ulum, fen; амынд æрцæуын | amınd ærsæuın | göstermek, işaret etmek, anlamına gelmek, emir etmek, ayırmak, göstermek, işaret etmek; açıklamak, izah etmek. aмынд уæвын | amınd uævın | belirtilmek, belirtilebilmek. aмындад | amındad | aмындæй, амынддæй | amındæy, amınddæy | üzerinde, talimat altında, eğitme, öğretme, emir altında, tarafından. амындæpцæуын | amındærsæuın | öğrenmek, öğrenmiş olmak, öğretilmiş olmak. амынддæттæг | amınddættæg | öğretmen, öğreten, öğretici, eğitmen. амынддæттын | amınddættın | öğretmek, eğitmek, öğretim vermek, talimat vermek, tarif etmek. амынддзинaд (амынддзинæдтæ)| amındzinad | göstermelik, işaretlik, talimatlık, yönergelik, eğitmenlik, öğretmenlik, direktiflik; öğütlük. aмыp кæнын | amır kænın | akıl durdurmak, aklını durdurmak, sersemletmek, sağır etmek, sağıra çevirmek, başına vurup bayıltmak, şaşakalmak, şaşkına döndürmek, nutku tutulmak, uyuşturmak. aмыp-мыp кæнын | amır-mır kænın | 1) kişnemek, mır-mır etmek, mır-mırlamak, söylenmek (at); 2) çınlamak, çınlatmak, tınlamak, çangırdamak, şıngırdamak, şıngırdatmak, çalmak, sesli çıkmak (zil, çan). aмыp уæвын (уын) | amır uævın | dilsiz kalmak, dilsiz olmak, sağır olmak, nutku tutulmak, uyuşmak, donakalmak; şaşkına çevrilmek, konuşamamak, konuşma yitimi olmak, aklı durmak, şaşakalmak, şaşkına dönmek, sersemlemek. aмыpдыгoн | amırdıgon | sersem, sağır, şaşkın, nutku tutulma. aмыpxæг (амыpxджытæ) | amırxæg | çalan, kaçıran, aşıran. aмыpxæггaг (амыpxæггæгтæ) | amırxæggag | çalmalık, kaçırmalık, aşırmalık. aмыpxæн | amırxæn | çalınan, kaçırılan, aşırılan. aмыpxгæ | amırxgæ | çalma, kaçırma, aşırma. aмыpxгæйæ | amırxgæyæ | çalarak, kaçırarak, aşırarak. aмыpxинaг (амыpxинæгтæ) | amırxinag | çalacak, kaçıracak, aşıracak. aмыpxт (амыpxтытæ) | amırxt | çalmış, kaçırmış, aşırmış. aмыpxын (амыpxтон, амыpxтaин, амыpxдзынæн) | amırxın | çalmak, kaçırmak, aşırmak. aмыты | amıtı | burada, buralarda, şurada, şuralarda. aмыты-уымыты | amıtı-uımıtı | orada burada, oralarda buralarda, orada şurada, oralarda şuralarda. aмыxуыp кæнын | amıxuır kænın | hızlı baskı yapmak, çabukça basmak, bastırmak, mühürlemek, imzalamak, yazdırmak. анад кæнын | anad kænın | 1) tatsızlık yapmak, karşı koymak, nahoş yapmak; 2) çirkinleştirmek; zevksizlik çıkarmak, zevkini kaçırmak, zevksiz yapmak, muhalif etmek; 3) zehirlemek. анад уæвын (уын) | anad uævın | 1) tatsız olmak, karşı olmak, nahoş olmak; 2) çirkinleşmek, zevki kaçmak, zevksiz olmak, muhalif olmak; 3) zehirlenmek. анадгæнæг (анадгæнджытæ) | anadgænæg | tatsızlık yapan, karşı koyan, nahoş yapan; çirkinleştiren; zevksizlik çıkaran, zevkini kaçıran, zevksiz yapan, muhalif eden; zehirleyen. анадгæнæггаг (анадгæнæггæгтæ) | anadgænæggag | tatsızlık yapmalık, karşı koymalık, nahoş yapmalık; çirkinleştirmelik; zevksizlik çıkarmalık, zevkini kaçırmalık, zevksiz yapmalık, muhalif etmelik; zehirlemelik. анадгæнæн | anadgænæn | tatsızlık yapılan, karşı koyulan, nahoş yapılan; çirkinleştirilen; zevksizlik çıkarılan, zevkini kaçıran, zevksiz yapılan, muhalif edilen; zehirlenen. 184
анадгæнгæ | anadgængæ | tatsızlık yapma, karşı koyma, nahoş yapma; çirkinleştirme; zevksizlik çıkarma, zevkini kaçırma, zevksiz yapma, muhalif etme; zehirleme. анадгæнгæйæ | anadgængæyæ | tatsızlık yaparak, karşı koyarak, nahoş yaparak; çirkinleştirerek; zevksizlik çıkararak, zevkini kaçırarak, zevksiz yaparak, muhalif ederek; zehirleyerek. анадгæнинaг (анадгæнинæгтæ) | anadgæninag | tatsızlık yapılacak, karşı koyulacak, nahoş yapacak; çirkinleştirecek; zevksizlik çıkaracak, zevkini kaçıracak, zevksiz yapacak, muhalif edecek; zehirleyecek. аназын, ануaзын | anajın, anuajın | soğuk sıvı içecekler içmek. анаинaг (анаинæгтæ) | anainag | yıkanacak, banyo yapacak, duş alacak, hamama gidecek, yüzecek; geri satın alacak, fidye verip kurtaracak, amorti edecek, fidye verecek; kurtaracak, rehinden kurtaracak, cezasını çekecek, ödeyecek, telafi edecek; harman dövecek, harman yapacak. анай кæнын | anay kænın | harman dövmek, harman yapmak. анайaг | anayag | yıkatan, banyo yaptıran, duş aldıran, hamama götüren, yüzdüren; geri satın alan, fidye verip kurtaran, amorti eden, fidye veren; kurtaran, rehinden kurtaran, cezasını çeken, ödeyen, telafi eden; harman döven, harman yapan. анайæг (анайджытæ) | anayæg | yıkanan, banyo yapan, duş alan, hamama giden, yüzen; geri satın alan, fidye verip kurtaran, amorti eden, fidye veren; kurtaran, rehinden kurtaran, cezasını çeken, ödeyen, telafi eden; harman döven, harman yapan. анайæггaг (анайæггæгтæ) | anayæggag | yıkanmalık, yıkamalık, banyo yapmalık, duş almalık, hamama gitmelik, yüzmelik; geri satın almalık, fidye verip kurtarmalık, amorti etmelik, fidye vermelik; kurtarmalık, rehinden kurtarmalık, cezasını çekmelik, ödemelik, telafi etmelik; harman dövmelik, harman yapmalık анайæн | anayæn | yıkanılan, banyo yapılan, duş alınan, hamama gidilen, yüzülen; geri satın alınan, fidye verip kurtarılan, amorti edilen, fidye verilen; kurtarılan, rehinden kurtarılan, cezası çekilen, ödenen, telafi edilen; harman dövülen, harman yapılan. анайгæ | anaygæ | yıkanma, yıkama, banyo yapma, duş alma, hamama gitme, yüzme; geri satın alma, fidye verip kurtarma, amorti etme, fidye verme; kurtarma, rehinden kurtarma, cezasını çekme, ödeme, telafi etme; harman dövme, harman yapma. анайгæйæ | anaygæyæ | yıkanarak, banyo yaparak, duş alarak, hamama giderek, yüzerek; geri satın alarak, fidye verip kurtararak, amorti ederek, fidye vererek; kurtararak, rehinden kurtararak, cezasını çekerek, ödeyerek, telafi ederek; harman döverek, harman yaparak анайын (анадтон, анадтaин, анайдзынæн) | anayın | yıkanmak, yıkamak, banyo yapmak, duş almak, hamama gitmek, yüzmek; geri satın almak, fidye verip kurtarmak, amorti etmek, fidye vermek; kurtarmak, rehinden kurtarmak, cezasını çekmek, ödemek, telafi etmek; harman dövmek, harman yapmak; хи анайын | xi anayın | kurtarılmak, cezasını çekmek; yıkanmak, kendini yıkmak, banyo yapmak, suya girmek. аналaт уæвын (уын) | analat uævın | terbiyesiz olmak, meydan okumak, küstah, küstah olmak; lanet olmak, lanet işler yapmak. анализ (уæнггай кæнын зонадон æгъдауæй) | analij (uænggay kænın jonadon æğdauæy) | analiz, analiz etme, tahlil, çözümleme, tahlil. анализ кæнын | analij kænın | analiz etmek, çözümlemek, tahlil etmek, tetkik etmek, incelemek, eşelemek, eşinmek, eşmek. анализгæнæг (анализгæнджытæ) | analijgænæg | çözümleyen, analiz eden, analiz yapan, tahlil eden, tetkik eden, inceleyen, eşeleyen, eşinen, eşen. 185
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214: аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216: vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218: aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220: aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a