арын II | arın | doğmak, doğum yapmak; doğurmak, yaratmak, mahsul vermek, ürün vermek, meydana gelmek, kurtulmak. арынг | arıng | tekne, ekmek teknesi, çamaşır teknesi, yalak. арынгæвæpæн | arıngæværæn | tekne konan, ekmek teknesi konan, çamaşır teknesi konan, yalak konan. арынгмæpзæн | arıngmærjæn | tekne süpürgesi, ekmek teknesi süpürgesi, ekmek teknesi temizleyicisi. арынгсæpфæн | arıngşærfæn | tekne silicisi, ekmek teknesi süpürgesi, ekmek teknesi temizleyicisi. арынгxaфæн | arıngxafæn | ekmek teknesi kazıyıcısı. арыхъхъ (арыхъхъытæ) | arıqq | 1) ark, evlek; 2) dere, çukur, hendek, küçük yar, akarsu; kiriş, putrel, dar, kalas, hatıl, destek, eğrek. арьергард (æфсадæй æппæты фæсте чи цæуы, уыцы хай) | arhyepgard (æfşadæy æppætı fæştæ çi sæuı, usı xau) | artçı, artçı kuvvet, dümdar. ас | aş | 1.1) yaş, koca, büyük, nicelik, irilik, cirim, çap, ebadı, boyutu, boyutlaşma; miktar, bir miktar, kem, kemiyet, sayı, mevcut, adet; pek çok, biraz, birkaç, ne kadar olursa olsun; 2) büyüme, büyüklük, artış, artma; boy, endam; gelişme, gelişim, inkişaf, yükselme; 2.1) ergin, erişkin; yaşlı, yetişkin, erin, yetişmiş, kocaman, reşit; 2) içeride, uzman, geçkin; ас адæймаг | aş adæymag | yaşlı adam, geçkin insan. асабыp кæнын | aşabır kænın | sakinleştirilmek, çabukça sakinleştirmek, hızla bastırmak, sessizlik, sabırlılık, dindirmek, teskin etmek, teselli etmek, teselli vermek, avundurmak, rahatlatmak, yatıştırmak. асабыp уæвын (уын) | aşabır uævın | hızla sakinleşmek, sakinleştirilmek, sakinleştirmek, çabukça barıştırılmak, teskin olmak, yatışmak, rahatlamak, durulmak, azaltılmak, sesiz olmak, sabırlı olmak, avunmak. асагъæc кæнын | aşağæş kænın | 1) üzülmek, canı sıkılmak, kederlenmek, hayıflanmak, gamlanmak, gücenmek, ağıt yapmak, acı verilmek; 2) düşünmek, içinden geçirmek, akıldan geçirmek. асагъæcгæнаг | aşağæşgænag | üzen, can sıkan, kederleşen, hayıflaşan, gamlaşan, gücenen, ağıt yaptıran, acı verdiren. асагъæcгæнæг (асагъæcгæнджытæ) | aşağæşgænæg | üzülen, canı sıkılan, kederlenen, hayıflanan, gamlanan, gücenen, ağıt yapan, acı verilen. асагъæcгæнæггаг (асагъæcгæнæггæгтæ) | aşağæşgænæggag | üzülmelik, canı sıkılmalık, kederlenmelik, hayıflanmalık, gamlanmalık, gücenmelik, ağıt yapmalık, acı verilmelik. асагъæcгæнæн | aşağæşgænæn | üzüntü kaynağı, canı sıkılanan, kederlenilen, hayıflanılan, gamlanılan, gücenilen, ağıt yapılan, acı verilen. асагъæcгæнгæ | aşağæşgængæ | üzülme, canı sıkılma, kederlenme, hayıflanma, gamlanma, gücenme, ağıt yapma, acı verilme. асагъæcгæнгæйæ | aşağæşgængæyæ | üzülerek, canı sıkılarak, kederlenerek, hayıflanarak, gamlanarak, gücenerek, ağıt yaparak, acı verilerek. асагъæcгæнинаг (асагъæcгæнниæгтæ) | aşağæşgæninag | üzülecek, canı sıkılacak, kederlenecek, hayıflanacak, gamlanacak, gücenecek, ağıt yapacak, acı verilecek. асагъæсхуыз кæнын | aşağæşxuıj kænın | telaşlanmak, telaşa düşmek, meraka düşmek, endişelenmek, endişe duymak, kuşkulanmak, korkmak, heyecanlanmak, efkârlanmak, zahmet göstermek, rahatsız olmak, alarma geçirmek, gamlanmak, kederlenmek, üzülmek, düşünceye dalmak. 250
асадæг (асадджытæ) | aşadæg | siper yapan, kapatan, kapanan, kaplanan, örten, örtünen, niyetini maskeleyen; bürünen, alınan, saklanan, gizlenen, maskeleyen, örtbas eden, üzerine perde çeken, korunan, himaye eden, alan. асадæн | aşadæn | 1) siper yapılan, kapatılan, kapanılan, kaplanılan, örtülen, örtünen, niyetini maskelenen; bürünen, alınan, saklanılan, gizlenilen, maskelenen, örtbas edilen, üzerine perde çekilen, korunan, himaye edilen, alınan; 2) bulutlanan, bir günlük mola; асадæн кæнын | aşadæn kænın | geceyi-gündüzü geçirmek, gün harcamak, günü harcamak, günlemek. асадгæ | aşadgæ | siper yapma, kapatma, kapama, kaplama, örtme, örtünme, niyetini maskeleme; bürüme, alma, saklama, gizleme, maskeleme, örtbas etme, üzerine perde çekme, koruma, himaye etme, alma. асадгæйæ | aşadgæyæ | siper yaparak, kapatarak, kapanarak, kaplayarak, örterek, örtünerek, niyetini maskeleyerek; bürüyerek, alarak, saklayarak, gizleyerek, maskeleyerek, örtbas ederek, üzerine perde çekerek, koruyarak, himaye ederek, alarak. асадинаг | aşadinag | siper yapacak, kapatacak, kapanacak, kaplayacak, örtecek, örtünecek, niyetini maskeleyecek; bürünecek, alacak, saklanacak, gizleyecek, maskeleyecek, örtbas edecek, üzerine perde çekecek, koruyacak, himaye edecek, alacak. асадын *асадыдта, асадыдтaид, асаддзæн (-и, -ис)] | aşadın | 1) siper yapmak, kapatmak, kapamak, kaplamak, örtmek, örtünmek, niyetini maskelemek; bürümek, almak, saklamak, gizlemek, maskelemek, örtbas etmek, üzerine perde çekmek, korumak, himaye etmek, almak; 2) bulutlanmak; арв мигътæй асады | arv mığæt aşadın | bulutlarla gökyüzü kapandı, gökyüzü bulutlara büründü, bulutlarla gökyüzü puslandı. асаджыл кæнын | aşacıl kænın | ayırmak, ayırtmak, ikiye katlamak, yarmak, doğramak, ditmek, dağıtmak, parçalamak, kırmak. асаджыл уæвын (уын) | aşacıl uævın | ayrılmak, eğlendirmek, çatallaşmak; yarılmak, doğranmak, ditilmek, dağılmak, parçalanmak, kırılmak, ikileşmek, çatallanmak, ikiye ayrılmak, ikiye bölünmek; зæрдæ асаджил уæвын (уын) | jærdæ aşacıl uævın | yüreği şüphe etmek, kalbi şüpheye düşmek, gönlü şüphelenmek, tereddüt etmek, yürek kırmak; bir zaman boyunca tereddüt etmek. асадз-асадз кæнын | aşaz-aşaz kænın | sık sık dikmek, çakmak, fidelemek, ekmek, bitki ekmek, madde ekmek, takmak; oturtmak, bindirmek, indirmek, yerleştirmek, kondurmak. асадзаг | aşazag | diktiren, çaktıran, fideleten, ektiren, bitki ektiren, taktıran; oturtan, bindirten, indirten, yerleştiren, kondurtan. асадзæг (асадзджытæ) | aşazæg | diken, çakan, fideleyen, eken, bitki eken, takan; oturan, bindiren, indiren, yerleşen, konduran. асадзæггаг (асадзæггæгтæ) | aşazæggag | dikmelik, çakmalık, fidelemelik, ekmelik, bitki ekmelik, madde ekmelik, takmalık; oturtmalık, bindirmelik, indirmelik, yerleştirmelik, kondurmalık. асадзæн | aşazæn | dikilen, çakılan, fidelenen, ekilen, bitki ekilen, madde ekilen, takılan; oturtulan, bindirilen, indirilen, yerleştirilen, kondurulan. асадзгæ | aşazgæ | dikme, çakma, fideleme, ekme, bitki ekme, madde ekme, takma; oturtma, bindirme, indirme, yerleştirme, kondurma. асадзгæйæ | aşazgæyæ | dikerek, çakarak, fideleyerek, ekerek, bitki ekerek, madde ekerek, takarak; oturtarak, bindirerek, indirerek, yerleştirerek, kondurarak. асадзинаг (асадзинæгтæ) | aşazinag | dikmek, çakacak, fidelenecek, ekecek, bitki ekecek, madde ekecek, takacak; oturtacak, bindirecek, indirecek, yerleştirecek, konduracak. 251
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214: аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216: vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218: aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220: aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236: аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238: аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240: tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242: аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244: артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246: аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249: архæндæг уæвын (уын
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258: асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260: асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266: harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268: ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270: астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272: астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274: асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276: atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278: aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280: атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282: атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284: атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a