ахилгæ | axilgæ | sürünme, yayma. ахилгæйæ | axilgæyæ | sürünerek, yayarak. ахилинаг (ахилинæгтæ) | axilinag | sürünecek, yayacak. ахилын [ахилд (-и, -ис), ахилдaид, ахилдзæн(-и, -ис)] | axilın | sürünmek, sürünerek uzaklaşmak, yaymak. ахин кæнын | axin kænın | 1) hinlik yapmak, hainlik yapmak, kurnazlık yapmak, kurnaz çıkmak; 2) hain kullanmak, kurnazlığa başvurmak. ахиртт кæнын | axirtt kænın | sümkürmek, çabukça sümkürmek, burnunu silmek. ахитаг | axitag | ахитæг (ахитджытæ) | axitæg | ахитæн | axitæn | ахитгæ | axitgæ | ахитгæйæ | axitgæyæ | ахитинаг | axitinag | ахитын [ахитыд (-и, -ис), ахитыaид, ахитдзæн(-и, -ис)] | axitın | ахицæн | axisæn | boşanma, ayrılma, ayırma, ayrılmış, ayrı yaşama, bölme, feshetme, uzaklaşma, dağıtma, dağılma, hal, talak, talik; yetiştirme, besleme, üretme. ахицæн кæнын | axisæn kænın | 1) ayırmak, ayrılmak, ayırtmak, alt bölümlere ayırmak, birbirinden ayırmak, belirlemek, ayrı düşürmek, ayırt etmek, aralamak, sökmek, tecrit etmek; izole etmek; bölmek, bölüşmek, yarı yarıya bölmek, paylaşmak, pay etmek, taksim etmek, parçalanmak, sınır çekmek, sınırlamak, birbirinden uzaklaştırmak, dağıtmak; katılmak, kesmek, kesilmek; 2) boşanmak, boşamayı kabul etmek, boşanma kararı vermek; ayrı yaşamak, ayrılmış olmak; 3) bitirmek, bitirtmek, tüketmek, sona erdirmek, son vermek, tekmillemek, feshetmek, durdurmak; çözmek, halletmek; yerleştirmek; 4) ödemek, ödenmek, ödeşmek, öteye çekmek; hesap görmek, hesaplaşmak, sayışmak, kesişmek, cezasını çekmek, borcunu vermek, borcunu ödemek; 5) müsaade etmek, izin vermek, fekketmek. ахицæн yæвын (yын) | axisæn uævın | 1) ayrılmak, ayrılmış olmak, ayrı durmak; ayrılanmak, çekilmek, bir yana çekilmek, kendi âlemine çekilmek, el çekmek, bölmek, bölünmek, feshetmek, dağıtmak, dağılmak, yayılmak, erimek, sapmak, çıkmak; karşılaşmamak, tecerrüt etmek, izin vermek; boşamak, eşini boşamak; beraberlikleri bitmek, ayrı yaşamak, berabere sona ermek; kaçmak, uzaklaşmak, serbest kalmak, kurtulmak; 2) buzağılamak, satılmak, geçmek, çelişmek, azmak, heyecana gelmek, heyecanlanmak, coşmak; düzelmek; yetişmek; 3) bitirmek, bitirilmek, bitmek, tamamlamak, tamamlanmak, neticelenmek, tüketmek, tükenmek, tekmillemek, sona ermek, sona erdirmek, son bulmak, mezun olmak, dolmak; yerleştirilmek; 4) ihtimamlı bakımla iyi etmek, hareket etmek, gerilemek; 5) kalkmak, sivrilmek, atlatmak, savuşturmak, başından savmak; 6) olmak; kopmak, vurmak, öldürmek; 7) karar verilmek. ахицæнгæнаг | axisængænag | ayırtan, ayrıçtan; belirleyen, ayrı düşürten, ayırt ettiren, aralatan, söktüren, tecrit ettiren, izole ettiren; böldüren, bölüştüren, paylaştıran, pay ettiren, taksim ettiren, parçalatan, sınır çektiren, sınırlatan, birbirinden uzaklaştıran, dağıtan; boşatan. ахицæнгæнæг (ахицæнгæнджытæ) | axisængænæg | ayıran, ayrılan, ayırtan; belirleyen, ayrı düşüren, ayırt eden, aralayan, söken, tecrit eden, izole eden; bölen, bölüşen, paylaşan, pay eden, taksim eden, parçalanan, sınır çeken, sınırlayan, birbirinden uzaklaşan, dağıtan; boşanan. 344
ахицæнгæнæггаг (ахицæнгæнæггæгтæ) | axisængænæggag | ayırmalık, ayrılmalık, ayırtmalık; belirlemelik, ayrı düşürmelik, ayırt etmelik, aralamalık, sökmelik, tecrit etmelik, izole etmelik; bölmelik, bölüşmelik, paylaşmalık, pay etmelik, taksim etmelik, parçalanmalık, sınır çekmelik, sınırlamalık, birbirinden uzaklaştırmalık, dağıtmalık; boşanmalık. ахицæнгæнæн | axisængænæn | ayırtılan, ayrılan; belirlenen, ayrı düşürülen, ayırt edilen, aralanan, sökülen, tecrit edilen, izole edilen; bölünen, bölüşülen, paylaşılan, pay edilen, taksim edilen, parçalanan, sınır çekilen, sınırlanan, birbirinden uzaklaştırılan, dağıtılan; boşanan. ахицæнгæнгæ | axisængængæ | ayırma, ayrılma, ayırtma; belirleme, ayrı düşürme, ayırt etme, aralama, sökme, tecrit etme, izole etme; bölme, bölüşme, paylaşma, pay etme, taksim etme, parçalanma, sınır çekme, sınırlama, birbirinden uzaklaştırma, dağıtma; boşanma. ахицæнгæнгæйæ | axisængængæyæ | ayırarak, ayrılarak, ayırtarak; belirleyerek, ayrı düşürerek, ayırt ederek, aralayarak, sökerek, tecrit ederek, izole ederek; bölerek, bölüşerek, paylaşarak, pay ederek, taksim ederek, parçalanarak, sınır çekerek, sınırlayarak, birbirinden uzaklaştırarak, dağıtarak; boşanarak. ахицæнгæнинаг (ахицæнгæнинæгтæ) | axisængæninag | ayıracak, ayrılacak, ayırtacak; belirlenecek, ayrı düşürecek, ayırt edecek, aralanacak, sökecek, tecrit edecek, izole edecek; bölecek, bölüşecek, paylaşacak, pay edecek, taksim edecek, parçalanacak, sınır çekecek, sınırlanacak, birbirinden uzaklaştıracak, dağıtacak; boşanacak. ахкæнын | axkænın | kilitlemek, kapatmak. ахли кæнын | axli kænın | uğraşmak, uğraşıp durmak, kımıl kımıl kımıldamak, itişmek, oyalamak, oyalanmak, oynaşmak; iyice araştırmak; eşinmek kurcalamak, kaynaşmak. ахо | axo | tarıma uygun arazi orman alanı arındırılma. очищенный от леса участок пашни ахoдæг (ахoдджытæ) | axodæg | kahvaltılık, ısırmalık, tatma, tadına bakılan; аходæг дзы ними фæлæууыд | axodæg zı nimi fælæuuıd | kahvaltılık bir şey yoktu, orada tat yoktu. ахoдæггaг (ахoдæггæгтæ) | axodægag | kahvaltılık, ısırmalık, tadımlık, tadına bakılmalık. ахoдæйнaг (ахoдæйнæгтæ) | axodæynag | kahvaltı edilecek, hafif kahvaltı. ахoдæн | axodæn | 1) kahvaltı; kahvaltı yapma, kahvaltılık, sabah öğünü, kahvaltı zaman. ахoдæн xæpын | axodæn xærın | kahvaltı yemek; kahvaltı yapmak, kahvaltı etmek; 2) kahvaltı ayarlamak. ахoдæнaфoн | axodænafon | kahvaltı zamanı. ахoдгæ | axodgæ | kahvaltı yapma. ахoдгæйæ | axodgæyæ | kahvaltı yaparak. ахoдинаг (ахoдинæгтæ) | axodinag | kahvaltı yapılacak. ахoдын (ахуыстон, ахуыстaин, ахoддзынæн) | axodın | 1) kahvaltı yemek, kahvaltı yapmak, kahvaltı etmek, yemeğe karar vermek, abur cubur atıştırmak, aperatif almak, açlığı bastırmak; ağzıyla almak; 2) ısırmak, aşındırmak, kemirmek, dişlemek, dişleriyle sıkıştırmak, kesmek; 3) tadına bakmak, tatmak. аходзагъд | axozağd | oyma, kesme, kesim. аходзагъд кæнын | axozağd kænın | oymak, kesmek, kesim yapmak. ахоинaг (ахoинæгтæ) | axoinag | çakacak, vuracak, dayak atacak, dövecek, pataklanacak, öğütecek. ахой-ахой кæнын | axoy-axoy kænın | sık sık çakmak, vurmak, dayak atmak, dövmek, pataklamak, öğütmek. ахойæг (ахoйджытæ) | axoyæg | çakan, vuran, dayak atan, döven, pataklayan, öğüten. ахойæггaг | axoyæggag | çakmalık, vurmalık, dayak atmalık, dövmelik, pataklamalık, öğütmelik. 345
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a