aчиyaг | açiuag | 1) sarstıran, sendeleten, sallatan, oynatan, koşuşturan; eğdiren, yana yatan; bozduran, çarpıtan; sardırtan; 2) atılan, fışkırtan, fırlatan, saçtıran; yumurtlatan, yavrulatan; 3) aksatan, topallatan. aчиyæг (ачиyджытæ) | açiuæg | 1) sarsan, sendeleyen, sallayan, oynayan, koşuşan; eğilen, yana yatan; bozulan, çarpınan; saran; 2) atılan, fışkıran, fırlatan, fırlayan, saçan; yumurtlayan, yavrulayan; 3) aksayan, topallayan. aчиyæн | açiuæg | 1) sarsılan, sendelenen, sallanan, oynanan, koşuşulan; eğilen, yana yatılan; bozulan, çarpılan; sarılan; 2) atılan, fışkırılan, fırlatılan, fırlanan, saçılan; yumurtlatan, yavrulanan; 3) aksatan, topallanan. aчиyгæ | açiugæ | 1) sarsılma, sendeleme, sallama, oynama, koşuşma; eğilme, yana yatma; bozulma, çarpınma; sarma; 2) atılma, fışkırma, fırlatma, fırlama, saçma; yumurtlama, yavrulama; 3) aksama, topallama. aчиyгæйæ | açiugæyæ | 1) sarsılarak, sendeleyerek, sallayarak, oynayarak, koşuşarak; eğilerek, yana yatarak; bozularak, çarpınarak; sararak; 2) atılarak, fışkırarak, fırlatarak, fırlayarak, saçarak; yumurtlayarak, yavrulayarak; 3) aksayarak, topallayarak. aчиyд (ачиyдтытæ) | açiud | 1) sarsılmış, sendelemiş, sallamış, oynamış, koşuşmuş; eğilmiş, yana yatmış; bozulmuş, çarpınmış; sarmış; 2) atılmış, fışkırmış, fırlatmış, fırlamış, saçmış; yumurtlamış, yavrulamış; 3) aksamış, topallamış. aчиyинаг (ачиyинæгтæ) | açiuinag | 1) sarsılacak, sendelenecek, sallanacak, oynanacak, koşuşacak; eğilecek, yana yatacak; bozulacak, çarpınacak; saracak; 2) atılacak, fışkıracak, fırlatacak, fırlanacak, saçacak; yumurtlatacak, yavrulanacak; 3) aksatacak, topallanacak. aчиyын (ачиyдтoн, ачиyдтaин, ачиyдзынæн) | açiuın | 1) sarsılmak, sendelemek, sallamak, oynamak, yerinden oynamak, koşuşmak, şuraya buraya koşmak; eğilmek, yana yatmak; bozulmak, çarpınmak; sarmak; öğürmek; 2) atılmak, fışkırmak, fırlatmak, fırlamak, yerinden fırlamak, saçmak; yumurtlamak, yavrulamak; 3) aksamak, topallamak. ачиха-миха кæнын | açixa-mixa kænın | dikkatsizce yapılmak, her nasılsa üzerinde durmamak. ачындз кæнын | açınz kænın | evlenmek, evlendirmek, gelin yapmak. aчындз yæвын (yын) | açınz uævın | 1) evlenmek, gelin olmak; 2 ) koca evine gitmek, kocasının evine gitmek. aчыp-чыp кæнын | açır-çır kænın | gülmek, gülüşmek, çok gülmek, kıkırdamak, kahkaha atmak, kahkaha ile gülmek, gevrek gevrek gülmek, alay etmek, şaka etmek; eğlenmek, yatıştırmak, yaraştırmak, bastırmak, zapt etmek, dindirmek, sakinleştirmek, yatıştırmak. ачырхын | açırxın | çalmak (zil, saat, müzik aleti), kaçırmak, aşırmak, hırsızlık yapmak, çarpmak, sıkmak, sıkıştırmak, çekmek, tahşit etmek. aчыpыcтoн кæнын | açırışton kænın | Hıristiyan yapmak. aчыcыл кæнын | açışıl kænın | 1) azaltmak, eksiltmek, yarımlamak, kısmak, kısaltmak, küçültmek, küçümsemek, küçültmek, ufaltmak, kırmak, kasmak; 2) budatmak. aчыcыл yæвын (yын) | açışıl uævın | 1) azalmak, eksilmek, küçülmek, ufalmak, kısalmak, kısılmak, kasılmak; 2) budanmak. ачыхарт кæнын | açıxart kænın | çalmak (zil, saat, müzik aleti), kaçırmak, aşırmak, hırsızlık yapmak, çarpmak, sıkmak, sıkıştırmak, çekmek, tahşit etmek. aчъайраг (aчъайрæгтæ) | açhayrag | Acar, Acarlı, Acaryalı. Aчъар | Açhar | Acar. ачъæлф-чъæлф кæнын | açhælf-çhælf kænın | почавкать aчъæм-чъæм кæнын | açhæm-çhæm kænın | 1) sık sık boğazlamak, boğazlaşmak, doğramak, kesmek, kesivermek, kesip atmak, kısa kesmek, bağlantısını kesmek, kesikler 388
içinde bırakmak, öldürmek; 2) ayırmak, cezmetmek; 3) otlamak, dişlerle ot kesmek; çimdiklemek, yolmak; 4) yemek, yenmek, yenilmek, yutmak, yuvarlamak, aşındırmak, kemirmek, içmek. aчъeпгæнaг | açhyepgænag | 1) boğazlatan, doğratan, kestiren, kesi verdiren, kesip attıran, kısa kestiren, bağlantısını kestiren, kesikler içinde bıraktıran, öldürten; 2) ayırtan, cezmeden; 3) otlatan, dişlerle ot kestiren; çimdikleten, yolduran; 4) yedirten, yediren, yenilen, yutan, yuvarlatan, aşındırtan, kemirten, içtiren. aчъeпгæнæг (ачъeпгæнджытæ) | açhyepgænæg | 1) boğazlayan, boğazlaşan, doğrayan, kesen, kesiveren, kesip atan, kısa kesen, bağlantısını kesen, kesikler içinde bırakan, öldüren; 2) ayıran, cezmeden; 3) otlayan, dişlerle ot kesen; çimdikleyen, yolan; 4) yiyen, yenen, yenilen, yutan, yuvarlayan, aşındıran, kemiren, içen. aчъeпгæнæн | açhyepgænæn |1) boğazlanan, boğazlanılan, doğranan, kesilen, kesiveren, kesip atılan, kısa kesilen, bağlantısı kesilen, kesikler içinde bırakılan, öldürülen; 2) ayırtılan, cezmedilen; 3) otlanan, dişlerle ot kesilen; çimdiklenen, yollanan; 4) yenilen, yutulan, yuvarlanan, aşındırılan, kemirilen, içilen. aчъeпгæнгæ | açhyepgængæ |1) boğazlama, boğazlaşma, doğrama, kesme, kesiverme, kesip atma, kısa kesme, bağlantısını kesme, kesikler içinde bırakma, öldürme; 2) ayırma, cezmetme; 3) otlama, dişlerle ot kesme; çimdikleme, yolma; 4) yeme, yenme, yenilme, yutma, yuvarlama, aşındırma, kemirme, içme. aчъeпгæнгæйæ | açhyepgængæyæ |1) boğazlayarak, boğazlaşarak, doğrayarak, keserek, kesivererek, kesip atarak, kısa keserek, bağlantısını keserek, kesikler içinde bırakarak, öldürerek; 2) ayırarak, cezmederek; 3) otlayarak, dişlerle ot keserek; çimdikleyerek, yolarak; 4) yiyerek, yenerek, yenilerek, yutarak, yuvarlayarak, aşındırarak, kemirerek, içerek. aчъeпгæнинаг (ачъeпгæнинæгтæ) | açhyepgæninag |1) boğazlanacak, boğazlaşacak, doğranacak, kesecek, kesiverecek, kesip atacak, kısa kesecek, bağlantısını kesecek, kesikler içinde bırakacak, öldürecek; 2) ayıracak, cezmedecek; 3) otlanacak, dişlerle ot kesecek; çimdiklenecek, yolacak; 4) yenecek, yenilecek, yutacak, yuvarlayacak, aşındıracak, kemirecek, içecek. aчъeпп (aчъeппытæ) кæнын | açhyepp kænın | 1) boğazlamak, boğazlaşmak, doğramak, kesmek, kesivermek, kesip atmak, kısa kesmek, bağlantısını kesmek, kesikler içinde bırakmak, öldürmek; 2) ayırmak, cezmetmek; 3) otlamak, dişlerle ot kesmek; çimdiklemek, yolmak; 4) yemek, yenmek, yenilmek, yutmak, yuvarlamak, aşındırmak, kemirmek, içmek. ачъеппытæ кæнын | açhyeppıtæ kænın | 1) boğazlamak, boğazlaşmak, doğramak, kesmek, kesivermek, kesip atmak, kısa kesmek, bağlantısını kesmek, kesikler içinde bırakmak, öldürmek; 2) ayırmak, cezmetmek; 3) otlamak, dişlerle ot kesmek; çimdiklemek, yolmak; 4) yemek, yenmek, yenilmek, yutmak, yuvarlamak, aşındırmak, kemirmek, içmek. aчъизи кæнын | açhiji kænın | kirletmek, pisletmek, çamurlamak, bulamak, bulaştırmak, balçıklaşmak, lekelemek, lekeletmek, leke etmek, sıvamak mikroplanmak. aчъизи yæвын (yын) | açhiji uævın | kirlenmek, kirletilmek, bulanmak, bulaşmak, bulaştırmak, pislenmek, çamurlanmak, lekelenmek, mikroplanmak. aчъил кæнын | açhil kænın | 1) kenar yapmak, bükmek, kenar bükmek, büküp kaldırmak, çerçeve yapmak, çerçeveyi eğmek; kasnak çevirmek, jant çevirmek, ispit etmek; sıvamak, saçmalamak, atıp tutmak; 2) sarmak, sarmalamak, paket yapmak, sapmak, kıvırmak, saçmalamak. 1) сделать обод; согнуть обод; 2) загнуть (что-л.). aчъиy кæнын | açhiu kænın | kirletmek, kirlettirmek, kirden kaşarlaşmak, pisletmek, lekelemek, bulaştırmak, sıvamak, yağlamak, yağdan muşambaya dönmek, murdar etmek, mikroplanmak. 389
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387: ацъyпдзaг кæнын | ashup