ацыpeн кæнын | asıryen kænın | 1) acele etmeye zorlamak, acele etmek; hızlandırmak, hız vermek, hızını artırmak, çabuklaştırmak, süratlendirmek; tezlemek, bağlamak, dolamak, sıkıştırmak, fırıldatmak; 2) döndürmek, başını döndürmek, dönmeye başlamak, döndürmeye başlamak, döndürmeye koyulmak, döndürmeye zorlamak; başını döndürmek, şaşkınlığa uğratmak, kapılmak; 3) çevirmek, çevirmeğe başlamak, çevirmeğe koyulmak, dolamak, sarmak, bağlamak, sıkıştırmak, fırıldatmak; 4) şaşkınlığa uğratmak, kapılmak, canı çıkmak, tahrik etmek, ikna etmek; kandırmak. ацыpeн yæвын (yын) | asıryen uævın | 1) acele olmak, hızlanmak, süratlenmek, çabuklaşmak; dönmek, dönmeye başlamak, başı dönmek, dönmeğe başlamak, döndürülmeye başlanmak, döndürülmeye zorlanmak, yuvarlak dönmeye başlamak; döndürülmeye konulmak, çevirtilmeğe başlanmak, çevrilmeğe konulmak, eğrilmeye başlanmak; bükülmek, sıkışmak, dolanmak; 2) canı çıkmak; 3) seğirtmek, koşmak, saldırmak, yönelmek. ацыpхаг | asırxag | ацыpхæг (ацыхджытæ) | asırxæg | ацыpхæггаг (ацыхæггæгтæ) | asırxæggag | ацыpхæн | asırxæn | ацыpхгæ | asırxgæ | ацыpхгæйæ | asırxgæyæ | ацыpхинаг (ацыхинæгтæ) | asırxinag | ацыpхын (ацыpхтoн, ацыpхтaин, ацыpхдзынæн) | asırxın | ацысахат | asışaxat | bu saat, bu zaman, bu an ацыфарс | asıfarş | bu taraf, bu yan, bu yaka, bu kıyı, bu bölge, bu yön, bu kenar. ацыхатт | asıxatt | bu sefer, bu defa, bu kez, bu durum, bu olay. ацыxт кæнын | asıxt kænın | 1) peynir yapmak, peynir için süt mayalatmak, peynir mayalamak, peynire hazırlık yapmak, beyaz peynir yapmak; 2) çökelek yapmak, lor yapmak, lor peyniri yapmak, ekşimik, ekşitmek. ацыxт yæвын (yын) | asırxt uævın | 1) peynir olmak, kesilmek, ekşimek; 2) peynir için süt mayalamak; süt mayalanmak. ацъапп кæнын (ласын) | ashapp kænın (laşın) | yapmak, etmek, çıkarmak, iş görmek, pişirmek, bir hale getirmek. ацъапп ласын (кæнын) | ashapp laşın (kænın) | yapmak, etmek, çıkarmak, iş görmek, pişirmek, bir hale getirmek. ацъaпп-цъaпп кæнын | ashapp-shapp kænın | bir şekilde uydurmak, nasılsa için, pişirmek, süt bozulmak, süt kötüye dönmek. сделать как-нибудь; состряпать кое-как, как попало. ацъap кæнын | ashar kænın | 1) kabuk bağlamak, kaymak bağlamak, tabaka bağlamak, tabaka oluşturmak, hemen zar tutmak; kabuk örtmek, katman kapağı oluşmak; 2) kitap kaplamak, ciltlemek, kap geçirmek. ацъap yæвын (yын) | ashar uævın | zar olmak, tabaka olmak, kabuk olmak, katman ayrılmak; kapak olmak, kap olmak. ацъæгъгъæcт кæнын | ashæğğæşt kænın | 1) saçmak, sıçratmak, püskürmek, püskürtmek, serpmek, fışkırtmak, fışkırmak; dağıtmak; 2) dökmek, dökülmek, sonuçlanmak; boşalmak, boşalıvermek; 3) sıkmak, dışarı sıkılmak. ацъæл кæнын | ashæl kænın | 1) ezdirmek, ezilmek, çiğnemek; 2) kırmak, kırdırmak, kırılmak, parçalanmak, parçalamak, bozulmak, yıkılmak, nazlanmak, kırıtmak; bozmak, bozulmak, haklamak, sakatlamak, sımak; zayıflatmak, berbat etmek, yıkmak, yok etmek, perişan etmek. 384
ацъæл yæвын (yын) | ashæl uævın | 1) ezilmek, ezmek, çiğnemek; 2) kırılmak, kırık olmak, kırıtmak, parçalanmak, bozulmak, bozmak, yıkılmak, nazlanmak; yok olmak, perişan olmak. ацъæлгæнаг | ashælgænag | ezdiren, ezdirten, çiğneten; kırdıran, yıktıran; bozduran, parçalatan, haklatan, sakatlatan; berbat ettiren, yıktıran, yok ettiren, perişan ettiren. ацъæлгæнæг (ацъæлгæнджытæ) | ashælgænæg | ezen, ezdiren, çiğneyen; kıran, yıkan; bozan, parçalayan, haklayan, sakatlayan; berbat eden, yıkan, yok eden, perişan eden. ацъæлгæнæггаг | ashælgænæggag | ezdirmelik, ezilmelik, çiğnemelik; kırmalık, yıkılmalık; bozmalık, parçalamalık, haklamalık, sakatlamalık; berbat etmelik, yıkmalık, yok etmelik, perişan etmelik. ацъæлгæнæн | ashælgænæn | ezdirilen, ezilen, çiğnenen; kırılan, yıkılan; bozulan, parçalanan, haklanan, sakatlanan; berbat edilen, yıkılan, yok edilen, perişan edilen. ацъæлгæнгæ | ashælgængæ | ezdirme, ezilme, çiğneme; kırma, yıkılma; bozma, parçalama, haklama, sakatlama; berbat etme, yıkma, yok etme, perişan etme. ацъæлгæнгæйæ | ashælgængæyæ | ezdirerek, ezilerek, çiğneyerek; kırarak, yıkılarak; bozarak, parçalayarak, haklayarak, sakatlayarak; berbat ederek, yıkarak, yok ederek, perişan ederek. ацъæлгæнинаг (ацъæлгæнинæгтæ) | ashælgæninag | ezdirecek, ezilecek, çiğnenecek; kıracak, yıkılacak; bozacak, parçalanacak, haklanacak, sakatlanacak; berbat edecek, yıkacak, yok edecek, perişan edecek. ацъæм-цъæм кæнын | ashæm-hæm kænın | 1) yapağı soymak, çizmek, çizdirmek; 2) zorlamak. почавкать ацъæпп-цъæпп кæнын | ashapp-shapp kænın | süt bozulmak, süt kötüye dönmek. ацъæppæмыxcт кæнын (лacын) | ashærræmıxşt kænın (laşın) | soyulmak, soymak, kabuğunu soymak, çizilmek, çizmek, sıyırmak, yüzmek, yırtmak, yırtılmak, pençelemek, tırnaklamak, tırmıklanmak, tırmıklamak, tırmalamak, yarmak, delmek, kazarak açmak, patlatmak, delinmek, patlamak, yarmak, yararak geçmek, delmek, delinmek, delik açmak, deşmek, içinden geçmek. ацъæppæмыxcт лacын (кæнын) | ashærræmıxşt laşın (kænın) | soyulmak, soymak, kabuğunu soymak, çizilmek, çizmek, sıyırmak, yüzmek, yırtmak, yırtılmak, pençelemek, tırnaklamak, tırmıklanmak, tırmıklamak, tırmalamak, yarmak, delmek, kazarak açmak, patlatmak, delinmek, patlamak, yarmak, yararak geçmek, delmek, delinmek, delik açmak, deşmek, içinden geçmek. ацъæррæмыхст yæвын (yын) | ashærræmıxşt uævın | kabuğunu soymak, çizmek, tırmıklamak, tırmalamak, tırnaklamak, sıyırmak, yırtmak, pençelemek, yarmak, delmek, kazarak açmak, patlatmak. ацъæppæмыxcын [ацъæppæмыxcт (-и, -ис), ацъæppæмыxcтaид, ацъæppæмыxcдзæн (- и, -ис)] | ashærræmıxşın | soyulmak, soymak, kabuğunu soymak, çizilmek, çizmek, sıyırmak, yüzmek, yırtmak, yırtılmak, pençelemek, tırnaklamak, tırmıklamak, tırmıklanmak, tırmalamak, yarmak, delmek, kazarak açmak, patlatmak, delinmek, patlamak, yarmak, yararak geçmek, delmek, delinmek, delik açmak, deşmek, içinden geçmek. ацъæxaxcт кæнын | ashæxaxşt kænın | haykırmak, bağırmak, korkudan ve acıdan haykırmak, haykırarak ağlamak, çok ağlamak, kuvvetle ağlamak. ацъæx кæнын | ashæx kænın | mavi yapmak, masmavi yapmak, maviye boyamak, mavi boyamak; mavileştirmek, mavileşmek, lacivertleşmek, yeşillenmek, yeşermek; morarmak, morartmak. ацъæx yæвын (yын) | ashæx uævın | 1) mavi olmak, mavi boyanmak, maviye dönmek; lacivert olmak, yeşil olmak; 2) yeşil sebzelerle örtülmek, yeşile dönmek, yeşil kaplanmak; 3) 385
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a