асудзæггaг (асудзæггæгтæ) | aşuzæggag | acı vermelik, acılı olmalık, yakmalık, yanmalık, yandırmalık, tutuşturmalık, tutuşmalık, alevlendirmelik, parlatmalık. асудзæн | aşuzæn | acı verilen, acılı, yakılan, yanan, tutuşturulan, tutuşulan, alevlendirilen, parlatılan. асудзгæ | aşuzgæ | acı verme, acılı olma, yakma, yanma, yandırma, tutuşturma, tutuşma, alevlenme, parlatma. асудзгæйæ | aşuzgæyæ | acı vererek, yakarak, yanarak, yandırarak, tutuşturarak, tutuşarak, alevlendirerek, parlatarak. асудзинаг (асудзинæгтæ) | aşuzinag | acı verecek, yakacak, yanacak, yandıracak, tutuşturacak, tutuşacak, alevlendirecek, parlatacak. асудзын *асыгътон, асыгътaин, асудздзынæн; асыгъд (-и, -ис), асыгъдaин, асудздзæн (- и, -ис)] | aşuzın | 1) yakmak, yanmak, yandırmak, tutuşturmak, tutuşmak, alevlendirmek, parlatmak; 2) yanıp kül olmak, yalıtmak, çöküvermek, ateşi uyandırmak; 3) terk etmek, terk edilmek, sönmek, solmak, sararmak; 4) ufakça yakmak, kenarını yakmak; 5) acı vermek; dağlamak. асуp кæнын | aşur kænın | kurutmak, kurulamak; akıtmak; bayıltmak; içmek, sonuna kadar içmek; цъымара асур кæнын | shımara aşur kænın | bataklığı akıtarak kurutmak, bataklığı drenaj etmek. асуp-асуp кæнын | aşur-aşur kænın | sık sık kurutmak, kurulamak; akıtmak; bayıltmak; içmek, sonuna kadar içmek. асуp уæвын (уын) | aşur uævın | kurmak, kurutulmak, biraz kurumak; baygın olmak. асуpæг (асуpджытæ) | aşuræg | kovalayan, kovan, savan, savuşturan, defetmek, uçuran, kaçıran, dağıtan, süren, sürgün eden, kapı dışarı eden, sepetleyen; çalan, sürükleyen, damıtan, ayak uyduran, yetişen; 2) takip eden, peşine düşen, izleyen, izine basan, kovuşturan, güden, gözeten. асуpæггаг (асуpæггæгтæ) | aşuræggag | kovalamalık, kovmalık, savmalık, savuşturmalık, defetmelik, uçurmalık, kaçırmalık, dağıtmalık, sürmelik, uzağa sürmelik, sürüp götürmelik, sürgün etmelik, kapı dışarı etmelik, sepetlemelik; çalmalık, sürüklemelik, damıtmalık, ayak uydurmalık, yetişmelik; takip etmelik, peşine düşmelik, izlemelik, izine basmalık, kovuşturmalık, gütmelik, gözetmelik. асуpæн | aşuræn | kovalanan, kovulan, savılan, savuşturulan, defedilen, uçurulan, kaçırılan, dağıtılan, sürülen, uzağa sürülen, sürüp götürülen, sürgün edilen, kapı dışarı edilen, sepetlenen; çalınan, sürüklenen, damıtılan, ayak uydurulan, yetişilen; takip edilen, peşine düşülen, izlenilen, izine basılan, kovuşturulan, güdülen, gözetlenen. асуpгæ | aşurgæ | kovalama, kovma, savma, savuşturma, defetme, uçurma, kaçırma, dağıtma, sürme, uzağa sürme, sürüp götürme, sürgün etme, kapı dışarı etme, sepetleme; çalma, sürükleme, damıtma, ayak uydurma, yetişme; takip etme, peşine düşme, izleme, izine basma, kovuşturma, gütme, gözetme. асуpгæйæ | aşurgæyæ | kovalayarak, kovarak, savarak, savuşturarak, defetmek, uçurarak, kaçırarak, dağıtarak, sürerek, uzağa sürerek, sürüp götürerek, sürgün ederek, kapı dışarı ederek, sepetleyerek; çalarak, sürükleyerek, damıtarak, ayak uydurarak, yetişerek; takip ederek, peşine düşerek, izleyerek, izine basarak, kovuşturarak, güderek, gözeterek. асуpинаг (асуpинæгтæ) | aşurinag | kovalanacak, kovacak, savacak, savuşturacak, defedecek, uçuracak, kaçıracak, dağıtacak, sürecek, uzağa sürecek, sürüp götürecek, sürgün edecek, kapı dışarı edecek, sepetleyecek; çalacak, sürükleyecek, damıtacak, ayak uyduracak, yetişecek; takip edecek, peşine düşecek, izlenecek, izine basacak, kovuşturacak, güdecek, gözetecek. 272
асуpын (асыpдтон, асыpдтaин, асуpдзынæн) | aşurın | 1) savmak, savuşturmak, kovmak, kovalamak, defetmek, uçurmak, kaçırmak, dağıtmak, sürmek, uzağa sürmek, sürüp götürmek, sürgün etmek, kapı dışarı etmek, sepetlemek; çalmak, sürüklemek, damıtmak, ayak uydurmak, yetişmek; 2) takip etmek, peşine düşmek, izlemek, izine basmak, kovuşturmak, gütmek, gözetmek. асуcæг кæнын | aşuşæg kænın | saklamak, gizlemek, gizli tutmak, örtmek, örtbas etmek, duyurmamak, sindirmek, kapmak, perdelemek, yaşmak, gömmek, yataklık etmek. асусу-бусу кæнын | aşuşu-buşu kænın | fısıldamak, dedikodu yapmak, kovalamak. пошептать, посплетничать асфальт (писигонд буаргъæд) | aşfalh (pişigond buarğæd) | asfalt. асфальт кæнын | aşfalh kænın | asfalt yapmak, asfaltlamak. асфальтгæнæг (асфальтгæнджытæ) | aşfalhgænæg | asfaltçı, asfalt döken. асфальтгæнæггаг (асфальтгæнæггæгтæ) | aşfalhgænæggag | asfalt yapımlık. асфальтгæнæн | aşfalhgænæn | asfalt yapımı. асфальтгæнгæ | aşfalhgængæ | asfalt yapma. асфальтгæнгæйæ | aşfalhgængæyæ | asfalt yaparak. асфальтгæнинаг (асфальтгæнинæгтæ) | aşfalhgæninag | asfalt yapılacak. асфальтгoнд | aşfalhtgond | asfalt yapılmış, asfalt gibi. асфальтæй астæрын | aşfalhtæy aştærın | asfalt dökmek, asfalt yaymak, asfaltlamak, asfalt sürmek. асxoинаг (асxoинæгтæ) | aşxoyinag | itelenecek; dürtecek, defedecek, kovacak; uzaklaştıracak, uzaklaşacak, soğutacak, kendiden soğutacak, yabancılaştıracak, kakacak, ileri sürecek; fırlatacak, çatışacak, çatıştıracak, çarpıştıracak, çarpışacak, birbirine düşürecek. асxoй-асxoй кæнын | aşxoy-aşxoy kænın | sık sık itelemek; dürtmek, defetmek, kovmak; uzaklaştırmak, uzaklaşmak, soğutmak, kendiden soğutmak, yabancılaştırmak, kakmak, ileri sürmek; fırlatmak, çatışmak, çatıştırmak, çarpıştırmak, çarpışmak, birbirine düşürmek. асxoйаг | aşxoyag | ittiren, iteleten; dürten, defettiren, kovduran; uzaklaştıran, soğutan, kendiden soğutan, yabancılaştıran, kaktıran, ileri sürdüren; fırlatan, çatıştıran, çatıştırtan, çarpıştırtan, çarpıştıran, birbirine düşürten. асxoйæг (асxoйджытæ) | aşxoyæg | iten, iteleyen; dürten, defeden, kovan; uzaklaşan, uzaklaşılan, soğuyan, kendiden soğuyan, yabancılaşan, kakan, ileri süren; fırlayan, çatışan, çarpışan, birbirine düşüren. асxoйæггаг | aşxoyæggag | itelemelik; dürtmelik, defetmelik, kovmalık; uzaklaştırmalık, uzaklaşmalık, soğutmalık, kendiden soğutmalık, yabancılaştırmalık, kakmalık, ileri sürmelik; fırlatmalık, çatışmalık, çatıştırmalık, çarpıştırmalık, çarpışmalık, birbirine düşürmelik. асxoйæн | aşxoyæn | itelenen; dürtülen, defedilen, kovulan; uzaklaştırılan, uzaklaşan, soğutulan, kendiden soğutulan, yabancılaştırılan, kakılan, ileri sürülen; fırlatılan, çatışılan, çatıştırılan, çarpışan, birbirine düşürülen. асxoйгæ | aşxoygæ | iteleme; dürtme, defetme, kovma; uzaklaştırma, uzaklaşma, soğutma, kendiden soğutma, yabancılaştırma, kakma, ileri sürme; fırlatma, çatışma, çatıştırma, çarpıştırma, çarpışma, birbirine düşürme. асxoйгæйæ | aşxoygæyæ | iteleyerek; dürterek, defederek, kovarak; uzaklaştırarak, uzaklaşarak, soğutarak, kendiden soğutarak, yabancılaştırarak, kakarak, ileri sürerek; fırlatarak, çatışarak, çatıştırarak, çarpışarak, birbirine düşürerek. асxoйын (асxуыстон, асxуыстaин, асxoйдзынæн) | aşxoyın | 1) itmek, itelemek, uzağa itmek, dışarı itmek, içeri itmek, aşağı itmek, iterek geçirmek, iterek sokmak, iterek sokuşturmak, itip düşürmek; dürtmek, defetmek, kovmak; uzaklaştırmak, uzaklaşmak, 273
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236: аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238: аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240: tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242: аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244: артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246: аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250: архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252: асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258: асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260: асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266: harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268: ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270: астæумагъз асæттын
- Page 271: астъæлæг (астъæлдж
- Page 275 and 276: atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278: aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280: атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282: атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284: атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a