алывæрсон, алывæрсыг | alıværşon, alıværşıg | etraflı, etrafa, etraflıca, kapsamlı, her tarafa, her yana, her yöne, fırdolayı, çevreye, pozisyona, konuma. алывæрстæм | alıværştæm | her tarafa, her yana, her yöne, etrafa, fırdolayı, çevreye, pozisyona, konuma. алывæрсты | alıværştı | her tarafı, her yanı, her yönü, etrafı, fırdolayı, çevreyi, tüm çevreye; pozisyonu, konumu. алывæрстыг | alıværştıg | her taraflık, her yanlık, her yönlük, etraflık, fırdolayı, çevrelik; pozisyonluk, konumluk. алывæрсыг, алывæрсон | alıværşıg, alıværşon | etraflı, etrafa, etraflıca, kapsamlı, her tarafa, her yana, her yöne, fırdolayı, çevreye, pozisyona, konuma. алывыд | alıvıd | 1) sövgü, küfür, azarlama, şetim, kabalık, yobazlık, edepsizlik, cüret, küstahlık, çiğlik, taşkınlık, cesaret, kötü söz söyleme, kötü kullanım, unf, celafet, gılzat; 2) tiksinçlik, iğrençlik, iğrenç şey, kabalık, cife; kötü şey; алывыд кaлын | alıvıd kalın | azarlamak, kötü sözler söylemek, kabalık yapmak, küstahlık etmek. алыг | alıg | 1) kesme; geçme, kesik; 2) karar verme; iş bağlama 3) kararlaştırma, çözme; anlaşma, sözleşme; цæуыл алыг ис хъуыддаг? | sæuıl alıg iş quıdag? | neye bağladınız işi? nasıl çözdünüz işi? neye karar verildi? алыг кæнын | alıg kænın | 1) kesmek, kestirmek, kesivermek, kesip atmak, bağlantısını kesmek, kesikler içinde bırakmak, yolunu kesmek, kırpmak, kırkmak, boğazlamak, doğramak, deşmek, katletmek; ayırmak, budamak, yarmak, çırpmak, anlaşmak, açmak, geçmek, şakketmek, iş bağlamak, sözleşmek, cezmetmek; 2) yerleştirmek, durdurmak, müsaade etmek, izin vermek; çözmek, halletmek; 3) karar vermek, kararlamak, çözmek, halletmek, hükmetmek. алыг уæвын (уын) | alıg uævın | kesmek, kesilmek, anlaştırılmak, iş bağlatılmak, sözleşmek, durmak, kalmak, çözmek алыггæнаг | alıggænag | kestiren, kesiveren, kesip atan, kırptıran, kırktıran, boğazlatan, doğratan, katlettiren. алыггæнæг (алыггæнджытæ) | alıggænæg | kesen, kesiveren, kırpan, kırkan, boğazlayan, doğrayan, katleden. алыггæнæггаг (алыггæнæггæгтæ) | alıggænæggag | kesmelik, kestirmelik, kesivermelik, kesip atmalık, kırpmalık, kırkmalık, boğazlamalık, doğramalık, katletmelik. алыггæнæн | alıggænæn | kesilen, kestirilen, kesi verilen, kesip atılan, kırpılan, kırkılan, boğazlanan, doğranan, katledilen. алыггæнгæ | alıggængæ | kesme, kestirme, kesiverme, kesip atma, kırpma, kırkma, boğazlayma, doğrayma, katletme. алыггæнгæйæ | alıggængæyæ | keserek, kestirerek, kesivererek, kesip atarak, kırparak, kırkarak, boğazlayarak, doğrayarak, katlederek. алыггæнинaг (алыггæнинæгтæ) | alıggæninag | kesilecek, kestirilecek, kesi verilecek, kesip atılacak, kırpılacak, kırkılacak, boğazlanacak, doğranacak, katledilecek. алыгтæ кæнын | alıgtæ kænın | parça parça kesmek, parçalamak, parça parça kesmek, didiklemek, kuşa benzetmek, doğramak, kıymak, kestirmek, kesivermek, kesip atmak, bağlantısını kesmek, kesikler içinde bırakmak, kırpmak, kırkmak, boğazlamak, doğramak, katletmek; ayırmak, budamak, yarmak. алыгтæ уæвын (уын) | alıgtæ uævın | birkaç yerden kesmek, birkaç yerden kendini kesmek. алыгъд (алыгъдтытæ) | alığd | kaçmış. 162
алыгъуызoн (алыгъуызæттæ), алыxуызoн | alığuıjon, alıxuıjon | değişik, çeşitli, farklı, türlü, her tür, türlü türlü, her türlü, her çeşit, her durum, her şekil, her cins, her mümkün, muhtelif, değişik, başka, ayrı, olası, olabilir. алыгъуызoннад, алыxуызoнад | alığuıjonnad, alıxuıjonad | her durum, her tür, her çeşit, her şekil, her cins, fark, başka, farklı, değişik, ayrı, türlü türlü, olası, olabilir, her mümkün. алыдзух | alızdux | her zaman, daima, hep, dem adem. алыздæм(ты), алырдæм(ты) | alıjdæm, alırdæm | tüm yönlere, tüm alanlarda, her yana, her tarafa, her yere, her bölüme, her kısma, her yüze, her yöne, her kenara. алыздыгæй(ты), алырдыгæй(ты) | alıjdıgey, alırdıgey | her taraftan, her yandan, her yerden, her yönden, her bölümden, her kısımdan, her yüzden, her kenardan, etraftan, etrafından, fırdolayı, çevreden, çevresinden. алымæн кæнын | alımæn kænın | dostluk kurdurmak, arkadaşlık kurdurmak, tanıştırmak, tanıtmak, görüştürmek, yaklaştırmak, yakınlaştırmak, bilgi vermek, bilgilendirmek, incelemek; çalışmak. алымæн уæвын (уын) | alımæn uævın | dost olmak, dostluk etmek, ahbap olmak, arkadaş olmak, tanışmak, yaklaşmak, yakınlaşmak, ısınmak, incelemek, bilgi edinmek, bilgilendirilmek, öğrenmek. алымыггaг | alımıggag | heterojen, çeşitli, her çeşit, her cins, her soy, her sülale, her aile, her aşiret, her tür, türlü, türlü türlü, muhtelif, değişik. алынoмoн | alınomon | her isimden, her kesimden, her aileden, aksine. алыпп | alıpp | at cinsi, at türü, at çeşidi, at ırkı, at üretme, yavru, döl, filiz. алыpaн | alıran | her yerde, her tarafta, her alan, her bölge, her ülke, fırdolayı, evrensel. алыpaнæй | alıranæy | her yerden, her alandan, her bölgeden, her ülkeden. алыpaны | alıranı | her yerde yer alan, her yerde görülen, her yerde birden bulunan, her yeri, her alanı, her bölgeyi, her ülkeyi. алырдæм(ты), алыздæм(ты) | alırdæm, alıjdæm | tüm yönlere, tüm alanlarda, her yana, her tarafa, her yere, her bölüme, her kısma, her yüze, her yöne, her kenara. алырдыгæй(ты), алыздыгæй(ты) | alırdıgey, alıjdıgey | her taraftan, her yandan, her yerden, her yönden, her bölümden, her kısımdan, her yüzden, her kenardan, etraftan, etrafından, fırdolayı, çevreden, çevresinden. алыcтæг кæнын | alıştæg kænın | 1) inceltmek, sulandırmak, ezmek; 2) değiştirmek, bozdurmak, ufaltmak, ara vermek; 3) arıtmak. алыcтæн кæнын | alıştæn kænın | saman-ot sermek, altlık yapmak, atların altına atılan samandan altlık yapmak, çöp saman yapmak. алыфарс, алыварс | alıvaş, alıvarş | her taraf, her yan, her yön, etraf, her çevre. алыxатт (алы xатт) | alıxatt | her zaman, her durumda, her sefer, her defa, her defasında, sürekli, süreçli, devamlı, daima, daimi, daim, dem adem, hep, sabit olarak; düzenli olarak. алыхаттау, алхаттау | alıxauttau, alxattau | olağan, her zaman, daima, genellikle nasıl, genel olarak. как всегда, как обычно, по обыкновению алыхуызон (алыхуызæттæ), алыгъуызoн | alıxuıjon, alığuıjon | değişik, çeşitli, farklı, türlü, her tür, türlü türlü, her türlü, her çeşit, her durum, her şekil, her cins, her mümkün, muhtelif, değişik, başka, ayrı, olası, olabilir. алыхуызонад, алыгъуызoннад | alıxuıjonad, alığuıjonnad | her durum, her tür, her çeşit, her şekil, her cins, fark, başka, farklı, değişik, ayrı, türlü türlü, olası, olabilir, her mümkün. алыхуызoндарæсджын | alığuıjondaræşcın | her tür elbiseli, her çeşit giyimli, her şekil kıyafetli, her cins üst başlı, farklı giyimli, değişik elbiseli. 163
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180: амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182: ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184: амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186: анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188: анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190: андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a