2_A-1

parçalamak, paramparça etmek; yok etmek, götürmek, dağıtmak, yaymak, hızla yayılmak,
yılgınlığa uğratmak, bozmak, bozguna uğratmak, yenilgiye uğratmak, çarpılmak, sarsılmak, alt
üst etmek, tırpan atmak tahrip etmek.
адæргæй | adærgæy | umutsuzluk, umutsuzlukla, umutsuzlaşmak, ne yapılacağını bilmeme,
bilmeden, ne yapılmak, dehşet içinde, heyecan, heyecanlı; korkulu, yeis, umutsuzluğa
düşme.
адæргриз | adærgrij | titreme, titreyiş, titreklik, çırpınma, ürperti, ürperme, zangırdatmak;
heyecan; lerze, korku, raşe.
адæргъ кæнын | adærğ kænın | 1) ayırmak, katmanlara ayırmak; sermek, yere sermek,
uzatmak; 2) yenmek, mağlup etmek, üstesinden gelmek, hâkim olmak, geniş açmak,
yassılmak.
адæргъ уæвын (уын) | adærğ uævın | yayılmak, gerilmek, serilmek, yere serilmek, serilip
serpilmek, uzamak, uzanmak, uzun sürmek, yayılmak, gerilmek, gerinmek, kapaklanmak,
genişlemek, açılmak, elastikiyetini kaybetmek, burkulmak, incinmek.
адæрддзæф кæнын | adærdzæf kænın | uzaklaştırmak, çıkartmak, çıkarmak, çekmek,
çektirmek, kesmek, kesip çıkarmak, kaldırmak, arıtmak, kovmak, gitmeğe zorlamak,
hazfetmek, gidermek, yok etmek, silmek, ırmak, gecikmek.
адæрддзæф уæвын (уын) | adærdzæf uævın | uzaklaşmak, gitmek, çekilmek, çekilip
gitmek, el çekmek, elini eteğini çekmek, bir yana çekilmek, uzaklaşmak, uzaklara gitmek,
ayrılmak, kalkmak, hareket etmek, sapmak, arasını açmak, bırakmak, canlanmak, kendine
gelmek, ayılmak, öfkesi geçmek, yumuşamak, kalmak, bitmek, mesafe koymak, götürmek,
çıkmak, ihtimamlı bakımla iyi etmek, gerilemek.
адæрзæг кæнын | adærjæg kænın | zorlaştırmak, pürüzlendirmek, sert yapmak, katı hale
getirmek, berk yapmak, kaba hale getirmek, merhametsiz yapmak, hissiz yapmak, ciddi
yapmak, şiddetli yapmak, pürtüklü yapmak, pürüzlü yapmak.
адæрзæг уæвын (уын) | adærjæg uævın | sert olmak, katılaşmak, berk olmak, kabalaşmak,
merhametsiz olmak, hissizleşmek, ciddi olmak, şiddetli olmak.
адæттæг (адæтджытæ) | adættæg | teslim eden, veren, ifade eden, tasvir eden, çeviren,
tercüme eden, yayınlayan, terbiye eden, aşılayan, sirayet ettiren, bulaştıran, geçiren, fazla
veren, pasveren, veren, tevzi eden, ele veren, dile veren, belli eden, ifşa eden, diye tanıtan,
diye gösteren, veren, ifade eden, tasvir eden, çeviren, tercüme eden, yayınlayan, terbiye
eden, aşılayan, sirayet eden, bulaştıran, geçiren, fazla veren, pasveren, verilen, eğe, transfere
es, veren.
адæттинаг (адæттинæгтæ) | adættinag | teslim edilecek, teslim edecek, verecek, verilecek,
ifade edecek, ifade edilecek, tasvir edecek, çevirecek, tercüme edecek, yayınlayacak,
yayınlanacak, yayımlanacak, terbiye edecek, aşılayacak, sirayet ettirecek, bulaştıracak,
geçirecek, fazla verecek, pas verecek, tevzi edecek, ele verecek, dile verecek, dile getirilecek,
belli edecek, ifşa edecek, diye tanıtacak, diye gösterecek, iletilecek, aktarılacak, haber
verilecek, yetirilecek, anlatılacak, haber verilecek, geçirilecek, devredilecek, iletilecek,
nakledilecek; ницыуал дзы ис адæттинаг | nisıual zı iş adættinag | bir şey kalmadı
verilecek.
адæттын | adættın | vermek, ele vermek, teslim etmek, iletmek, aktarmak, haber vermek,
yetirmek, anlatmak, söylemek, bildirmek, nakletmek, getirmek, dile getirmek, dile vermek,
diye tanıtmak, ifade etmek, tasvir etmek, yayınlamak, yayımlamak, devretmek, servis etmek,
sadaka vermek, sürmek, sunmak, iade etmek, kokmak, tepmek, dağıtmak, tevzi etmek,
transfer etmek; geçirmek, çevirmek, tercüme etmek, terbiye etmek, aşılamak, sirayet
ettirmek, bulaştırmak, fazla vermek, pas vermek, haraç vermek, vergi vermek, hazırlamak,
59