ısıran, yakan, haşlayan. алxыскъгæнæггаг (алxыскъгæнæггæгтæ) | alxışkhgænæggag | çimdiklemelik, çimdik atmalık, çimdikletmelik, kıstırmalık, ısırmalık, yakmalık, haşlamalık. алxыскъгæнæн | alxışkhgænæn | çimdiklenen, çimdik atılan, çimdikletilen, kıstırılan, ısırılan, yakılan, haşlanan. алxыскъгæнгæ | alxışkhgængæ | çimdikleme, çimdik atma, çimdikletme, kıstırma, ısırma, yakma, haşlama. алxыскъгæнгæйæ | alxışkhgængæyæ | çimdikleyerek, çimdik atarak, çimdikleterek, kıstırarak, yakarak, ısırarak, haşlayarak. алxыскъгæнинaг (алxыскъгæнинæгтæ) | alxışkhgæninag | çimdiklenecek, çimdik atacak, çimdikletecek, kıstıracak, ısıracak, yakacak, haşlanacak. алxъив-алxъив кæнын | alqiv-alqiv kænın |1) sık sık basmak, bastırmak, baskı yapmak, aşağı bastırmak, basıp ezmek, ezmek, sıkmak, sıkıştırmak, kıstırmak, sokulmak, dayamak, yapışmak; 2) çarpılmak, yudum yudum içmek, sömürmek, gerinmek; çekmek. алxъиваг | alqivag | bastıran, baskı yapan, aşağı bastıran, basıp ezdiren, ezen, sıktıran, sıkıştıran, kıstırtan, sokturan, dayatan, yapıştıran. алxъивæг (алxъивджытæ) | alqivæg | basan, baskı yapan, aşağı basan, basıp ezen, ezen, sıkan, sıkışan, kısan, sokulan, dayanan, yapışan. алxъивæггаг (алxъивæггæгтæ) | alqivæggag | basmalık, bastıranlık, baskı yapanlık, aşağı bastıranlık, basıp ezenlik, ezenlik, sıkanlık, sıkıştıranlık, kıstıranlık, sokulanlık, dayananlık, yapışanlık. алxъивæн | alqivæn | basılan, bastırılan, baskı yapılan, aşağı bastırılan, basıp ezilen, ezilen, sıkılan, sıkıştırılan, kıstırılan, dayanılan, yapışılan. алxъивгæ | alqivgæ | basma, bastırma, baskı yapma, aşağı bastırma, basıp ezme, ezme, sıkma, sıkıştırma, kıstırma, sokulma, dayanma, yapışma. алxъивгæйæ | alqivgæyæ | basarak, bastırarak, baskı yaparak, aşağı bastırarak, basıp ezerek, ezerek, sıkarak, sıkıştırarak, kıstırarak, sokularak, dayanarak, yapışarak. алxъивинaг (алxъивинæгтæ) | alqivinag | basılacak, bastırılacak, baskı yapılacak, aşağı bastırılacak, basıp ezilecek, ezilecek, sıkılacak, sıkıştırılacak, kıstırılacak, sokulacak, dayanacak, yapışacak. алxъивын (алxъывтон, алxъывтaин, алxъивдзынæн) | alqivın | 1) basmak, bastırmak, baskı yapmak, aşağı bastırmak, basıp ezmek, ezmek, sıkmak, sıkıştırmak, kıstırmak, sokulmak, dayamak, yapışmak; 2) çarpılmak, yudum yudum içmek, sömürmek, gerinmek; çekmek. алxъывд (алxъывтытæ) | alqıvd |1) basmış, bastırmış, baskı yapmış, aşağı bastırmış, basıp ezmiş, ezmiş, sıkmış, sıkıştırmış, kıstırmış, sokulmuş, dayamış, yapışmış; 2) çarpılmış, yudum yudum içmiş, sömürmüş, gerinmiş; çekmiş. алцæй | alsæy | her şeye, her nesne. алцæйaг| alsæyag | her şeylik, her nesnelik. алцæйaу | alsæyau | her şeye, her şey gibi, her nesneye, her nesne gibi. алцæйxуызон (алцæйxуызæттæ) | alsæyxuıjon | her şeye benzer, her şey gibi, her nesneye benzer, her nesne gibi. алцæмæ | alsæmæ | her şeye, her nesneye. алцæмæй | alsæmæy | her şeyden, her nesneden. алцæмæндæриддæр | alsæmændæriddær | алцы, алцыдæр, алцыдæриддæр | alsı, alsıdær, alsıdæriddær | her, her türlü, her şey, her şeyi, her nesne, her nesneyi, herhangi, herhangi bir şey, hiç, hepsi, herkes; hep; hâlâ; sırf. 160
aлцыдæр, алцы, алцыдæриддæр | alsıdær, alsı, alsıdæriddær | her, her türlü, her şey, her şeyi, her nesne, her nesneyi, herhangi, herhangi bir şey, hiç, hepsi, herkes; hep; hâlâ; sırf. алцыдæриддæр, алцы, алцыдæр | alsıdæriddær, alsı, alsıdær | her, her türlü, her şey, her şeyi, her nesne, her nesneyi, herhangi, herhangi bir şey, hiç, hepsi, herkes; hep; hâlâ; sırf. алцыппæт| alsıppæt | her şey, tüm her şey, hepsi, herkes; hep; hâlâ; sırf, yüzde yüz. алцыxъом | alsıqom | kadir, her şeye kadir; mutlak bir kudret sahibi, kudretli; erki sınırsız, her şey açık. алцыxъуaг | alsıquag | bir şeyi yok, her şey eksik, yokluk, her şey gerekli, hiçbir şeyi olmayan. алчер | alçyer | piskopos. алчи, алчидæр, алчидæриддæр | alçi, alçidær, alçideridder | her, her türlü, her şey, her kim olursa, herkes, herkeste, herkesle de, herhangi, herhangi biri; hepsi, hiç. алчидæр, алчидæриддæр, алчи | alçidær, alçideridder, alçi | her, her türlü, her şey, her kim olursa, herkes, herkeste, herkesle de, herhangi, herhangi biri; hepsi, hiç. алчидæриддæр, алчи, алчидæр | alçideridder, alçi, alçidær | her, her türlü, her şey, her kim olursa, herkes, herkeste, herkesle de, herhangi, herhangi biri; hepsi, hiç. алы | alı | her, her çeşit, çeşitli, her tür, her türlü, türlü, her tip, her cins, farklı, farklı her şey, herhangi, herkes, hiç, değişik, değişik; алы къуыpи | alı khuıri | her hafta, haftada bir, haftadan haftaya; алы мæй | alı mæy | her ay, aydan aya; алы аз | alı aj | her yıl, her sene, yıldan yıla, yıllık; алы xaтт | alı xatt | her zaman, her durumda, her sefer, her defa, her defasında, sürekli, süreçli, devamlı, daima, daimi, daim, dem adem, hep, sabit olarak; düzenli olarak. алы aз | alı aj | her yıl, her sene, yıldan yıla, yıllık. алы aцы афон (алы aцафон) | alı ası afon | her bu zaman. алы æxсæв (алы ‘xсæв) | alı æxşæv | her gece. алы бон (алыбон) | alı bon | her gün, günlük, yevmiye. алы зымæг | alı jımæg| her kış. алы изæр | alı ijær| her akşam. алы куыстафoн | alı kuıştafon | her iş saati. алы къуыри | alı khuıri | er hafta, haftada bir, haftadan haftaya. алы мæй | alı mæy | her ay, aydan aya. алы минут | alı minut | her dakika. алы мыггаг | alı mıggag | heterojen, çeşitli, her çeşit, her cins, her soy, her sülale, her aile, her aşiret, her tür, türlü, türlü türlü, muhtelif, değişik. алы райсoм | alı rayşom | her sabah. алы ран (алыpaн) | alı ran | her yerde, her tarafta, her alan, her bölge, her ülke, fırdolayı, evrensel. алы саxат | alı şaxat | her saat. алы сæрд | alı şærd | her güz. алы секунд | alı şykund | алы уалдзæг | alı yalzæg | her yaz. алы фæззæг | alı fæjjæg | her bahar. алы фидæн ацы афон (алы фидæн ацафон) | alı fidæn ası afon | алы xатт (алыxатт) | alı xatt | her zaman, her durumda, her sefer, her defa, her defasında, sürekli, süreçli, devamlı, daima, daimi, daim, dem adem, hep, sabit olarak; düzenli olarak. алыварс (алы фарс) | alıvarş | her taraf, her yan, her yön, etraf, etrafta, etrafında, etrafta ki yerler, fırdolayı, çevre, çevresinde, tüm çevre; pozisyon, konum, çembere alınma. 161
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a