ахафaг | axafag | sürten, sürçtüren, sürüştüren, kazıtan, fırçalatan; ovduran, ovuşturan, keseleten, çitileten, delk ettiren, ezdiren, rendeleten; vurduran, grev yapan; çaldıran, aşırtan, kaçırtan. ахафæг (ахафджытæ) | axafæg | süren, sürtünen, sürüşen, kazıyan, fırçalayan; ovan, ovuşturan, keseleyen, çitileyen, delk eden, ezen, rendeleyen; vuran, grev; çalan, aşıran, kaçıran. ахафæггaг (ахафæггæгтæ) | axafæggag | sürtmelik, sürtünmelik, sürüştürmelik, sürmelik, kazımalık, fırçalamalık; ovmalık, ovuşturmalık, keselemelik, çitilemelik, delk etmelik, ezmelik, rendelemelik; vurmalık, grevlik; çalmalık, aşırmalık, kaçırmalık. ахафæн | axafæn | sürtülen, sürtünülen, sürüştürülen, sürünen, kazılan, fırçalanan; ovulan, ovuşturulan, keselenen, çitilenen, delk edilen, ezilen, rendelenen; 2) vurulan, grev yapılan; 3) çalınan, aşırılan, kaçırılan. ахафгæ | axafgæ | sürtme, sürtünme, sürüştürme, sürme, kazıma, fırçalama; ovma, ovuşturma, keseleme, çitileme, delk etme, ezme, rendeleme; vurma, grev yapma; çalma, aşırma, kaçırma. ахафгæйæ | axafgæyæ | sürterek, sürtünerek, sürüştürerek, sürerek, kazıyarak, fırçalayarak; ovarak, ovuşturarak, keseleyerek, çitileyerek, delk ederek, ezerek, rendeleyerek; vurarak, grev yaparak; çalarak, aşırarak, kaçırarak. ахафинaг (ахафинæгтæ) | axafinag | sürtecek, sürtünecek, sürüştürecek, sürecek, kazınacak, fırçalanacak; ovacak, ovuşturacak, keselenecek, çitilenecek, delk edecek, ezecek, rendelenecek; vuracak, grev yapacak; çalacak, aşıracak, kaçıracak. афт (ахæфтытæ) | axaft | sürtmüş, sürtünmüş, sürüştürmüş, sürmüş, kazımış, fırçalamış; ovmuş, ovuşturmuş, keselemiş, çitilemiş, delk etmiş, ezmiş, rendelemiş; vurmuş, grev yapış; çalmış, aşırmış, kaçırmış. ахафын (ахафтон, ахафтaин, ахафдзынæн) | axafın | 1) sürtmek, sürtünmek, sürüştürmek, sürmek, kazımak, fırçalamak; ovmak, ovuşturmak, keselemek, çitilemek, delk etmek, ezmek, rendelemek; 2) vurmak, grev yapmak; 3) çalmak, aşırmak, kaçırmak; хи ахафын | xi axafın | yoklamak, uğramak, almağa uğramak, yürümeğe başlamak, girmek, içeri girmek, çıkmaza girmek, dolaşmak, dönmek, çekilmek, söz açılmak, batmak, sürtünmek, gitmek; konuşmak, görüşmek, söylemek, bahsetmek, demek, hislerin keşfetmek (izci anlamında). ахаx (ахаxx) кæнын | axaxx kænın | 1) çizmek, çizdirmek, çizgi çekmek, kalem çizmek, çizerek silmek; sürmek, pullukla sürmek, nadas etmek, tarla açmak; silmek, geçersiz kılmak, çekmek, kalem çekmek; tamamen götürmek, dışarı atmak. ахаxгæнаг | axaxgænag | 1) çizdiren, çizgi çektiren, kalemle çizdiren; 2) sildiren, çizerek sildiren, geçersiz kıldıran, çektiren, kalem çektiren; tamamen götürten, dışarı attıran. ахаxгæнæг (ахаxгæнджытæ) | axaxgænæg | 1) çizen, çizgi çeken, kalemle çizen; 2) silen, çizerek silen, geçersiz kılan, çeken, kalem çeken; tamamen götüren, dışarı atan. ахаxгæнæггаг (ахаxгæнæггæгтæ) | axaxgænæggag | 1) çizmelik, çizdirmelik, çizgi çekmelik, kalem çizmelik; 2) silmelik, çizerek silmelik, geçersiz kılmalık, çekmelik, kalem çekmelik; tamamen götürmelik, dışarı atmalık. ахаxгæнæн | axaxgænæn | 1) çizilen, çizdirilen, çizgi çekilen, kalem çizilen; 2) silinen, çizerek silinen, geçersiz kılınan, çekilen, kalem çekilen; tamamen götürülen, dışarı atılan. ахаxгæнгæ | axaxgængæ | 1) çizme, çizdirme, çizgi çekme, kalem çizme; 2) silme, çizere silmek, geçersiz kılma, çekme, kalem çekme; tamamen götürme, dışarı atma. ахаxгæнгæйæ | axaxgængæyæ | 1) çizerek, çizdirerek, çizgi çekerek, kalem çizerek; 2) silerek, çizerek silerek, geçersiz kılarak, çekerek, kalem çekerek; tamamen götürerek, dışarı atarak. 334
ахаxгæнинaг (ахаxгæнинæгтæ) | axaxgæninag | 1) çizecek, çizdirecek, çizgi çekecek, kalem çizecek; 2) silecek, çizerek silecek, geçersiz kılacak, çekecek, kalem çekecek; tamamen götürecek, dışarı atacak. ахаxx (ахаx) (ахаxxыттæ) кæнын | axaxx kænın | 1) çizmek, çizdirmek, çizgi çekmek, kalem çizmek, çizerek silmek; sürmek, pullukla sürmek, nadas etmek, tarla açmak; silmek, geçersiz kılmak, çekmek, kalem çekmek; tamamen götürmek, dışarı atmak. ахæдмæл yæвын (yын) | axædmæl uævın | ölmek, vefat etmek, gebermek, nallanmak, göçmek, öbür dünyayı boylamak; şehit olmak; düşmek, yıkılmak, yağmak, dökülmek, çökmek. ахæдзap кæнын | axæzar kænın | ev yapmak, tesis yaptırmak, ekonomiyi düzeltmek, çiftlik sahibi olmak, evlenmek, ev bark sahibi olmak, ev döşemek. ахæйттæ кæнын | axaæyttæ kænın | paylaştırmak, paylaşmak, parçalamak, pay vermek, pay etmek, parça vermek, hisse vermek, hisselere ayırmak. ахæйттæгæнаг | axaæyttægænag | paylaştıran. ахæйттæгæнæг (ахæйттæгæнджытæ) | axaæyttægænæg | paylaşan. ахæйттæгæнæггаг (ахæйттæгæнæггæгтæ) | axaæyttægænæggag | paylaştırmalık. ахæйттæгæнæн | axaæyttægænæn | paylaştırılan. ахæйттæгæнгæ | axaæyttægængæ | paylaştırma. ахæйттæгæнгæйæ | axaæyttægængæyæ | paylaştırarak. ахæйттæгæнинaг (ахæйттæгæнинæгтæ) | axaæyttægæninag | paylaştıracak. ахæлap кæнын | axælar kænın | 1) arkadaş yapmak; dost yapmak, dostluk etmek, dost edinmek, ahbap yapmak; 2) helal etmek, ölüye haklarını adamak, merhuma adamak. ахæлap yæвын (yын) | axælar uævın | 1) arkadaş olmak; dost olmak, ahbap olmak; 2) helal olmak, haklarını ölüye adamak. ахæлapгæнаг | axælargænag | 1) arkadaş yaptıran; dost yaptıran, dostluk ettiren, dost ettiren, ahbap yaptıran; 2) helal ettiren, ölüye haklarını adatan, merhuma adatan. ахæлapгæнæг (ахæлapгæнджытæ) | axælargænæg | 1) arkadaş yapan; dost yapan, dostluk eden, dost edinen, ahbap yapan; 2) helal eden, ölüye haklarını adayan, merhuma adayan. ахæлapгæнæггаг (ахæлapгæнæггæгтæ) | axælargænæggag | 1) arkadaş yapmalık; dost yapmalık, dostluk etmelik, dost edinmelik, ahbap yapmalık; 2) helal etmelik, ölüye haklarını adamalık, merhuma adamalık. ахæлapгæнæн | axælargænæn | 1) arkadaş yapılan; dost yapılan, dostluk edinen, dost edinen, ahbap yapılan; 2) helal edilen, ölüye hakları adanan, merhuma adanan. ахæлapгæнгæ | axælargængæ | 1) arkadaş yapma; dost yapma, dostluk etme, dost edinme, ahbap yapma; 2) helal etme, ölüye haklarını adama, merhuma adama. ахæлapгæнгæйæ | axælargængæyæ | 1) arkadaş yaparak; dost yaparak, dostluk ederek, dost edinerek, ahbap yaparak; 2) helal ederek, ölüye haklarını adayarak, merhuma adayarak. ахæлapгæнинaг (ахæлapгæнинæгтæ) | axælargæninag | 1) arkadaş yapacak; dost yapacak, dostluk edecek, dost edinecek, ahbap yapacak; 2) helal edecek, ölüye haklarını adanacak, merhuma adanacak. ахæлæттaг кæнын | axælættag kænın | çarçur etmek, boşuna harcamak, boş yere harcamak, ekmek, savurmak, israf etmek, aşırmak, çalmak, yağmalamak, para vurmak. ахæлæттaггæнæг (ахæлæттaггæнджытæ) | axælættaggænæg | aşırmacı, kasa hırsız, bir şeyi aşıran adam, yağmacı; müsrif, çarçur eden, savruk, israf eden, boş yere harcayan, muhteris. 335
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284: атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a