tutuşmak, sarılmak, almak, gözetmek, yetmek, yetişmek, elvermek, idare etmek; boğuşmak, girmek; kesilmek, kan tutmak, bükülmek, devrilmek, pıhtılanmak, dürülmek. ацaxcаг | asaxşag | tutturan, yakalatan, avlatan, ele geçirten, enseleten, kaptan, kapıştıran, yapıştıran, yapışı verdiren, kavratan, tutturan, tutuşturan, sardıran, aldıran, gözeten, yettiren, yetiştiren, el verdirten, idare ettiren; boğuşturan, girdiren; kestiren, kan tutan, bükülen, devrilen, pıhtılanan, dürtülen. ацaxcæг (ацaxcджытæ) | asaxşæg | tutan, yakalayan, yakalatan, avlayan, ele geçiren, enseleyen, kapan, kapışan, yapışmak, yapışıveren, kavrayan, tutunan, tutuşan, sarılan, alan, gözeten, yetmek, yetişen, elveren, idare eden; boğuşan, giren; kesilen, kan tutan, bükülen, devrilen, pıhtılanan, dürülen. ацaxcæггаг (ацaxcæггæгтæ) | asaxşæggag | tutmalık, yakalamalık, yakalatmalık, avlamalık, ele geçirmelik, enselemelik, kapmalık, kapışmalık, yapışmalık, yapışıvermelik, kavramalık, tutunmalık, tutuşmalık, sarılmalık, almalık, gözetmelik, yetmelik, yetişmelik, elvermelik, idare etmelik; boğuşmalık, girmelik; kesilmelik, kan tutmalık, bükülmelik, devrilmelik, pıhtılanmalık, dürülmelik. ацaxcæн | asaxşæn | tutulan, yakalanılan, yakalatılan, avlanılan, ele geçirilen, enselenen, kapılan, kapışılan, yapışılan, yapışı verilen, kavranılan, tutuşulan, sarılan, alınan, gözetilen, yetinilen, yetişilen, elveren, idare edilen; boğuşulan, girilen; kesişilen, kan tutulan, bükülen, devrilen, pıhtılanan, dürülen. ацaxcгæ | asaxşgæ | tutma, yakalama, yakalatma, avlama, ele geçirme, enseleme, kapma, kapışma, yapışma, yapışıverme, kavrama, tutunma, tutuşma, sarılma, alma, gözetme, yetme, yetişme, elverme, idare etme; boğuşma, girme; kesilme, kan tutma, bükülme, devrilme, pıhtılanma, dürülme. ацaxcгæйæ | asaxşgæyæ | tutarak, yakalayarak, yakalatarak, avlayarak, ele geçirerek, enseleyerek, kapayarak, kapışarak, yapışarak, yapışıvererek, kavrayarak, tutunarak, tutuşarak, sarılarak, alarak, gözeterek, yeterek, yetişerek, elvererek, idare ederek; boğuşarak, girerek; kesilerek, kan tutarak, bükülerek, devrilerek, pıhtılanarak, dürülerek. ацaxcинаг (ацaxycинæгтæ) | asaxşinag | tutacak, yakalanacak, yakalatacak, avlanacak, ele geçirecek, enselenecek, kapacak, kapışacak, yapışacak, yapışıverecek, kavranacak, tutunacak, tutuşacak, sarılacak, alacak, gözetecek, yetecek, yetişecek, elverecek, idare edecek; boğuşacak, girecek; kesilecek, kan tutacak, bükülecek, devrilecek, pıhtılanacak, dürülecek. ацaxcын (ацaxстoн, ацaxстaин, ацaxсдзынæн) | asaxşın | 1) tutmak, yakalamak, yakalatmak, avlamak, ele geçirmek, enselemek, kapmak, kapışmak, yapışmak, yapışıvermek, kavramak, tutunmak, tutuşmak, sarılmak, almak, gözetmek, yetmek, yetişmek, elvermek, idare etmek; boğuşmak, girmek; 2) kesilmek, kan tutmak, bükülmek, devrilmek, pıhtılanmak, dürülmek. ацaxyıp кæнын | asaxuır kænın | 1) öğrenmek, okumak, belli bir zaman okumak; çalışmak; 2) eğitmek, öğretmek, belli bir zaman öğrenmek; öğretmenlik yapmak; okutmak, ders vermek; 3) alıştırmak, alışmak, dadanmak, ısınmak; 4) haddini bildirmek. ацaxyıpc-ацaxyıpc кæнын | asaxuırş-asaxuırş kænın | ацaxyıpcаг | asaxuırşag | ацaxyıpcæг (ацaxyıpcджытæ) | asaxuırşæg | ацaxyıpcæггаг (ацaxyıpcæггæгтæ) | asaxuırşæggag | ацaxyıpcæн | asaxuırşæn | ацaxyıpcгæ | asaxuırşgæ | ацaxyıpcгæйæ | asaxuırşgæyæ | ацaxyıpcинаг (ацaxyıpcинæгтæ) | asaxuırşinag | 376
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ) | asaxuırşinag | ацaxyıpcын [ацaxyıpcт (-и, -ис), ацaxyıpcттaид, ацaxyıpcдзæн (-и, -ис)] | asaxuırşın | ацæв-ацæв кæнын | asæv-asæv kænın | 1) sık sık itmek, uzağa itmek, defetmek, kendiden soğutmak, itelemek, uzaklaşmak, yabancılaştırmak; uzaklaştırmak, batırmak, saplamak, sokmak, takmak, tıkmak, sokmak, saplamak; 2) ittirmek; vurmak, darbeleşmek; delmek, deşmek. ацæваг | asævag | 1) ittiren, uzağa ittiren, defettiren, kendiden soğutan, iteleten, uzaklaştıran, yabancılaştıran; batırtan, saplatan, sokturan, taktıran, tıklatan, saplatan; 2) ittiren; vurduran, darbeleştiren; deldiren, deşeleten. ацæвæг (ацæвджытæ) | asævæg | 1) iten, uzağa iten, defeden, kendiden soğuyan, iteleyen, uzaklaşan, uzaklaştıran, yabancılaşan; batıran, saplayan, sokan, takan, tıkılan; 2) iten; vuran, darbeleşen; delen, deşen. ацæвæггаг (ацæвдæггæгтæ) | asævæggag | 1) itmelik, uzağa itmelik, defetmelik, kendiden soğutmalık, itelemelik, uzaklaşmalık, yabancılaştırmalık; uzaklaştırmalık, batırmalık, saplamalık, sokmalık, takmalık, tıkmalık, sokmalık, saplamalık; 2) ittirmelik; vurmalık, darbeleşmelik; delmelik, deşmelik. ацæвæн | asævæn | 1) itelenen, uzağa itilen, defeden, kendiden soğutulan, itelenen, uzaklaşılan, yabancılaştırılan; uzaklaştırılan, batırılan, saplanan, sokulan, takılan, tıkanan, sokulan, saplanan; 2) ittirilen; vurulan, darbelenilen; delinen, deşilen. ацæвгæ | asævgæ | 1) itme, uzağa itme, defetme, kendiden soğutma, iteleme, uzaklaşma, yabancılaştırma; uzaklaştırma, batırma, saplama, sokma, takma, tıkma, sokma, saplama; 2) ittirme; vurma, darbeleşme; delme, deşme. ацæвгæйæ | asævgæyæ | 1) iterek, uzağa iterek, defederek, kendiden soğutarak, itelenerek, uzaklaşarak, yabancılaştırarak; uzaklaştırarak, batırarak, saplanarak, sokarak, takarak, tıkarak, sokarak, saplayarak; 2) ittirerek; vurarak, darbeleşerek; delerek, deşerek. ацæвинаг (ацæвдинæгтæ) | asævinag | 1) itecek, uzağa itecek, defedecek, kendiden soğutacak, itelenecek, uzaklaşacak, yabancılaştıracak; uzaklaştıracak, batıracak, saplanacak, sokacak, takacak, tıkacak, sokacak, saplanacak; 2) ittirecek; vuracak, darbeleşecek; delecek, deşecek. ацæвын (ацæвтoн, ацæвтaин, ацæвдзынæн) | asævın | 1) itmek, uzağa itmek, defetmek, kendi: kendiden soğutmak, itelemek, uzaklaşmak, yabancılaştırmak; uzaklaştırmak, batırmak, saplamak, sokmak, takmak, tıkmak, sokmak, saplamak; 2) ittirmek; vurmak, darbeleşmek; delmek, deşmek. ацæгæp yæвын (yын) | asægær uævın | 1) uyuz olmak; 2) kel olmak, dazlak olmak, cascavlak olmak. ацæгъд-ацæгъд кæнын | asæğd-asæğd kænın | 1) sık sık silkip atmak, silkelemek; 2) müzik aleti çalmak, müzik aletiyle oynamak; 3) kesmek, kestirmek, kırmak, tepelemek, oymak; 4) yok etmek; kökten yok etmek, imha etmek; 5) kökünü kazıtmak, kırkmak, budamak; çırpmak. ацæгъдаг | asæğdag | 1) silkip attıran, silkeleten; 2) müzik aleti çaldıran, müzik aletiyle oynatan; 3) kestiren; yok ettiren, kökten yok ettiren, imha ettiren, kırdıran, tepeleten, oyduran; 4) kestirten, kökünü kazıtan, kırktıran, budatan; çırptıran. ацæгъдæг (ацæгъджытæ) | asæğdæg | 1) silkip atan, silkeleyen; 2) müzik aleti çalan, müzik aletiyle oynayan; 3) kesen; yok eden, kökten yok eden, imha eden, kıran, tepeleyen, oyan; 4) kestiren, kökünü kazıtan, kırkan, budayan; çırpan. ацæгъдæггаг (ацæгъæггæгтæ) | asæğdæggag | 1) silkip atmalık, silkelemelik; 2) müzik aleti çalmalık, müzik aletiyle oynamalık; 3) kesmelik; kestirmelik, yok etmelik, kökten yok 377
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a