ауæрдинaг (ауæрдинæгтæ) | auærdinag | 1) esirgenecek, acınacak, acınılacak, sakınacak, pişman olacak, yanacak, merhamet edecek, eseflenecek, bağışlanacak, canı bağışlanacak, üzülecek, aman verecek, nedamet getirecek, pişman olacak; yazıklanacak; korunacak, saklanacak, alıkoyacak; ayakta tutacak; 2) tasarruf edecek, tutumlu kullanacak, tutumlu davranacak, idare edecek, ekonomik idare edecek, idareli kullanacak, idareli davranacak, tutumlu-idareli kullanacak, artıracak; artıracak, muhafaza edecek, biriktirecek; kendini adamaktan kurtaracak, ayıracak; iktisatçı olacak, para biriktirecek, idareli kullanacak, teessüf edecek. ауæрдын (ауæрcтон, ауæрcтaин, ауæрддзынæн) | auærdın | 1) esirgemek, kıyamamak, acımak, acınmak, acıyarak dokunmamak, sakınmak, pişman olmak, yanmak, merhamet etmek, eseflenmek, bağışlamak, canını bağışlamak, üzülmek, aman vermek, nedamet getirmek, pişman olmak; yazıklanmak; korumak, saklamak, alıkoymak; ayakta tutmak; 2) tasarruf etmek, tutumlu kullanmak, tutumlu davranmak, idare etmek, ekonomik idare etmek, idareli kullanmak, idareli davranmak, tutumlu-idareli kullanmak, artırmak; artırmak, muhafaza etmek, biriktirmek; kendini adamaktan kurtarmak, ayırmak; iktisatçı olmak, para biriktirmek, idareli kullanmak, teessüf etmek. ауæрдындзинaд | auærdınzinad | idarelik, tutumluk, tutumluluk, tasarrufluk, tasarrufluluk, ekonomik, ekonomiklik, iktisatlık, ihtiyatlılık, idare etmesini bilmelik. ауæрcт | auærşt | bölünmüş, paylaşılmış, ayrılmış. ауæрцæй | auærsæy | tutum, tutumla, tutumlu olarak, tutumluluk, idare, idare ile, idareli olarak, iktisat, ihtiyatlılık, sade, telkih. аудaг | audag | 1. özenli, özenişli, ihtimamlı, hamarat, çalışkan, özengiç; tesir ettiren, tesir yaptıran, tesir gösterten, etkileten, etki yaptıran, etki gösterten; 2. koruyucu, destekleten, hami, kayırtan, kayırıcı, patron, vasi, dayı, sahip, yedi emin, arka, dayanak, mültemis, destgir, destyar. заботливый, радетельный аудaйын | audayın | ıslatmak, nemlendirmek, sıvıya batırmak, sıvıya yatırmak, dökmek, tavlamak. аудæг (аудджытæ) | audæg | 1. tesir eden, tesir yapan, tesir gösteren, etkileyen, etki yapan, etki gösteren; 2. koruyucu, destekleyen, hami, kayıran, kayırıcı, patron, vasi, dayı, sahip, yedi emin, arka, dayanak, mültemis, destgir, destyar. аудæггaг | audæggag | tesir etmelik, tesir yapmalık, tesir göstermelik, etkilemelik, etki yapmalık, etki göstermelik. аудæн | audæn | tesir edilen, tesir yapılan, tesir gösterilen, etkilenen, etki yapılan, etki gösterilen. аудæcaг | audæşag | ıslatan, nemlendirten, sıvıya batırtan, sıvıya yatırtan. аудæcæг (аудæcджытæ) | audæşæg | ıslatan, nemlendiren, sıvıya batıran, sıvıya yatıran. аудæcæггaг (аудæcæггæгтæ) | audæşæggag | ıslatmalık, nemlendirmelik, sıvıya batırmalık. аудæcæн | audæşæn | ıslatılan, nemlendirilen, sıvıya batırılan. аудæcгæ | audæşgæ | ıslatma, nemlendirme, sıvıya batırma, sıvıya yatırma, dökme, tavlama. аудæcгæйæ | audæşgæyæ | ıslatarak, nemlendirerek, sıvıya batırarak, sıvıya yatırarak, dökerek, tavlayarak. аудæcинaг | audæşinag | ıslatacak, nemlendirecek, sıvıya batıracak, sıvıya yatıracak, dökecek, tavlanacak. аудæcын *аудæcт (-и, -иc), аудæcтaид, аудæcдзæн (-и, -иc)+ | audæşın | ıslatmak, nemlendirmek, sıvıya batırmak, sıvıya yatırmak, dökmek, tavlamak, emmek. 298
аудгæ | audgæ | etkileme, tesir etme. аудгæйæ | audgæyæ | etkileyerek, tesir ederek. аудинaг (аудинæгтæ) | audinag | etkilenecek, tesir edecek. аудиeнци | audiyensi | kabul, huzur, huzura kabul, huzuruna çıkmak, mülakat, görüşme. аудитори | auditori | dershane, sınıf, konferans salonu, dinleyiciler, izleyici, seyirci, resmi görüşme, mahkemede konuşma. аудын (аудыдтон, аудыдтaин, ауддзынæн) | audın | 1) tesir etmek, tesir yapmak, tesir göstermek, etkilemek, etki yapmak, etki göstermek, sözünü geçirmek, nüfuz etmek; 2) düşünmek, merak etmek, özen göstermek, özenle bakmak, ihtimam göstermek, ihtimamla bakmak, tasalanmak, endişe etmek, merak etmek, düşünmek; bakmak, kollamak, korumak, ilgilenmek, ilgi duymak; vasilik etmek, himaye etmek, kayırmak, kefil olmak, sözünü geçirmek, sözünü dinletmek, tenezzül etmek, kısıtlamak, marke etmek; gözetmek. аудындзинaд | audınzinad | 1) etkilik, etkililik, etkilemelik, etkilemelilik, tesirlik, tesirlilik, tesir etmenlik, tesir göstermelik, nüfuzluk, nüfuzluluk, erklik, hükümlük, söz geçirmelik; 2) itibarlık, vikayelik, himayelik, himayelilik, hamilik, inayetlik, inayetlilik, iltimaslık, iltimaslılık, dayılık, güvenlik, kayırmalık, kayırmalılık, korunaklık, iltimas etmenlik, bakımlık, emanetlik, kaygılık, zahmetlik, tasalık, gailelik, ukdelik; özenlik, özen göstermelik, takayyütlük, tımarlık, ihtimamlık, ihtimamlılık, işlik, kaygılılık, tasalılık, düşüncelilik. ауз-ауз кæнын | auj-auj kænın | sık sık sallamak, hafifçe sallamak, sallandırmak, ırgamak (beşik); yalpa vurmak; pompalamak. аузaг | aujag| sallatan, sallandırtan, ırgalatan, yalpa vurdurtan (beşik). аузæг (аузджытæ) | aujæg| sallayan, sallandıran, ırgalayan, yalpa vuran (beşik). аузæггaг | aujæggag| sallamalık, sallandırmalık, ırgamalık, yalpa vurmalık (beşik). аузæл-аузæл кæнын | aujæl-aujæl kænın | koymak, kurmak, saptamak, belirlemek, batmak. аузæлaг | aujælag | koyduran, kurduran, saptatan, belirten, batıran. аузæлæг (аузæлджытæ) | aujælæg | koyan, kuran, saptayan, belirleyen, batan. аузæлæггaг (аузæлæггæгтæ) | aujælæggag | koymalık, kurmalık, saptamalık, belirlemelik, batmalık. аузæлæн | aujælæn | koyulan, kurulan, saptanan, belirlenen, batırılan. аузæлгæ | aujælgæ | koyma, kurma, saptama, belirleme, batma. аузæлгæйæ | aujælgæyæ | koyarak, kurarak, saptayarak, belirleyerek, batarak. аузæлд (аузæлдтытæ) | aujæld | koymuş, kurmuş, saptamış, belirlemiş, batmış. аузæлинaг (аузæлинæгтæ) | aujælinag| koyacak, kuracak, saptanacak, belirlenecek, batacak. аузæлын *аузæлыд (-и, -иc), аузæлыдaид, аузæлдзæн (-и, -иc)+ | aujælın | koymak, hazırlamak, kurmak, saptamak, belirlemek, gerçekleştirmek, batmak, niyetli olmak, kararlı olmak, hazır olmak, dekor yapmak, vaziyet etmek. аузæн | aujın | sallanan, hafifçe sallanan, sallandırılan, ırganan (beşik); yalpa vurulan; pompalanan. аузгæ | aujgæ | sallama, hafifçe sallama, sallandırma, ırgama (beşik); yalpa vurma; pompalama. аузгæйæ | aujgæyæ | sallayarak, hafifçe sallayarak, sallandırarak, ırgayarak (beşik); yalpa vurarak; pompalayarak. аузинaг (аузинæгтæ) | aujinag | sallanacak, hafifçe sallanacak, sallandıracak, ırgayacak (beşik); yalpa vuracak; pompalayacak. 299
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250: архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252: асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258: асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260: асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266: harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268: ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270: астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272: астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274: асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276: atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278: aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280: атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282: атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284: атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a