2_A-1

coşturma, coşma, telaşlandırma, telaşa düşme, dokunma, gocundurma, gocunma, karışıklık
çıkarma, talazlanma, kımıldanma, kaynaşma, endişelendirme, içlenme, çarpınma; çevirme,
evirip çevirme, karıştırma.
афæйлayгæйæ | afæylaugæyæ | dökerek, döküm yaparak, atarak, boşaltarak, çekilerek,
çalarak; dalgalandırarak, dalgalanarak, çalkandırarak, çalkanarak; heyecanlandırarak,
heyecanlanarak, coşturarak, coşarak, telaşlandırarak, telaşa düşerek, dokunarak,
gocundurarak, gocunarak, karışıklık çıkararak, talazlanarak, kımıldanarak, kaynaşarak,
endişelendirerek, içlenerek, çarpınarak; çevirerek, evirip çevirerek, karıştırarak.
афæйлayинaг | afæylauinag | dökecek, döküm yapacak, atacak, boşaltacak, çekilecek,
çalacak; dalgalandıracak, dalgalanacak, çalkandıracak, çalkanacak; heyecanlandıracak,
heyecanlanacak, coşturacak, coşacak, telaşlandıracak, telaşa düşecek, dokunacak,
gocunduracak, gocunacak, karışıklık çıkaracak, talazlanacak, kımıldanacak, kaynaşacak,
endişelendirecek, içlenecek, çarpınacak; çevirecek, evirip çevirecek, karıştıracak.
афæйлayын (афæйлыдтон, афæйлыдтaин, афæйлayдзынæн) | afæylauın | 1) dökmek,
döküm yapmak, atmak, boşaltmak, çekilmek, geri çekilmek, çalmak; 2) dalgalandırmak,
dalgalanmak, çalkandırmak, çalkanmak, heyecanlandırmak, heyecanlanmak, coşturmak,
coşmak, telaşlandırmak, telaşa düşmek, dokunmak, gocundurmak, gocunmak, karışıklık
çıkarmak, talazlanmak, kımıldanmak, kaynaşmak, endişelendirmek, çok endişelenmek,
içlenmek, çarpınmak; 3) çevirmek, evirip çevirmek, karıştırmak.
афæйлыд | afæylıd | döküm, dökme boşaltma, dışarı akış, inme, gidim, gerileme, çekme,
yanardöner, parıltı, çalmak.
афæлaxc уæвын (уын) | afælaxş uævın | 1) ince olmak, incelmek; 2) zayıflamak, arıklamak,
kötülemek, süzülmek, tazılaşmak, avurdu avurduna göçmüş olmak, yüzü zayıflamak, kilo
vermek; 3) tüketilmek, tükenmek, cılız düşmek, yorgun düşmek.
афæлвap-афæлвap кæнын | afælvar-afælvar kænın | sık sık denemek, sınamak, test
etmek, tecrübe etmek, tecrübesiyle bilmek; duymak, görmek, görüp geçirmek; tatmak,
tadına bakmak; 2) emeklemek, kalkmak, çaba sarf etmek, kalkışmak, yeltenmek, çalışmak,
teşebbüs etmek.
афæлвapaг | afælvarag | deneten, sınatan, test ettiren, tecrübe ettiren, tecrübesiyle
öğreten; duyuran, gösteren, görüp geçirten; tattıran, tadına baktıran; 2) emekleten, kaldıran,
çaba sarf ettiren, kalkışan, yeltenen, çalıştıran, teşebbüs ettiren.
афæлвapæг (афæлвapджытæ) | afælvaræg | deneyen, sınayan, test eden, tecrübe eden,
tecrübesiyle bilen; duyan, gören, görüp geçiren; tadan, tadına bakan; 2) emekleyen, kalkan,
çaba sarf eden, kalkışan, yeltenen, çalışan, teşebbüs eden.
афæлвapæггaг (афæлвapæггæгтæ) | afælvaræggag | denemelik, sınamalık, test etmelik,
tecrübe etmelik, tecrübesiyle bilmelik; duymalık, görmelik, görüp geçirmelik; tatmalık, tadına
başmaklık; 2) emeklemelik, kalkmalık, çaba sarf etmelik, kalkışmalık, yeltenmelik, çalışmalık,
teşebbüs etmelik.
афæлвapæн | afælvaræn | denenen, sınanan, test edilen, tecrübe edilen, tecrübesiyle
bilinen; duyulan, görülen, görüp geçirilen; tadılan, tadına bakılan; 2) emeklenen, kalkılan,
çaba sarf edilen, kalkışılan, yeltenen, çalışılan, teşebbüs edilen.
афæлварæн кæнын | afælvaræn kænın | denemek, sınamak, tecrübe etmek, duymak,
tartmak, tecrübesiyle bilmek, tecrübe etmek, tatmak, tadına bakmak; görüp geçirmek;
emeklemek, kalkmak, teşebbüs etmek.
афæлвapгæ | afælvagræ | deneme, sınama, test etme, tecrübe etme, tecrübesiyle bilme;
duyma, görme, görüp geçirme; tatma, tadına bakma; 2) emekleme, kalkma, çaba sarf etme,
kalkışma, yeltenme, çalışma, teşebbüs etme.
310