkararak. алæмapинаг (алæмaринæгтæ) | alæmarinag | 1) sıkacak, sıkmalaşacak, dışarı sıkacak, buracak, ezecek; taşır edecek, biçmiş olacak; 2) sıkıp suyunu çıkaracak. алæмapын (алæмapстон, алæмapстaин, алæмapдзынæн) | alæmarına | 1) sıkmak, sıkmalaşmak, dışarı sıkmak, burmak, ezmek; taşır etmek, biçmiş olmak; 2) sıkıp suyunu çıkarmak. алæмæгъ кæнын | alæmæğ kænın | zayıflatmak, arıklatmak, gevşetmek, yıpratmak, örselemek, eritmek, yumuşatmak, kırmak, uyutmak, halsiz düşürmek, ezmek; tüketmek, bitirmek. 149
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a