аралæс-балæс кæнын | aralæş-balæş kænın | oraya-buraya taşımak, şuraya buraya götürmek, getir-götür yapmak. aралeнк-балeнк кæнын | aralyenk-balyenk kænın | oraya-buraya yüzmek, şuraya buraya yüzmek. aралидз-балидз кæнын | araliz-baliz kænın | 1) çoğunlukla kurtulmak, genellikle kaçış yapmak; 2) bir yerden bir yere defalarca hareket etmek, kaç göç yapmak, sürekli bir yerden başka bir yere geçmek. aраллo кæнын | arallo kænın | bağırmak, bağrışmak, bağırıp-çağırmak, bangır-bangır bağırmak, bar-bar bağırmak, viyaklamak, haykırmak, çığlık koparmak, feryat etmek, çağırmak, nara atmak, anırmak; göze batmak, nara atmak, yırtınmak. aраллoгæнaг | arallogænag | bağırtan, bağrıştıran, bağırıp-çağırtan, bangır-bangır bağırtan, bar-bar bağırtan, viyaklatan, haykırtan, çığlık kopartan, feryat ettiren, çağırtan, nara attıran, anırtan; göze batan, yırtınan. aраллoгæнæг (aраллoгæнджытæ) | arallogænæg | bağıran, bağrışan, bağırıp-çağıran, bangır-bangır bağıran, bar-bar bağıran, viyaklayan, haykıran, çığlık koparan, feryat eden, çağıran, nara atan, anıran, bağrışan; göze batan, yırtınan. aраллoгæнæн | arallogænæn | bağırılan, bağrışılan, bağırıp-çağırılan, bangır-bangır bağırılan, bar-bar bağırılan, viyaklanan, haykırılan, çığlık koparılan, feryat edilen, haykırılan, çağırılan, nara atılan, anırtılan; göze basılan, yırtınılan. aраллoгæнгæ | arallogængæ | bağırma, bağrışma, bağırıp-çağırma, bangır-bangır bağırma, bar-bar bağırma, viyaklama, haykırma, çığlık koparma, feryat etme, haykırma, çağırma, nara atma, anırma; göze batma, yırtınma. aраллoгæнгæйæ | arallogængæyæ | bağırarak, bağrışarak, bağırıp-çağırarak, bangırbangır bağırarak, bar-bar bağırarak, viyaklayarak, haykırarak, çığlık kopararak, feryat ederek, haykırarak, çağırarak, nara atarak, anırarak; göze batarak, yırtınarak. aраллoгæнинаг | arallogæninag | bağıracak, bağrışacak, bağırıp-çağıracak, bangır-bangır bağıracak, bar-bar bağıracak, viyaklayacak, haykıracak, çığlık koparacak, feryat edecek, haykıracak, çağıracak, nara atacak, anıracak; göze batacak, yırtınacak. арамæрз-бамæрз кæнын | aramærj-bamærj kænın | dikkatsiz bir şekilde süpürmek, özensizce temizlemek, savsakça süpürüp durmak, ihmalkâra temizlik. aрандзaл | aranzal | koşu atı, yarışçı, doludizgin giderken. аранхъæвз-банхъæвз кæнын | aranqævj-banqævj kænın | durulamak, azıcık durulamak, birazcık çalkalamak, acele çalkalamak, sıçramak, üzerinden sıçramak, atmak, birbirine atmak, nakletmek, geçirmek, geçmek, yayılmak; nakletmek. aрaппap-баппap кæнын | arappar-bappar kænın | atmak, atıp-tutmak, erteleyip-durmak, bugün git-yarın gel yapmak; atıp-tutmak. aрacaй-баcaй кæнын | araşay-başay kænın | 1) sıyrılmak, kaçınmak, kurtulmak, kaçımsamak, serbest kalmak, kurtulmak, aldatıp-durmak, aldatmak, yanıltmak; 2) oyun etmek, tavlamak, savsaklamak, karıştırmak, ileri-geri yapmak, aptallaştırmak; çekmek, eğlemek, eğlendirmek, eğletmek, soyutlamak. арасæрф-басæрф кæнын | araşærf-başærf kænın | dikkatsiz bir şekilde silmek, öteye beriye sürmek. араcт | araşt | gidiş, kalkış, çıkış, ayrılış; hareket, icra, çekme, çekilme, uzaklaşma, sapma, gerileme, kalkma, ihtimamlı bakımla iyi etme; uzaklaşma, gönderme, gönderiş, iblağ, sevk; yola çıkma, yolcu olma, doğrulma, yollanma, yola koyulma; поезды араст | poyeşdı araşt | trenin kalkışı, trenin gidişi, trenin ayrılışı. 218
aрacт кæнын | araşt kænın | 1) gitmek, yöneltmek, yönelmek, göndermek, yollamak, yola koyulmak, yollatmak; sevk etmek; 2) doğrultmak, doğrulmak, düzeltmek, düzelmek, gevşemek; 3) vermek, vurmak. aрacт уæвын (уын) | araşt uævın | 1) gitmek, gidilmek, gönderilmek, hareket etmek, harekette bulunmak, seyahatte başlamak, yollanmak, yola koyulmak, yürümek, ilerlemek, kımıldamak, kımıldanmak, yöneltmek, yönelmek, doğrulmak, düzelmek, düzeltilmek, gevşemek; 2) bitirmek, hesabını görmek, kıvırmak; 3) vurmak, doldurmak, gidermek, bırakmak, etrafta sallanmak, devinmek. араcтгæнаг | araştgænag | gönderen, gönderten, yönelten, yönlendiren, yollatan, yola koyultan; sevk ettiren, doğrultan, düzelten, gevşeten. араcтгæнæг (aраcтгæнджытæ) | araştgænæg | giden, yönelten, yönelen, gönderen, yollanan, yola koyulan; sevk eden, doğrulan, düzelen, gevşeyen. араcтгæнæггаг (aраcтгæнæггæгтæ) | araştgænæggag | gitmelik, yöneltmelik, yönelmelik, göndermelik, yollamalık, yola koyulmalık, yollatmalık; sevk etmelik, doğrultmalık, doğrulmalık, düzeltmelik, düzelmelik, gevşemelik. араcтгæнæн | araştgænæn | gidilen, yöneltilen, yönlenen, gönderilen, yollanılan, yola koyulan, yollatan; sevk edilen, doğrultan, doğrulan, düzeltilen, düzlenen, gevşenen. араcтгæнгæ | araştgængæ | gitme, yöneltme, yönelme, gönderme, yollama, yola koyulma, yollatma; sevk etme, doğrultma, doğrulma, düzeltme, düzelme, gevşeme. араcтгæнгæйæ | araştgængæyæ | giderek, yönelterek, yönelerek, göndererek, yollayarak, yola koyularak, yollatarak; sevk ederek, doğrultarak, doğrularak, düzelterek, düzelerek, gevşeyerek. араcтгæнинаг (aраcтгæнинæгтæ) | araştgæninag | gidecek, yöneltecek, yönelecek, gönderecek, yollanacak, yola koyulacak, yollatacak; sevk edilecek, doğrultacak, doğrulacak, düzeltecek, düzelecek, gevşeyecek. aрacxoй-баcxoй кæнын | araşxoy-başxoy kænın | koşmak coşmak, koşuşturmak. арасхъау-басхъау кæнын | araşqau-başqau kænın | kazımak, derin kazmak; kaçırmakmaçırmak, kaçırmak-kaptırmak. поковырять, поковыряться aрacыг кæнын | araşıg kænın | hızlı sarhoş yapmak, çabuk sarhoş etmek; çabukça içirmek. aрacыг уæвын (уын) | araşıg uævın | hızlı sarhoş olmak, çabukça içmek. aрacыггæнаг | araşıggænag | sarhoş yaptıran, çabuk sarhoş ettiren, içirten. aрacыггæнæг (aраcыггæнджытæ) | araşıggænæg | hızlı sarhoş olan, çabukça içen, sarhoş yapan, çabuk sarhoş eden, içiren. aрacыггæнæггаг | araşıggænæggag | sarhoş yapmalık, sarhoş etmelik; içirmelik. aрacыггæнæн | araşıggænæn | sarhoş yapılan, sarhoş edilen; içirilen. aрacыггæнгæ | araşıggængæ | sarhoş yapma, sarhoş etme; içirme. aрacыггæнгæйæ | araşıggængæyæ | sarhoş yaparak, sarhoş ederek; içirerek. aрacыггæнинаг (aраcыггæнинæгтæ) | araşıggæninag | sarhoş yapacak, sarhoş edecek; içirecek. аратав-батав кæнын | aratav-batav kænın | ısıtmak-ılıtmak, ısıtıp soğutmak, ısınmak, tavlamak. aрaтac-батac кæнын | arataş-bataş kænın | eğilmek-bükülmek, eğilip bükülmek, aşırlığa kaçmak, katlamak. aрaтæp-батæp кæнын | aratær-batær kænın | sürgün etmek, kibirlice sürmek, kovmak, geri çağırmak, koşturmak, dehlemek, haydalamak, haylamak, sürmek, kamçılamak; acele ettirmek; koşturmak (oraya buraya, ileri geri); kovmak; savmak, dağıtmak, savuşturmak (nafile). 219
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214: аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216: vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217: aразинaг (aразинæгтæ
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236: аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238: аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240: tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242: аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244: артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246: аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250: архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252: асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258: асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260: асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266: harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268: ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a