ахæснaггæнæн | axæşnaggænæn | tartışılan, münakaşa edilen, münakaşaya girilen, becelleşen, cebelleşen, yüzleşen, çatışılan, bahis tutulan, bahis tutuşulan, bahse girişilen, bahse girilen, yarışılan, çatışılan, boy ölçüşülen. хæснaггæнгæ | axæşnaggængæ | tartışma, münakaşa etme, münakaşaya girme, becelleşme, cebelleşme, yüzleşme, çatışma, bahis tutma, bahis tutuşma, bahse girişme, bahse girme, yarışma, çatışma, boy ölçüşme. -ахæснaггæнгæйæ | axæşnaggængæyæ | tartışarak, münakaşa ederek, münakaşaya girerek, becelleşerek, cebelleşerek, yüzleşerek, çatışarak, bahis tutarak, bahis tutuşarak, bahse girişerek, bahse girerek, yarışarak, çatışarak, boy ölçüşerek. ахæснaггæнинaг | axæşnaggæninag | tartışacak, münakaşa edecek, münakaşaya girecek, becelleşecek, cebelleşecek, yüzleşecek, çatışacak, bahis tutacak, bahis tutuşacak, bahse girişecek, bahse girecek, yarışacak, çatışacak, boy ölçüşecek. ахæсс-ахæсс кæнын | axæşş-axæşş kænın | sık sık götürmek, çabucak götürmek, alıp götürmek, etrafa götürmek; taşımak, hızlı taşımak, aktarmak, getirmek. ахæссæг (ахæсджытæ) | axæşşæg | götüren, çabucak götüren, alıp götüren, etrafa götüren; taşıyan, hızlı taşıyan, aktaran, getiren. ахæссæггаг | axæşşæggag | götürmek, çabucak götürmek, alıp götürmek, etrafa götürmek; taşımak, hızlı taşımalık, aktarmalık, getirmelik. ахæссæн | axæşşæn | götürülen, çabucak götürülen, alıp götürülen, etrafa götürülen; taşınan, hızlı taşınan, aktarılan. ахæссгæ | axæşşgæ | götürme, çabucak götürme, alıp götürme, etrafa götürme; taşıma, hızlı taşıma, aktarma, getirme. ахæссгæйæ | axæşşgæyæ | götürerek, çabucak götürerek, alıp götürerek, etrafa götürerek; taşıyarak, hızlı taşıyarak, aktararak, getirerek. ахæссинaг (ахæссинæгтæ) | axæşşinag | götürecek, çabucak götürecek, alıp götürecek, etrafa götürecek; taşınacak, hızlı taşınacak, aktaracak, getirecek. ахæссын (ахастон, ахастaин, ахæсдзынæн) | axæşşın | 1) götürmek, çabucak götürmek, alıp götürmek, etrafa götürmek; taşımak, hızlı taşımak, geçerek taşımak; yürütmek, iletmek, aktarmak, geçmek, geçirmek, hızla geçmek, hızla gelip geçmek, gitmek, hızla gitmek; 2) almak, eline almak, aldırmak, getirmek, iletmek, ilişkin görmek, indirmek, ertelemek, devretmek, atlatmak, katlanmak, dayanmak, bırakmak, yapmak, çekmek; heyecanlandırmak; 3) atfetmek, atıfta bulunmak; transfer etmek; dönmek, dolaştırmak, etrafında dolaştırmak, etrafında gezdirmek, etrafında bir çizgi çizmek, halkalamak; 4) ele geçirmek, tutmak, kendini tutmak, tutuklamak, yakalamak, başlamak, sarılmak, girmek, girişmek, kendine mal etmek, çıkmak, gizlenmek, sokulmak; 5) sabretmek, dinlendirmek, yıllandırmak, yıllatmak, gelmek, kaldırmak; 6) yaşamak, varmak; 7) sürmek, sürüklenmek, süregelmek, gitmek, sürüp gitmek, sürgün etmek, sürgüne göndermek; gönderme yapmak, yüklemek, mal etmek; 8) devam etmek, devam ettirmek, gidermek, devam etmek, uzamak, olagelmek, yavaşlamak, yürümek, gelmek, yanaşmak, kalkmak, hareket etmek, işlemek, yağmak, uzanmak, yakışmak, gelmek, yürümek, yakışmak, yağmak, seyretmek, yedirmek, yemek; къæвда бирæ нæ ахаста | khævda biræ næ axaşta | yağmur uzun sürmedi. ахæст | axæşt | 1) tutkulu, tutuklama, mahkûm, mahpus, esir, hapis, mevkuf, hapsedilmiş; 2) yakalama, tevkif, derdest, haciz, el koyma; 2. tutuklanmış, tutkun, tutuklu, mevkuf. aхæстгæс, ахæстонгæс | axæştgæş, axæştongæş | gardiyan, hapishane bekçisi. ахæстæг кæнын | axæştæg kænın | 1) çabukça yaklaşmaya çalışmak; yakınına gitmek; hızlı bir şekilde bir araya getirmek, yaklaşmak, yakınlaşmak, yaklaştırmak, yakınlaştırmak, 338
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, gelmek; 2) dost olmak, ilgi göstermek, yakılık göstertmek, ilgili yapmak. ахæстæг yæвын | axæştæg uævın | 1) yaklaşmak, yakınlaşmak, çabukça yaklaşılmak, hızlı yakınlaşmak, daha yakına gelmek için çalışılmak, yakınlık göstermek, yanaşılmak, yanaşmak, gelmek; 2) akraba olmak, ilgilenilmek, anlatılmak. ахæстæттæ | axæştættæ | cezaevi, tutuk evi, hapishane, hapis; zindan; kodes, tutsaklık, kölelik, esaret, esirlik. ахæстoн (ахæстæттæ) | axæşton | cezaevi, tutuk evi, hapishane, hapis; zindan; kodes, tutsaklık, kölelik, esaret, esirlik; ахæстoны aкæнын | axæştonı akænın | hapishaneye sokmak, mahpushaneye yerleştirmek, kodese götürmek; ахæстоны бакæнын | axæştonı bakænın | hapsetmek, hapishaneye koymak, hapishaneye sokmak, hapishaneye kapatmak, kodese kapatmak. aхæстонгæс, ахæстгæc | axæştongæş, axæştgæş | gardiyan, hapishane bekçisi. ахæсты фæyын | axæştı fæuın | tutuklanmak, mahpus olmak, hapishaneye düşmek, hapishanede bulunmak; bıkmak, usanmak, usanç vermek, usanç getirmek, can sıkmak, canını sıkmak, sıkıntı vermek; şişirmek; ахæсты дæ куы фæдæн | axæştı dæ kuı fædæn | seni sıkıntıya soktum, seni bıktırdım. ахæт | axæt | 1) davranış, davranma, tutum, tavır, duruş, muamele, görüş, alaka, ilgi, ilişki, ilinti, bağıntı, bağlantı, münasebet, rabıta; oran, düşünce, yargı, fikir; bitirme, hitap, nutuk, çevirme; dolanma, dolanım, dolaşım, dolaşma, sirkülasyon, tedavül; kullanma; başvurma, başvuru, çağrı, müracaat; 2) benzeme, huy, adet, alışkınlık; hareketlerin bir şekli, bir yürüyüş, getirme; 3) hava, ruh hali, moral, keyif, maneviyat; 4) konum, durum, vaziyet, şan, yer, hal, fıkra, hüküm, mevki, tez, sav; tüzük; ilke; 5) sürgün, sürgüne gönderme, aktarma; referans, atıf, kaynak gösterme. ахæт-ахæт кæнын| axæt-axæt kænın| 1) sık sık gezmek, gezinmek, seyahat etmek, dolaşmak, yürümek, gitmek; eğlenmek, oynamak; 2) benzemek, andırmak, yaklaşmak, işlemek, takmak, geçmek; 3) yortmak, mayalanmak, fıkramak, fışlamak, duruş almak, tutum almak, tavır koymak, davranış göstermek, görüş sunmak, fikir söylemek, düşünce edinmek, yargıya varmak, ilişki kurmak, bağlantı yapmak. ахæтаг | axætag | gezdiren, seyahat ettiren, dolaştıran, yürüyen, götüren; eğlendiren, oynatan; benzeten, andırtan, yaklaştıran, işleten, taktıran, geçtiren; yortan, mayalatan, fıkratan, fışlatan, duruş aldıran, tutum aldıran, tavır koyduran, davranış gösterten, görüş sunduran, fikir söyleten, düşünceye sokan, yargıya vardıran, ilişki kurduran, bağlantı yaptıran. ахæтæг (ахæтджытæ) | axætæg | gezen, gezinen, seyahat eden, dolaşan, yürüyen, giden; eğlenen, oynayan; benzeyen, andıran, yaklaşan, işleyen, takan, geçen; yortan, mayalanan, fıkrayan, fışlayan, duruş alan, tutum alan, tavır koyan, davranış gösteren, görüş sunan, fikir söyleyen, düşünce edinen, yargıya varan, ilişki kuran, bağlantı yapan. ахæтæггаг | axætæggag | gezmelik, gezinmelik, seyahat etmelik, dolaşmalık, yürümelik, gitmelik; eğlenmelik, oynamalık; benzemelik, andırmalık, yaklaşmalık, işlemelik, takmalık, geçmelik; yortmalık, mayalanmalık, fıkramalık, fışlamalık, duruş almalık, tutum almalık, tavır koymalık, davranış göstermelik, görüş sunmalık, fikir söylemelik, düşünce edinmelik, yargıya varmalık, ilişki kurmalık, bağlantı yapmalık. ахæтæн | axætæn | gezilen, gezinilen, seyahat edilen, dolaşılan, yürünen, gidilen; eğlenilen, oynanan; benzeşen, andıran, yaklaşılan, işlenen, takılan, geçilen; yortulan, mayalanan, fıkrayan, fışlanan, duruş alınan, tutum alınan, tavır koyulan, davranış gösterilen, görüş sunulan, fikir söylenen, düşünce edinilen, yargıya varılan, ilişki kurulan, bağlantı yapılan. 339
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a