dallayarak, budaklaşarak; 4) geliştirerek, döndürerek, açılarak, açarak; kurarak, teşkil ederek; geliştirerek. айтaуинaг (айтaуинæгтæ) | aytauinag | 1) serpecek, serpiştirecek, yayacak, yayılacak, serecek; 2) ekecek, elenecek; 3) asacak, dışarı asacak, asarak idam edecek, tartacak, ipe serecek, iliştirecek; dallanacak, budaklanacak; 4) geliştirecek, döndürecek, açılacak, açacak; kuracak, teşkil edecek; geliştirecek. айтaуын (айтыдтон, айтыдтaин, айтaудзынæн) | aytauın | 1) serpmek, serpiştirmek, yaymak, yayılmak, sermek; 2) ekmek, elemek; 3) asmak, dışarı asmak, asarak idam etmek, tartmak, sermek, ipe sermek, iliştirmek; dallanmak, budaklanmak; 4) geliştirmek, döndürmek, açılmak, açmak; kurmak, teşkil etmek; geliştirmek; нартхор айтауын | nartxor aytauın | mısır ekmek, mısır yaymak. айтæ-уыйтæ | aytæ-uıytæ | erteleme, gecikme, acele etmeme, ağırdan alma, fazla kalma; uzun düşünme, hay-huy yapma. айтæ-уыйтæ кæнын | aytæ-uıytæ kænın | ertelemek, gecikmek, acele etmemek, ağırdan almak, fazla kalmak; uzun düşünmek, hay-huy yapmak, şöyle böyle yapmak; айтæ-уыйтæ нал фæкæнын | aytæ-uıytæ nal fækænın | uzun düşünmüyorum, gecikmeksizin yapıyorum. айтæккæ | aytækkæ | şimdi, şimdilik, hemen, halen, derhal; bugün, şu anda; demin; birazdan. айтыгъд (айтыгъдтытæ) | aytığd | sallanma, açıklık, ölçek, uzunluk, uzama, boy, alan, sarılmış, ambalaj yapılmış, imtidat. айтыд (айтыдтытæ) | aytıd | 1) serpmiş, serpiştirmiş, yaymış, yayılmış; 2) ekmiş, elemiş; 3) asmış, dışarı asmış, asarak idam etmiş, tartmış, sermiş, ipe sermiş, iliştirmiş; dallanmış, budaklanmış; 4) geliştirmiş, döndürmüş, açılmış, açmak; kurmuş, teşkil etmiş. айтынг кæнын | aytıng kænın | uzatmak, esnetmek, salmak, genişletmek, artırmak, yaymak, gerilmek. айтыгъд уæвын (уын) | aytığd uævın | yayılmış olmak, uzanmak, germek. айтындз-айтындз кæнын | aytınz-aytınz kænın | 1) sık sık germek; gerilmek, sermek, çekmek; 2) açmak, açıp yaymak, yayılmak, esnetmek, salmak, uzanmak, uzamak, uzatmak. айтындзаг | aytınzag | 1) gerdirten; gerişten, serdirten, çektirten; 2) açtırtan, açıp yaydırtan, yayıştan, esneten, salan, uzatan, uzattıran, uzatırdan. айтындзæг (айтындзджытæ) | aytınzæg | 1) geren; gerilen, seren, çeken; 2) açan, açıp yayan, yayılan, esneten, salan, uzanan, uzayan, uzatan. айтындзæггаг (айтындзæггæгтæ) | aytınzæggag | 1) germelik; gerilmelik, sermelik, çekmelik; 2) açmalık, açıp yaymalık, yayılmalık, esnetmelik, salmalık, uzanmalık, uzamalık, uzatmalık. айтындзæн | aytınzæn | 1) gerilen; serilen, çekilen; 2) açılan, yayılan, açıp yayılan, esnetilen, salınan, uzanılan, uzatılan. айтындзгæ | aytınzgæ | 1) germe; gerilme, serme, çekme; 2) açma, açıp yaymak, yayılma, yayılma, esnetme, salma, uzanma, uzama, uzatma. айтындзгæйæ | aytınzgæyæ | 1) gererek; gerilerek, sererek, çekerek; 2) açarak, açıp yayarak, yayılarak, esneterek, salarak, uzanarak, uzayarak, uzatarak, yayılarak. айтындзинaг (айтындзинæгтæ) | aytınzinag | 1) gerecek; gerilecek, serecek, çekecek; 2) açacak, açıp yayacak, yayılacak, esnetecek, salacak, uzanacak, uzayacak, uzatacak, yayılacak. айтынг кæнын | aytıng kænın | 1) germek, uzatmak, esnetmek, salmak, genişletmek, artırmak, yaymak; elastikiyetini gidermek; 2) açtırmak, toz haline sokturmak, püskürtmek. 116
айтынг уæвын (уын) | aytıng uævın | 1) gerilmek, uzanmak, uzamak, yayılmak, esnemek, salınmak, genişlemek, artmak; elastikiyeti gitmek; 2) açılmak, toz haline gelmek, püskürmek. айтындзын (айтыгътон, айтыгътaин, айтындздзынæн) | aytınzın | 1) germek; gerilmek, sermek, çekmek, uzatmak; къухтæ айтындзын | khuxtæ aytınzın | elleri uzatmak; 2) açmak, açıp yaymak, yayılmak, esnetmek, salmak, uzanmak, uzamak; хи айтындзын | xi aytınzın | kendini uzatmak, uzanmak, uzamak, yayılmak, yaymak, yayılmış olmak, gerilmek; денджыз фæтæн йæхи айтыгъта | dæncıj fætæn yæxi aytığta | deniz enine kendini yaydı. айуан | ayuan | şaklaban, soytarı, maskara, maskaralık, palyaço, alay, gülünç, taklit, komedi, rezalet. айуан кæнын | ayuan kænın | alay etmek, eğlenmek, eğlenmek, dalga geçmek; oyun etmek, takılmak, yaralamak, iğnelemek, istihza etmek, piliz kesmek; raptetmek. айуангæнæг | ayuangænæg | şakacı, alay eden, dalga geçen; eğlendiren, eğlendirten, oyun eden, iğneleyen, yaralayan, istihza eden, piliz kesen, takılan; rapteden. айуаp-айуаp кæнын | ayuar-ayuar kænın | hızlı bir şekilde dağıtmak, çabukça dağıtmak; bölmek, bölüştürmek, paylaştırmak, pay etmek, paylara ayırmak, evleri ayırmak. айуаpаг | ayuarag | dağıttıran; böldürten, bölüştürten, paylaştırtan, pay ettirten, paylara ayırtan, evleri ayırtan. айуаpæг (айуаpджытæ) | ayuaræg | dağıtan; bölen, bölüştüren, paylaştıran, pay eden, paylara ayıran, evleri ayıran. айуаpæггаг (айуаpæггæгтæ) | ayuaræggag | dağıtmalık; bölmelik, bölüştürmelik, paylaştırmalık, pay etmelik, paylara ayırmalık, , evleri ayırmalık. айуаpæн | ayuaræn | dağıtılan; bölünen, bölüştürülen, paylaştırılan, pay edilen, paylara ayrılan, evleri ayrılan. айуаpгæ | ayuargæ | hızlı bir şekilde dağıtma, çabukça dağıtma, dağıtma; bölme, bölüşme, bölüştürme, parçalama, paylama, pay etme, paylaşma, paylaştırma, paylara ayırma, evleri ayırma, taksim etme, üleşme, üleştirme, tasnif etme, tikeleşme. айуаpгæйæ | ayuargæyæ | dağıtarak; bölerek, bölüştürerek, paylaştırarak, pay ederek, paylara ayırarak, evleri ayırarak. айуаpинaг (айуаpинæгтæ) | ayuarinag | dağıtılacak; bölünecek, bölüştürülecek, paylaştırılacak, pay edilecek, paylara ayrılacak, evleri ayıracak. айуаpын (айуæpстон, айуæpстaин, айуаpдзынæн) | ayuarın | hızlı bir şekilde dağıtmak, çabukça dağıtmak, dağıtmak; bölmek, bölüşmek, bölüştürmek, parçalamak, paylamak, pay etmek, paylaşmak, paylaştırmak, paylara ayırmak, evleri ayırmak, taksim etmek, üleşmek, üleştirmek, tasnif etmek, ırmak, tikeleşmek. ай-уый | ay-uıy | bu-o, bu-şu, şu-o. айуарын | ayuarın| çabuk dağıtmak, çabucak ayırmak, tez üleştirmek, hızlı bölüştürmek, süratli tasnif etmek, hızla bölmek, paylaşmak, bölüşmek, dağıtıcılık yapmak, distribütörlük yapmak, üleşmek, paylamak. айуæpст (айуæpстытæ) | ayuærşt | dağıtılmış; bölünmüş, bölüştürülmüş, paylaştırılmış, pay edilmiş, paylara ayrılmış, evleri ayrılmış. айфæлтау | ayfæltau | daha iyi olacak, yani daha iyi. айфыццаг | ayfıssag | bir keresinde, bir seferinde, geçen kere, geçen sefer; geçenlerde, yakında; bir şekilde. айфыццаджы | ayfıssacı | yakın, yakında, geçenlerde, hemen yeni, önceki, bir önceki, sabık. айхал-айхал кæнын | ayxal-ayxal kænın | 1) sık sık yok etmek, yıkmak, harap etmek; mahvetmek; 2) bozmak, bozulmak; sökmek, sakatlamak, zedelemek, haklamak, benzetmek, 117
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66: адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68: адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70: адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72: yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80: döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82: ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84: aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86: geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90: азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a