акъаxдзæф(тæ)гæнæггаг | akhaxzæfgænæggag | adım atmalık, yürümelik, aşmalık. акъаxдзæф(тæ)гæнæн | akhaxzæfgænæn | adım atılan, yürünen, aşılan. акъаxдзæф(тæ)гæнгæ | akhaxzæfgængæ | adım atma, yürüme, aşma. акъаxдзæф(тæ)гæнгæйæ | akhaxzæfgængæyæ | adım atarak, yürüyerek, aşarak. акъаxинаг (акъаxинæгтæ) | akhaxinag | kazınacak, yarılacak, delinecek, eşelenecek. акъаxт (акъæxтытæ) | akhaxt | kazınmış, yarılmış, delinmiş, eşelenmiş. акъаxын (акъаxтон, акъаxтaин, акъаxдзынæн) | akhaxın | 1) hemen kazmak; kazımak, kazarak açmak, çıkarmak, yarmak, yırtmak, delmek, patlatmak ; arayıp bulmak; къанау акъахын | khanau akhaxın | kanal kazmak; ark kazımak; 2) dikmek; 3) eşelemek; deşmek, karıştırmak, kurcalamak, oymak; 4) hemen içmek, içkinin dibini bulmak, yağdırmak, yaylım ateşi açmak; 5) çizmek, taramak, atmak, fırttırmak, kaşımak; 6) kapmak, dışarı kapmak, çıkarmak, çekmek, koparmak, kanırmak, sökmek, yolmak, açmak, topraktan çıkarmak, fışkırmak, kurtulmak; 7) bulmak, öğrenmek, zorla almak, ağzından kapmak, ağzından kaçmak; 8) ize vurmak, isabet ettirmek. акъаци | akhasi | akasya, salkım ağaç; акъаци бæлас | akhasi bælaş | akasya ağaç, salkım ağaç. акъæбæлдзыг кæнын | akhæbelzıg kænın | saçlarını kıvırtmak, dalgalı saç yapmak, sarmak, frize etmek, kıvırmak, ondülin yapmak. акъæбæлдзыг уæвын (уын) | akhæbelzıg uævın | saçlarını kıvırmak, kıvrık saçı olmak, ondülin yaptırmak, dalgalı saçı olmak. акъæбæpтæ кæнын | akhæbertæ kænın | ufalamak, ekmek ufalamak, doğramak, kırıntı yapmak, kıymak, parçalamak. акъæвдa кæнын | akhævda kænın | yağmur çiselemek, hafif yağmur yağmak; geçmek, yürümek, uğramak, arkada bırakmak, kabul edilmek (hafif bir yağmur). акъæй кæнын | akhæy kænın | 1) fazla kavurmak, fazla kızartmak; çok fazla kızartmak; 2) fazla kurutmak; 3) pişirmek, yakmak. акъæй уæвын (уын) | akhæy uævın | 1) fazla kavrulmak; çok fazla kızarmak, yakmak; 2) abartmak, fazla kurutulmak; 3) pişmek, pişirilmek, fırınlamak. акъæйных уæвын (уын) | akhæynıx uævın | muhalif olmak, küstah olmak, ukala olmak, inatçı olmak. акъæм уæвын (уын) | akhæm uævın | saçları dağılmak, saçı pıhtılaşmak, yünleşmek, yün ipliği olmak, yün yapağı gibi olmak. акъæмдзæcтыг кæнын | akhæmzæştıg kænın | акъæмдзæcтыг уæвын (уын) | akhæmzæştıg uævın | акъæмc кæнын | akhæmş kænın | 1) ısırmak, dişlemek, dişleriyle koparmak, dişleriyle kesmek; 2) yutmak, yuvarlamak; çabukça yemek, hızlı yemek, budamak. акъæмcгæнаг | akhæmşgænag | ısırtan, dişleten, kopartan, yutturan. акъæмcгæнæг (акъæмcгæнджытæ) | akhæmşgænæg | ısıran, dişleyen, koparan, yutan. акъæмcгæнæггаг | akhæmşgænæggag | ısırmalık, dişlemelik, koparmalık, yutmalık. акъæмcгæнгæ | akhæmşgængæ | ısırma, dişlemen, koparma, yutman. акъæмcгæнгæйæ | akhæmşgængæyæ | ısırarak, dişleyerek, kopararak, yutarak. акъæпгæнаг | akhæpgænag | 1) çabukça yediren, süratle yutturan, hızlı yemek yediren, yiyeceği yuvarlatan, deneten, fast food yedirten; 2) kurşunlatan, kurşuna dizdiren, öldürten, tokatlatan, vurduran; 3) çırptıran, çarptıran, şaklatan, şamarlatan, vurduran, fiske vurduran, fiskeleten, şıkırdatan, sıçratan, çenetleştiren, kırdıran, tıklatan, atlatan. акъæпгæнæг (акъæпгæнджытæ) | akhæpgænæg | 1) çabukça yiyen, süratle yutan, hızlı yemek yiyen, yiyeceği yuvarlayan, deneyen, fast food yiyen; 2) kurşunlayan, kurşuna dizen, 138
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) çırpan, çarpan, şamarlanan, vuran, fiske vuran, fiskeleyen, şaklayan, şıkırdayan, sıçrayan, çenetleşen, kıran, tıklayan, atlayan. акъæпгæнæггаг | akhæpgænæggag | 1) çabukça yemelik, süratle yutmalık, hızlı yemek yemelik, yiyeceği yuvarlamalık, denemelik, fast food yemelik; 2) kurşunlamalık, kurşuna dizmelik, öldürmelik, tokatlamalık, vurmalık; 3) çırpmalık, çarpmalık, şaklamalık, şamarlamalık, vurmalık, fiske vurmalık, fiskelemelik, şaklamalık, şıkırdamalık, şakırdatmalık, sıçramalık, çenetleşmelik, kırmalık, tıklatmalık, atlamalık. акъæпгæнæн | akhæpgænæn | 1) çabukça yenilen, süratle yutulan, hızlı yemek yenilen, yiyeceği yuvarlanan, denenen, fast food yenilen; 2) kurşunlanan, kurşuna dizilen, öldürülen, tokatlanan, vurulan; 3) çırpılan, çarpılan, şaklaşan, şamarlatılan, vurulan, fiske vurulan, fiskelenen, şaklatılan, şıkırdatılan, sıçratılan, çenetleşen, kırılan, tıklatılan, atlanan. акъæпгæнгæ | akhæpgængæ | 1) çabukça yeme, süratle yutma, hızlı yemek yeme, yiyeceği yuvarlama, deneme, fast food yeme; 2) kurşunlama, kurşuna dizme, öldürme, tokatlama, vurma; 3) çırpma, çarpma, şaklama, şamarlama, vurma, fiske vurma, fiskeleme, şaklama, şıkırdama, şakırdatma, sıçrama, çenetleşme, kırma, tıklatma, atlama. акъæпгæнгæйæ | akhæpgængæyæ | 1) çabukça yiyerek, süratle yutarak, hızlı yemek yiyerek, yiyeceği yuvarlayarak, deneyerek, fast food yiyerek; 2) kurşunlayarak, kurşuna dizerek, öldürerek, tokatlayarak, vurarak; 3) çırparak, çarparak, şaklayarak, şamarlayarak, vurarak, fiske vurarak, fiskeleyerek, şaklayarak, şıkırdayarak, şakırdatarak, sıçrayarak, çenetleşerek, kırarak, tıklatarak, atlayarak. акъæпгæнинаг (акъæпгæнинæгтæ) | akhæpgæninag | 1) çabukça yenecek, süratle yutacak, hızlı yemek yenecek, yiyeceği yuvarlanacak, denenecek, fast food yenecek; 2) kurşunlanacak, kurşuna dizecek, öldürecek, tokatlanacak, vuracak; 3) çırpacak, çarpacak, şaklatacak, şamarlanacak, vuracak, fiske vuracak, fiskelenecek, şaklaşacak, şıkırdatacak, şakırdatılacak, sıçranacak, çenetleşecek, kıracak, tıklatacak, atlanacak. акъæпп кæнын | akhæpp kænın | 1) çabukça yemek, süratle yutmak, hızlı yemek yemek, yiyeceği yuvarlamak, denemek, fast food yemek; 2) kurşunlamak, kurşuna dizmek, öldürmek, tokatlamak, vurmak; 3) çırpmak, çarpmak, şaklamak, şamarlamak, vurmak fiske vurmak, fiskelemek, şaklamak, şıkırdamak, şakırdatmak, sıçramak, çenetleşmek, kırmak, tıklatmak, atlamak. акъæпп-къæпп кæнын | akhæpp-khæpp kænın | 1) sık sık çabukça yemek, süratle yutmak, hızlı yemek yemek, yiyeceği yuvarlamak, denemek, fast food yemek; 2) kurşunlamak, kurşuna dizmek, öldürmek, tokatlamak, vurmak; 3) çırpmak, çarpmak, şaklamak, şamarlamak, vurmak fiske vurmak, fiskelemek, şaklamak, şıkırdamak, şakırdatmak, sıçramak, çenetleşmek, kırmak, tıklatmak, atlamak. акъæpиc кæнын | akhæriş kænın | 1) bırakmak, kabuk bırakmak; 2) ufalamak, kırıntı yapmak, mıncık mıncık etmek, mahrum etmek, baştanbaşa okumak. акъæpныx кæнын | akhærnıx kænın | öteye sürüklemek, sürükleyerek götürmek, götürmek, zar zor götürmek, aşırmak, yürütmek, çalmak, uzaklıktan yakalamak. акъæpтгæнаг | akhærtgænag | yardıran, yırttıran, deldiren, deştiren, söktüren, çatlatan. акъæpтгæнæг (акъæpтгæнджытæ) | akhærtgænæg | yaran, yırtan, delen, deşen, söken, çatlayan. акъæpтгæнæггаг | akhærtgænæggag | yarmalık, yırtmalık, delmelik, deşmelik, sökmelik, çatlatmalık. акъæpтгæнæн | akhærtgænæn | yarılan, yırtılan, delinen, deşilen, sökülen, çıtlatılan. акъæpтгæнгæ | akhærtgængæ | yarma, yırtma, delme, deşme, sökme, çatlatma. акъæpтгæнгæйæ | akhærtgængæyæ | yararak, yırtarak, delerek, deşerek, sökerek, 139
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90: азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a