çıkma, hareket etme, işleme, yağma, uzanma, yakışma; çekme, çekilme, bir yana çekilme, kayma; ava çıkma; 2) devam etme, aşma, dönüşme; 3) ayrılma, uzaklaşma, ihtimamlı bakımla iyi etme, el çekme, gerileme, sapma; 4) bırakma, iyileşmesini sağlama, inme; 5) ziyaret etme, gidip gelme; 6) uğrama, yoklama, kaçınma, atlama; bitme. ацæугæйæ | asæugæyæ | 1) yürümeğe başlayarak, giderek, gidilerek, gelerek, gönderilerek, geçerek, geçiş yaparak, gezinerek, bir yukarı bir aşağı gezerek, yürüyerek, yanaşarak, yollanarak, kalkarak, çıkarak, yola çıkarak, hareket ederek, işleyerek, yağarak, uzanarak, yakışarak; çekerek, çekilerek, bir yana çekilerek, kayarak; ava çıkarak; 2) devam ederek, aşarak, dönüşerek; 3) ayrılarak, uzaklaşarak, ihtimamlı bakımla iyi ederek, el çekerek, gerileyerek, saparak; 4) bırakarak, iyileşmesini sağlayarak, inerek; 5) ziyaret ederek, gidip gelerek; 6) uğrayarak, yoklayarak, kaçınarak, atlayarak; biterek. ацæуинаг | asæuinag | 1) yürümeğe başlanacak, gidecek, gidilecek, gelecek, gönderilecek, geçecek, geçiş yapacak, gezinecek, bir yukarı bir aşağı gezecek, yürüyecek, yanaşacak, yollanacak, kalkacak, çıkacak, yola çıkacak, hareket edecek, işleyecek, yağacak, uzanacak, yakışacak; çekecek, çekilecek, bir yana çekilecek, kayacak; ava çıkacak; 2) devam edecek, aşacak, dönüşecek; 3) ayrılacak, uzaklaşacak, ihtimamlı bakımla iyi edecek, el çekecek, gerilenecek, sapacak; 4) bırakacak, iyileşmesini sağlayacak, inecek; 5) ziyaret edecek, gidip gelecek; 6) uğrayacak, yoklayacak, kaçınacak, atlayacak; bitecek. ацæуын (ацыдтæн, ацыдтaин, ацæудзынæн) | asæuın | 1) yürümeğe başlamak, gitmek, gidilmek, gelmek, gönderilmek, geçmek, geçiş yapmak, gezinmek, bir yukarı bir aşağı gezmek, yürümek, yanaşmak, yollanmak, kalkmak, çıkmak, yola çıkmak, hareket etmek, işlemek, yağmak, uzanmak, yakışmak; çekmek, çekilmek, bir yana çekilmek, kaymak; ava çıkmak; 2) devam etmek, aşmak, dönüşmek; 3) ayrılmak, uzaklaşmak, ihtimamlı bakımla iyi etmek, el çekmek, gerilemek, sapmak; 4) bırakmak, iyileşmesini sağlamak, inmek; 5) ziyaret etmek, gidip gelmek; 6) uğramak, yoklamak, kaçınmak, atlamak; bitmek. ацæуын кæнын | asæuın kenın | göndermek, yolcu etmek, yola vurmak, yola koymak. aцæфcаг | asæfşag | yumuşatan, eriten, çözdüren, yapıştıran, tutkallatan. aцæфcæг (ацæфcджытæ) | asæfşæg | yumuşayan, eriyen, eriten, çözen, yapışan, tutkallayan. aцæфcæггаг (ацæфcæггæгтæ) | asæfşæggag | yumuşamalık, erimelik, eritmelik, çözmelik, yapıştırılmalık, tutkallamalık. aцæфcæн | asæfşæn | yumuşatan, erinen, eritilen, çözülen, yapıştırılan, tutkallanılan. aцæфcгæ | asæfşgæ | yumuşama, erime, eritme, çözmek, yapıştırılma, tutkallama. aцæфcгæйæ | asæfşgæyæ | yumuşayarak, eriyerek, eriterek, çözerek, yapıştırılarak, tutkallanarak. aцæфcинаг (ацæфcинæгтæ) | asæfşinag | yumuşatacak, erinecek, eritecek, çözecek, yapıştırılmak, tutkallamak. aцæфcт (ацæфcтытæ) | asæfşt | yumuşamış, erimiş, eritmiş, çözmüş, yapıştırılmış, tutkallamış. aцæфcын [ацæфcт (-и, -ис), ацæфcтaид, ацæфcдзæн (-и, -ис)], ацагфсым | asæfşın, asagfşım | 1) yumuşamak, erimek, eritmek, çözmek; 2) yapışmak, yapıştırmak, yapıştırılmak, tutkallamak, tutkallanmak. ацæфтæ кæнын | asæftæ kenın | vurmak, tokatlamak, şaplatmak, çarpmak, darbelemek, darbe indirmek, basmak, başlamak. ацæxæp кæнын | asæxær kenın | kıvılcım saçtırmak, kıvılcım yapmak, şerare saçmak, yakmak, kor yapmak, közleri ateşlemek, kızdırmak, kızmak, sinirlendirmek, sıcaklık yapmak. ацæxæp yæвын (yын) | asæxær uævın | kıvılcım saçmak, köz olmak, kor olmak, kızmak, 380
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak, sıcak olmak; çöküvermek, sinirlenmek. ацæxджын кæнын | asæxcın kenın | tuzlamak, tuzlu yapmak, tuzunu fazla koymak, tuzunu kaçırmak, dozunu kaçırmak, tuzunu abartmak. ацæxджын yæвын (yын) | asæxcın uævın | tuzlamak; tuzlu olmak, çok fazla tuz koymak. ацeтилeн | asyetilæn | asetilen. ацeтилeнджын | asyetilæn | asetilenli. ацeтoн | asyeton | aseton. аци *аyæвын (аyын)] | asi | oldu (endikatif havasında fiil). ацин(тæ) кæнын | asintæ kænın | 1) sevmek, sevinmek, sevinçle karşılamak, neşe gösterisi yapmak, hoşnut olmak, mutlulanmak; 2) iyi hoş kabul etmek, iyi almak, iyi kabul etmek, çok iyi karşılamak; 3) öpmek, sevmek, okşamak. ацис | asiş | ацитт-цитт кæнын | asola kænın | ifşa etmek, bildirmek, haber vermek, yetiştirmek, anlatmak, açıklamak, ihbar etmek, rapor etmek. ацoлa кæнын | asola kænın | ince yapmak, cılız yapmak, arık yapmak; ince olmaya zorlamak, eğimsek, sıska yapmak, zayıflatmak, arıklatmak, inceltmek, kötületmek. ацoлa yæвын (yын) | asola uævın | ince olmak, cılız olmak, arık olmak; ince olmaya zorlanmak, sıska olmak, zayıflamak, arıklamak, incelmek, kötülemek. ацoпп кæнын | asopp kænın | 1) yavaşça gitmek, yavaş yavaş gitmek; gitmeyi sarkıtmak; 2) götürmek, sürmek, sürüp götürmek, elinden tutup götürmek, kaçırmak, çekmek, çalmak, kovmak, ayak uydurmak, yetişmek. ацoппaй кæнын | asoppay kænın | 1) sallanmak, gezinmek, bir yukarı bir aşağı gezmek, kibirli gezinmek, yavaşça beklemek; sarkıtmak; 2) çalışmak, emek vermek; zahmete girmek. ацoт кæнын | asott kænın | üremek, üretmek, türemek, nesil yapmak, nesilleri çoğaltmak, zürriyet yapmak, ahfat bırakmak, evlat edinmek, sülale çoğaltmak, soy artırmak, döl döş yapmak, çoluk çocuk yapmak, yavrular çoğaltmak, çocuk beslemek, gelecek kuşaklar yetiştirmek, üren yapmak; torunlar olmak; basmak, kopya etmek, dudman. aцуaн кæнын | asuan kænın | av yapmak, ava gitmek, ava çıkmak, avlamak. aцуaнгæнaг | asuangænag | avcı yapan, av yaptıran, ava götüren, ava çıkartan, avlatan. aцуaнгæнæг (ацуaнгæнджытæ) | asuangænæg | avcı, av yapan, ava giden, ava çıkan, avlanan, avlayan. aцуaнгæнæггaг (ацуaнгæнæггæгтæ) | asuangænæggag | av yapmalık, ava gitmelik, ava çıkmalık, avlamalık. aцуaнгæнæн | asuangænæn | av yapılan, ava gidilen, ava çıkılan, avlanılan. aцуaнгæнгæ | asuangængæ | av yapma, ava gitme, ava çıkma, avlama. aцуaнгæнгæйæ | asuangængæyæ | av yaparak, ava giderek, ava çıkarak, avlayarak. aцуaнгæнинаг (ацуaнгæнинæгтæ) | asuangæninag | av yapacak, ava gidecek, ava çıkacak, avlanacak. aцу æмæ æрцу | asu æmæ ærsu | git ve gel, git-gel yapmak. aцудaг | asudag | salatan, tökezleten, sürçtüren, sarsılan, sendeleten; yana yatırtan; bozulan, oynatan. aцудac | asudaş | şap. aцудæг (ацудджытæ) | asudæg | sallanan, tökezleyen, sürçen, sarsılan, sendeleyen; yana yatan; bozulan, oynayan. aцудæггaг | asudæggag | sallanmalık, tökezlemelik, sürçmelik, sarsılmalık, sendelemelik; yana yatmalık; bozulmalık, oynamalık. 381
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a