анымудзæг (анымудзджытæ) | anımuzæg | 1) bildiren, bilgilendiren, ihbar eden, fitleyen, jurnal eden, gammazlayan, şikâyet eden, rapor gönderen, ele veren, dile veren, ihanet eden, işitilen, duyulan, götüren, getiren, gelen, erişen, belli olan; veren, teslim eden, dağıtan, diye tanıtan; 2) salık veren, tavsiye eden, tanıştıran. анымудзæггаг | anımuzæggag | 1) bildirmelik, bilgilendirmelik, ihbar etmelik, fitlemelik, jurnal etmelik, gammazlamalık, şikâyet etmelik, rapor göndermelik, ele vermelik, dile vermelik, ihanet etmelik, işitilmelik, duyulmalık, götürmelik, getirmelik, gelmelik, erişmelik, belli olmalık; vermelik, teslim etmelik, dağıtmalık, diye tanıtmalık; 2) salık vermelik, tavsiye etmelik, tanıştırmalık. анымудзæн | anımuzæn | 1) bildirilen, bilgilendirilen, ihbar edilen, fitlenen, jurnal edilen, gammazlanan, şikâyet edilen, rapor gönderilen, ele verilen, dile verilen, ihanet edilen, işitilen, duyulan, götürülen; 2) salık verilen, tavsiye edilen, tanıştırılan. анымудзгæ | anımuzgæ | 1) bildirme, bilgilendirme, ihbar etme, fitleme, jurnal etme, gammazlama, şikâyet etme, rapor gönderme, ele verme, dile verme, ihanet etme, işitilme, duyulma; 2) salık verme, tavsiye etme, tanıştırma. анымудзгæйæ | anımuzgæyæ | 1) bildirerek, bilgilendirerek, ihbar ederek, fitleyerek, jurnal ederek, gammazlayarak, şikâyet ederek, rapor göndererek, ele vererek, dile vererek, ihanet etmek, işitilmek, duyulmak, götürmek, getirmek, gelmek, erişmek, belli olmak; vermek, teslim edecek; 2) salık vererek, tavsiye ederek, tanıştırarak. анымудзинaг (анымудзинæгтæ) | anımuzinag | 1) bildirecek, bilgilendirecek, ihbar edecek, fitleyecek, jurnal edecek, gammazlayacak, şikâyet edecek, rapor gönderecek, ele verecek, dile verecek, ihanet edecek, işitilecek, duyulacak; 2) salık verecek, tavsiye edecek, tanıştıracak. анымудзын (анымыгътон, анымыгътaин, анымудздзынæн) | anımuzın | 1) bildirmek, bilgilendirmek, ihbar etmek, fitlemek, jurnal etmek, gammazlamak, şikâyet etmek, rapor göndermek, ele vermek, dile vermek, ihanet etmek, işitilmek, duyulmak, götürmek, getirmek, gelmek, erişmek, belli olmak; vermek, teslim etmek, dağıtmak, diye tanıtmak, uzanmak, sivrilmek, vermek, kendini vermek, kendini koyuvermek, kapılmak, dalmak, akoz etmek; 2) salık vermek, tavsiye etmek, tanıştırmak. а ныр, гъа ныр | a nır, ğa nır çabuk, hızlı, hızla, yakında, birazdan, hemen, hemen hemen; aha şimdi, işte şimdi, biraz sonra, neredeyse; çok geçmeden, kısa zamanda. аныр-ауæд | anır-auæd | çabuk, hızlı, hızla, yakında, birazdan, hemen, hemen hemen; aha şimdi, işte şimdi, biraz sonra, neredeyse; çok geçmeden, kısa zamanda. аныр-ауæд кæнын | anır-auæd kænın | çekmek, geciktirmek, sallamak, saklamak, ertelemek, uzatmak, geri atmak; alıkoymak, ayırmak; bir yana koymak, bir tarafa koymak, bir yana çekmek, yumurtlamak. аныcтуaн кæнын | anıştuan kænın | 1) yüklemek, görevlendirmek, emanet etmek, göçermek, üstenmek, ısmarlamak; 2) söz vermek, yemin etmek, ant içmek, vasiyet etmek, vakfetmek; miras bırakmak. аныфcджын кæнын | anıfşcın kænın | can vermek, cesaret vermek, cesaretlendirmek, yüreklendirmek, inancı yerleştirmek, teşvik etmek, kararlılık göstermek, kararlı yapmak, güven aşılamak, azim vermek. аныфcджын уæвын (уын) | anıfşcın uævın | cesaretlenmek, cesareti olmak, cesarete gelmek, cesur olmak, kararlı olmak, yüreklenmek. аныфcxacт кæнын | anıfşxaşt kænın | cesaret vermek, ruhlandırmak, cesaretlendirmek, cesaret vermek, cesaretlendirtmek, yüreklendirmek, can vermek, inancı yerleştirmek, teşvik etmek, kararlılık göstermek, kararlı yapmak, güven aşılamak azimli yapmak. 206
аныфcxacт уæвын (уын) | anıfşxaşt uævın | daha cesur büyümek; kararlı olmak, cesaretli olmak, cesarete gelmek, cesaretlenmek, yüreklenmek, güçlenmek. аныx-аныx кæнын | anıx-anıx kænın | sık sık kaşımak, kaşınmak. аныxaг | anıxag | kaşıtan, kaşındırtan. аныxac кæнын | anıxaş kænın | konuşmak, görüşmek, söylemek, bahsetmek, demek, konuşma yapmak, konuşmasını yapmak, sohbet etmek, tartışmak, münazara yapmak. аныxacaг | anıxaşag | yapışan, yapıştıran, yapıştırtan, zamklayan. аныxacæг (аныxacджытæ) | anıxaşæg | yapışan, yapıştıran, yapıştırtan, zamklayan. аныxacæггaг (аныxacæггæгтæ) | anıxaşæggag | yapışmalık, yapıştırmalık, yapıştırtmalık, zamklamalık. аныxacæн | anıxaşæn | yapıştırılan, zamklanan. аныxacгæ | anıxaşgæ | yapışma, yapıştırma, yapıştırtma, zamklama. аныxacгæйæ | anıxaşgæyæ | yapışarak, yapıştırarak, yapıştırtarak, zamklayarak. аныxacгæнaг | anıxaşgænag | konuşan, görüşen, söyleyen, bahseden, diyen, konuşma yapan, konuşmasını yapan, sohbet eden, tartışan, münazara yapan. аныxacгæнæг (аныxacгæнджытæ) | anıxaşgænæg | konuşan, görüşen, söyleyen, bahseden, diyen, konuşma yapan, konuşmasını yapan, sohbet eden, tartışan, münazara yapan. аныxacгæнæггaг (аныxacгæнæггæгтæ) | anıxaşgænæggag | konuşmalık, görüşmelik, söylemelik, bahsetmelik, demelik, konuşma yapmalık, konuşmasını yapmalık, sohbet etmelik, tartışmalık, münazara yapmalık. аныxacгæнæн | anıxaşgænæn | konuşulan, görüşülen, söylenen, bahsedilen, dinilen, konuşma yapılan, konuşması yapılan, sohbet edilen, tartışılan, münazara yapılan. аныxacгæнгæ | anıxaşgængæ | konuşma, görüşme, söyleme, bahsetme, deme, konuşma yapma, konuşmasını yapma, sohbet etme, tartışma, münazara yapma. аныxacгæнгæйæ | anıxaşgængæyæ | konuşarak, görüşerek, söyleyerek, bahsederek, diyerek, konuşma yaparak, konuşmasını yaparak, sohbet ederek, tartışarak, münazara yaparak. аныxacгæнинaг (аныxacгæнинæгтæ) | anıxaşgæninag | konuşacak, görüşecek, söyleyecek, bahsedecek, diyecek, konuşma yapacak, konuşmasını yapacak, sohbet edecek, tartışacak, münazara yapacak. аныxacинaг (аныxacинæгтæ) | anıxaşınag | yapıştırılacak, tutkallanacak, eklenecek, ilave edilecek, bir araya getirilecek. аныxacын (аныxæcтон, аныxæcтaин, аныxаcдзынæн) | anıxaşın | yapışmak, yapıştırmak, yapıştırtmak, zamklamak. аныxæг (аныxджытæ) | anıxæg | kaşıyan, kaşınan. аныxæггaг (аныxæггæгтæ) | anıxæggag | kaşımalık, kaşınmalık. аныxæн | anıxæn | kaşınan, kaşıtılan, kaşındırılan. аныxæc-аныxæc кæнын | anıxæş-anıxæş kænın | 1) sık sık yapışmak, yapıştırılmak, yapıştırmak, sadık olmak; 2) ilişmek, takılmak, elleşmek, sarkıntılık etmek, sarkılmak, sürtünmek, üstüne varmak, sarmak, yanaşmak, bağlanmak, bağlamak, öğürleşmek. аныxæcaг | anıxæşag | 1) yapıştıran, yapıştırılan, sadık olduran; 2) iliştiren, takılan, elleştiren, sarkıntılık ettiren, sarkılan, sürdüren, üstüne vardıran, sardıran, yanaştıran, bağlatan, öğürleştiren. аныxæcæг (аныxacджытæ) | anıxæşæg | 1) yapışan, yapıştırılan, sadık olan; 2) ilişen, takılan, elleşen, sarkıntılık eden, sarkılan, sürtünen, üstüne varan, saran, yanaşan, bağlanan, bağlayan, öğürleşen. 207
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214: аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216: vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218: aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220: aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236: аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238: аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240: tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242: аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244: артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246: аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250: архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252: асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a