gezme, devriye gezme, karakol gezme, çevre yolundan gitme; teftiş, vizite; çapraşık yol. азылын кæнын | ajılın kænın | kıvırmak, eğmek, eğriltmek, eğdirmek, baş eğmek, çarpılmak, bükmek, belini bükmek, buruşmak, buruşturmak, yüzünü buruşturtmak, çelmek, esnetmek, katlamak, kamburlaştırmak. азылын уæвын (уын) | ajılın uævın | kıvrılmak, eğmek, eğilmek, eğrilmek, eğriltilmek, eğdirilmek, baş eğdirmek, çarpıtılmak, bükülmek, kamburlaşmak, belini büktürmek, buruşmak, yüzü buruşmak, yüzünü buruşturmak. азым | ajım | azim, kabahat, suç, hata, töhmet, taksir, cürüm, sebep, cünha. азымaг, азимaг (aзымæгтæ) | ajımag, ajiımag | hata, suçlu, kabahatli, hatalı. азымaг кæнын | ajımag kænın | suçlu yapmak, kabahatli yapmak, hata yapmak. азымaг уæвын | ajımag uævın | suçlu olmak, kabahatli olmak, hatalı olmak. азымад | ajımad | азымæг, азымæджы | ajımæg, ajımæcı | kış, bu kış, kışın, kış vakti. азымæджы, азымæг | ajımæcı, ajımæg | kışı, bu kış, kış vakti. азымбиc | ajımbiş | yarıyıl, yarı sene, yarım yıl, altı ay, sömestr. азымбыл | ajımbıl | suçlu, kabahatli, yazıklı, fail, müsebbip, hatalı, azimli, gaip. азымджын | ajımcın | suçlu, kabahatli, yazıklı, fail, müsebbip, hatalı, azimli, gaip. азымджын кæнын | ajımcın kænın | suçlamak, suçlatmak, suçlandırmak; suç işletmek, suçlu bulmak, kabahat yaptırmak, azimli olmak, itham etmek. азымджын уæвын (уын) | ajımcın uævın | suçlu olmak, suç işlemek, kabahat yapmak, kabahatli olmak, kabahat işlemek, kusur işlemek. азымдзинад (aзымдзинæдтæ) | ajımzinad | azimlik, kabahatlik, suçluluk, hatalılık, töhmetlik, taksirlik, cürümlük, sebeplik, cünhalık. азымы дарын | ajımı darın | suçlamak, suçlu bulmak, itham etmek, kabahat bulmak. азын-азын кæнын | ajın-ajın kænın | sık sık görünmek, gözükmek, çıkmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, belirmek, türemek, türümsek, zuhur etmek, gelmek, peydahlanmak, peyda olmak, durmak. азынæг (aзынджытæ) | ajınæg | görünen, gözüken, çıkan, ortaya çıkan, meydana çıkan, beliren, türeyen, türemen, zuhur eden, gelen, peydahlanan, peyda olan, duran. азынæн | ajınæn | görüntülen, gözükülen, çıkmak, ortaya çıkılan, meydana çıkılan, belirilen, türenen, zuhur edilen, gelinen, peydahlanılan, peyda olunan, durulan. азынг кæнын | ajıng kænın | ısıtmak, ısıttırmak, ateşe döndürmek, kızdırmak, akkor haline getirmek, akkorlaştırmak, elektriklendirmek, gerginleştirmek, kızdırmak, gerginleştirmek, kızdırmak. азынг уæвын (уын) | ajıng uævın | kızmak, kızışmak, akkor haline gelmek, akkorlaşmak, ateşe dönmek, ısıtılmak, ısıtmak, elektriklenmek, gerginleşmek. азынгæ | ajıngæ | görünme, gözükme, çıkma, ortaya çıkma, meydana çıkma, belirme, türeme, türümse, zuhur etme, gelme, peydahlanma, peyda olma, durma. азынгæйæ | ajıngæyæ | görünerek, gözükerek, çıkarak, ortaya çıkarak, meydana çıkarak, belirerek, türeyerek, zuhur ederek, gelerek, peydahlanarak, peyda olarak, durarak. азынд (aзындтытæ) | ajınd | görünmüş, gözükmüş, çıkmış, ortaya çıkmış, meydana çıkmış, belirmiş, türemiş, zuhur etmiş, gelmiş, peydahlanmış, peyda olmuş, durmuş. азынинаг | ajıninag | görünecek, gözükecek, çıkacak, ortaya çıkacak, meydana çıkacak, belirecek, türeyecek, zuhur edecek, gelecek, peydahlanacak, peyda olacak, duracak. азынын (азындтæн, азындaин, азындзынæн) | ajının | görünmek, gözükmek, çıkmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, belirmek, türemek, türümsek, zuhur etmek, gelmek, peydahlanmak, peyda olmak, durmak. 88
азынын кæнын | ajının kænın | görünür yapmak, ses yapmak; görünmek, gözükmek, çıkmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, zuhur etmek, peydahlanmak, peyda olmak, gelmek, belirmek, durmak, türemek, türümsek. азыp-зыp кæнын | ajır-jır kænın | titremek, ürpermek, sarsılmak, sallanmak, sallamaya başlamak, görünmeyi zorlamak. азыppыт кæнын, азыввыт кæнын | ajırrıt kænın, ajıvvıt kænın | fırlatmak, atmak, fırlatıp atmak, dışarı fırlatmak, dışarı atmak, tutup atmak, savurmak; kovmak, kapı dışarı etmek, dışarı itmek, tepmek, kesmek, çıkarmak, uç vermek, sürmek. аив | aiv | 1) güzel, yakışıklı, cici, yahşi, vecih, bedi; hoş, sevimli, tatlı, latif, albenili, yakışıklı; zararsız, ziyansız, çekici, alaka çekici, çekimli, alımlı, göz alıcı, halâvetli; 2) terbiyeli, uslu, edepli, ahlaklı, çekici, cazip, cazibeli, calip, yeteri kadar iyi, çok iyi, iyice saklı, iyilik; asil, edep erkâna uygun; 3) ince, incelik, zarif, zariflik, zarafet; nazik, nezaketli, narin, hassas, nefis, enfes, oldukça iyi, hoşnutlukla, memnuniyetle, memnun memnun, adamakıllı, zayıf, mahir, usta, ustaca, becerikli, vakarlı, heybetli, mehabetli, muntazam; yufka, detaylı, latif, tetik, dakik, fasih; 4) ahenkli, uyumlu, uyumsal; özenli, itinalı, titiz, yakışan, süslü, süslenme, bezenmiş, temiz, tertipli, küçük, dolgun, büyük, kurnaz, isabetli, detaylı, yepelek, tutarlı, düzenleşik, düzenli, makamlı; 5) sanat, sanatlı, sanatsal, artistik, sahif, vecahetli; аив литературæ | aiv lityeraturæ | edebiyat sanatı, edebi yazım dili, kurgu; 6) temsilci, temsili, temsil, kellifelli, müşekkel; endamlı, boyu posu yerinde; 7) doğru, özenli, özenle yapılan, düzenli, dikkatli. аив-аив кæнын | aiv-aiv kænın | özenli, özenle yapılan, düzenli, dikkatli, güzel olmasın, terbiyeli, kore etmek, düzgün koymak; süslemek, güzel yapmak, temiz yapmak, tertipli yapmak. аив кæнын | aiv kænın | 1) dekore etmek, güzel yapmak, güzel etmek, düzgün koymak; süslemek, temiz yapmak, tertipli yapmak; 2) terbiyeli yapmak, edep erkâna uygun davranmak, terbiyeli davranmak, zarif yapmak, hoş yapmak, çekici yapmak, nazik yapmak, yakışık yapmak, yakışanı yapmak. аив уæвын (уын) | aiv uævın | güzel olmak, doğru olmak, süslenmek, bezenmek, zarif olmak, hoş olmak, güzel olmak, çekici olmak, nazik olmak, yakışık olmak, yakışanı yapmak, terbiyeli olmak, süslü olmak, temiz olmak, tertipli olmak. аив хъуыддæгтæгæнæг | aiv quıddægtæ gænæg | yakışan şeyler yapan, ahlaklı. аив хъуыддаг | aiv quıddag | yakışan şey, olay, iş, hareket, davranış. аиваг | aivag | sanatçı, değiştiren, dekoratör. аивад (aзвæдтæ) | aivad | sanat, sanat yapıtı, güzel sanatlar, fen, ustalık, maharet, marifet, hazakat, epik; hüner; uzluk, hüner, hünerlilik, oyun; наукæ æмæ аивад | naukæ æmæ aivad | bilim ve sanat. аивадиртасæг | aivadirtaşæg| sanat; ustalık, maharet, hüner. аивадон | aivadon | sanat, sanat yapıtı, alet, gereç, araç. аивадондзинад | aivadonzinad | sanatsallık, sanatsallılık, sanat değeri, ustalık, maharetlik, hünerlik. аивадты академи | aivadtı akadyemi | güzel sanatlar akademisi. аивæг (aивджытæ) | aivæg | sanatçı, değiştiren, dekoratör. аивæггаг (aивæггæгтæ) | aivæggag | değiştirmelik. аивæй | aivæy | gizlice, gizli bir şekilde, gizli gizli, sezdirmeden, belli etmeden, görülmeden, el altından, göz ucuyla, görünmeden, yavaştan, belli etmeden, çaktırmadan, fark edilmeyerek, fark edilmeden, farkına varılmadan, hırsızlama; süslenmiş-bezenmiş olarak, bir sırda; uğrun. 89
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38: авиаконструктор (х
- Page 39 and 40: авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42: автотранспортон | av
- Page 43 and 44: tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46: yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48: itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50: агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52: olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54: агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56: адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58: адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60: parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62: dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64: aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66: адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68: адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70: адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72: yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80: döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82: ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84: aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86: geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a