2_A-1

абадæггaг (абадæггæгтæ) | abadæggag | 1) oturmalık; ilişmelik; 2) çömelmelik; reverans
yapmalık, eğilmelik; 3) savunmuş olmalık; durulmalık, tortusu çökmelik; 4) beklemelik;
sabretmelik; bel bağlamalık, ummalık.
абадæн | abadæn | 1) oturulan; ilişilen; 2) çömelen; reverans yapılan, eğilen; 3) savunmuş
olunan; durulanan, tortusu çöküşen; 4) beklenilen; sabredilen; bel bağlanan, umulan.
абадгæ | abadgæ | oturma, oturaklı, aklı başında, yaşını başını almış, evde kalmış, kalık;
ilişme; çömelme; reverans yapma, eğilme; savunmuş olma; durulma, tortusu çökme;
bekleme; sabretme; bel bağlama, umma.
абадгæ чызг | abadgæ çıjg | yaşlı bakire, yaşlı evlenmemiş kız; evde kalmış kız, yaşını başını
almış kız, kalık kız; чысыл абадгæ у, фæлæ ницы кæны | çışıl abadgæ u, fælæ nısı kænı |
biraz evde kalmıştır fakat bir şey olmaz.
абадгæйæ | abadgæyæ | 1) oturarak; ilişerek; 2) çömelerek; reverans yaparak, eğilerek; 3)
savunmuş olarak; durularak, tortusu çökerek; 4) bekleyerek; sabrederek; bel bağlayarak,
umarak.
абадинaг | abadinag | 1) oturacak; ilişecek; 2) çömelecek; reverans yapacak, eğilecek; 3)
savunmuş olacak; durulacak, tortusu çökecek; 4) beklenecek; sabredecek; bel bağlanacak,
umacak.
абадт (абæдтытæ) | abadt | 1) oturmuş; ilişmiş; 2) çömelmiş; reverans yapmış, eğilmiş; 3)
savunmuş olmuş; durulmuş, tortusu çökmüş; 4) beklemiş; sabretmiş; bel bağlamış, ummuş.
абадын (абадтæн, абадтaин, абаддзынæн) | abadın | 1) biraz oturmak; ilişmek; 2)
çömelmek; reverans yapmak, eğilmek; 3) çabukça oturmak; 4) savunmuş olmak; durulmak,
tortusu çökmek; 5) beklemek; sabretmek; bel bağlamak, ummak; абадын кæнын | abadın
kænın | çabukça oturtmak; kısa zamanda oturtmak; иу чысыл дæ абадын бахъæудзæн |
iu çışıl dæ abadın baqæuzæn | biraz beklemek zorunda kalacaksın; bir az oturman
gerekecek; цы абада, уый абадæд | sı abada, uıy abadæd | ne oturacaksa onu otursun.
абадынгæнæг (абадынгæнджытæ) | abadıngænæg | oturtan, oturmasına izin veren.
абажур | abajur | abajur, lamba gölgeliği, siper.
абазаг | аbаjаg | Аbаzа.
абазap кæнын | abajar kænın | pazarlık etmek; pazarlık yapmak, pazarlıkla alıp-satmak,
satıp savmak.
абазаpгæнaг | abajaggænag | pazarlık yaptıran.
абазаpгæнæг (абазаpгæнджытæ) | abajaggænæg | pazarlık yapan.
абазаpгæнæггaг | abajaggænæggag | pazarlık yapmalık.
абазаpгæнæн | abajaggænæn| pazarlık yapılan.
абазаpгæнгæ | abajaggængæ| pazarlık yapma.
абазаpгæнгæйæ | abajaggængæ| pazarlık yaparak.
абазаpгæнинaг | abajaggæninag | pazarlık yapılacak, pazarlığa değecek.
абази | аbаji | yirmi kapiklik.
абазинаг (абазинæгтæ) | аbаjinаg | yirmi kapiklik.
абал кæнын | abal kænın | 1) düzenlemek, guruplaşmak, guruplaştırmak, grup
düzenlemek; müfreze, kol, ekip, takım; kurmak, tesis etmek, teşkil etmek; 2) zincir germek,
gerilmek; uzatmak, uzanmak, uzamak, esnetmek, salmak, yayılmak.
абал уæвын (уын) | abal uævın | 1) gruplar düzenlenmek, guruplaştırmak, gruplar halinde
organize; teşkilatlanmak, toplanıp birleşmek; 2) zincir ile gerilmek, bir dize gerinmek; 3)
guruba girmek, ekibe gitmek, guruplaşmak.
16