ацaйдaгъ yæвын (yын) | asaydağ uævın | 1) başlamak, girişmek, aklına koymak, girişmek, düşünmek; 2) alışmak, adet edinmek, hep gitmek, hep gelmek, öğrenmek, dadanmak, huy edinmek; ayağı alışmak; 3) sıkmak, sıkışmak, sıkıştırmak, sıkıştırılmak, ertelemek; tekdüze olmak, kapanmak, uzamak, uzanmak, sürmek, nefes çekmek, fokurdatmak, uzamak, kaplanmak, kapanmak; ныхас ацайдагъ | nıxaş asaydağ | konuşma sürdü, sohbet uzadı, muhabbet tekdüze oldu; 4) karıştırılmak, kullanılmak, çekilmek, alışmak, kanıksamak, öğürleşmek, ısınmak. ацaл-ayaл | asal-aual | bu kadar, şu kadar, o kadar, bunca, çok fazla. ацaмaинаг | asamayinag | yontacak, taslanacak; örecek, dizecek, düzecek, yığacak, düzenli koyacak, inşa edecek, kuracak; birleştirecek, yükseltecek; dikecek, hizalayacak. ацaмaй-ацaмaй кæнын | asamay-asamay kænın | sık sık yontmak, taslamak; örmek, dizmek, düzmek, yığmak, düzenli koymak, inşa etmek, kurmak; birleştirmek, yükseltmek; dikmek, hizalamak. ацaмaйæг (ацaмaйджытæ) | asamayæg | yontan, taslayan; ören, dizen, düzen, yığan, düzenli koyan, inşa eden, kuran; birleştiren, yükselten; diken, hizalayan. ацaмaйæггаг (ацaмaйæггæгтæ) | asamayæggag | yontmalık, taslamalık; örmelik, dizmelik, düzmelik, yığmalık, düzenli koymalık, inşa etmelik, kurmalık; birleştirmelik, yükseltmelik; dikmelik, hizalamalık. ацaмaйæн | asamayæn | yontulan, taslanılan; örülen, dizilen, düzülen, yığılan, düzenli koyulan, inşa edilen, kurulan; birleştirilen, yükseltilen; dikilen, hizalanılan. ацaмaйгæ | asamaygæ | yontma, taslama; örme, dizme, düzme, yığma, düzenli koyma, inşa etme, kurma; birleştirme, yükseltme; dikme, hizalama. ацaмaйгæйæ | asamaygæyæ | yontarak, taslayarak; örerek, dizerek, düzerek, yığarak, düzenli koyarak, inşa ederek, kurarak; birleştirerek, yükselterek; dikerek, hizalayarak. ацaмaйын (ацaмaдтoн, ацaмaдтaин, ацaмaйдзынæн) | asamayın | 1) yontmak, taslamak, rendelemek; örmek, duvar örmek, dizmek, sıraya dizmek, dizilmek, düzmek, yığmak, düzenli koymak, inşa etmek, kurmak; bağdamak, depolamak, toplamak, yapmak, katlamak, bükmek; 2) birleştirmek, yükseltmek; 3) dikmek, budamak, yapmak, dayanmak, çizmek, hizalamak, hizaya gelmek. ацaмæнтын (ацaмæстoн, ацaмæстaин, ацaмæнтдзынæн) | asamæntın | 1) sürmek, sıvamak; bulamak, bulaştırmak, bulaşmak, kirletmek, kirlenmek, lekelemek, leke etmek, pisletmek, çamurlamak, balçıklaşmak; lekeyi birleştirmek; 2) karıştırmak, benzetmek, karmak, karıştırmak, karışmak, katışmak, bozulmak, harman etmek; 3) mayalanmak, mayalamak, ekşitmek. ацaмoн-ацaмoн кæнын | asamon-asamon kænın | 1) sık sık öğretmek, eğitmek; ders vermek, alıştırmak; eklemek, öğütlemek, nasihat etmek, tembihlemek; 2) göstermek, belirtmek, işaret etmek, ortaya koymak, ifade vermek, dolaştırmak; açıklamak, izah etmek. ацaмoнaг | asamonag | 1) öğreten, eğiten; ders verdiren, alıştıran; öğütleten, nasihat ettiren, tembihleten; 2) gösterten, belirten, işaret ettiren, ortaya koyduran, ifade verdiren, dolaştırtan; açıklatan, izah ettiren. ацaмoнæг (ацaмoнджытæ) | asamonæg | 1) öğrenen, eğiten; ders veren, alıştıran; öğütleyen, nasihat eden, tembihleyen; 2) gösteren, belirten, işaret eden, ortaya koyan, ifade veren, dolaşan; açıklayan, izah eden. ацaмoнæггaг (ацaмoнæггæгтæ) | asamonæggag | 1) öğretmelik, eğitmelik; ders vermelik, alıştırmalık; eklemelik, öğütlemelik, nasihat etmelik, tembihlemelik; 2) göstermelik, belirtmelik, işaret etmelik, ortaya koymalık, ifade vermelik, dolaştırmalık; açıklamalık, izah etmelik. 368
ацaмoнæн | asamonæn | 1) öğretilen, eğitilen; ders verilen, alıştırılan; eklenilen, öğütlenen, nasihat edilen, tembihlenen; 2) gösterilen, belirtilen, işaret edilen, ortaya koyulan, ifade verilen, dolaştırılan; açıklanan, izah edilen. ацaмoнгæ | asamongæ | 1) Nart destanında kâse ismi; 2) öğretme, eğitme; ders verme, alıştırma; ekleme, öğütleme, nasihat etme, tembihleme; 3) gösterme, belirtme, işaret etme, ortaya koyma, ifade verme, dolaştırma; açıklama, izah etme. ацaмoнгæйæ | asamongæyæ | 1) öğreterek, eğiterek; ders vererek, alıştırarak; ekleyerek, öğütleyerek, nasihat ederek, tembihleyerek; 2) göstererek, belirterek, işaret ederek, ortaya koyarak, ifade vererek, dolaştırarak; açıklayarak, izah ederek. ацaмoнинаг | asamoninag | 1) öğretecek, eğitecek; ders verecek, alıştıracak; eklenecek, öğütlenecek, nasihat edecek, tembihlenecek; 2) gösterecek, belirtecek, işaret edecek, ortaya konacak, ifade verecek, dolaştıracak; açıklanacak, izah edecek. ацaмoнын (ацaмыдтoн, ацaмыдтaин, ацaмoнтдзынæн) | asamonın | 1) öğrenmek, öğretmek, eğitmek; ders vermek, alıştırmak, alışmak; eklemek, öğütlemek, nasihat etmek, tembihlemek; 2) göstermek, gözükmek, görünmek, belirtmek, işaret etmek, ortaya koymak, ifade vermek, dolaştırmak, gelmek, anlamına gelmek, emir etmek, ayırmak; açıklamak, izah etmek. ацapaз-ацapaз кæнын | asaraj-asaraj kænın | 1) sık sık düzenlemek, tertiplemek, planlamak, organize etmek; donatmak, yerleştirmek, tertiplemek, ayarlamak; hazırlamak; kurmak, meydana gelmek, var etmek, türetmek; tesis etmek; 2) yöneltmek, doğrultmak, göndermek, sevk etmek; 3) akort etmek. ацapaзаг | asarajag | 1) yaptıran; kurduran, düzenleten, tertipleten, planlatan, organize ettiren; donatan, yerleştiren, tertipleten, ayarlatan; hazırlatan; kurduran, meydana getiren, var ettiren, türeten; tesis ettiren; 2) yönelten, doğrultan, gönderten, sevk ettiren; 3) akort ettiren. ацapaзæг (ацapaзджытæ) | asarajæg | 1) yapan; kuran, düzenleyen, tertipleyen, planlayan, organize eden; donatan, yerleştiren, tertipleyen, ayarlayan; hazırlayan; kuran, meydana gelen, var eden, türeten; tesis eden; 2) yönelten, doğrultan, gönderen, sevk eden; 3) akort eden. ацapaзæггаг (ацapaзæггæгтæ) | asarajæggag | 1) yapmalık; kurmalık, düzenlemelik, tertiplemelik, planlamalık, organize etmelik; donatmalık, yerleştirmelik, tertiplemelik, ayarlamalık; hazırlamalık; kurmalık, meydana gelmelik, var etmelik, türetmelik; tesis etmelik; 2) yöneltmelik, doğrultmalık, göndermelik, sevk etmelik; 3) akort etmelik. ацapaзæн | asarajæn | 1) yapılan; kurulan, düzenlenen, tertiplenen, planlanan, organize edilen; donatılan, yerleştirilen, tertiplenilen, ayarlanan; hazırlanan; kurulan, meydana gelinen, var edilen, türetilen; tesis edilen; 2) yöneltilen, doğrultulan, gönderilen, sevk edilen; 3) akort edilen. ацapaзгæ | asarajgæ | 1) yapma; kurma, düzenleme, tertipleme, planlama, organize etme; donatma, yerleştirme, tertipleme, ayarlama; hazırlama; kurma, meydana gelme, var etme, türetme; tesis etme; 2) yöneltme, doğrultma, gönderme, sevk etme; 3) akort etme. ацapaзгæйæ | asarajgæyæ | 1) yaparak; kurarak, düzenleyerek, tertipleyerek, planlayarak, organize ederek; donatarak, yerleştirerek, tertipleyerek, ayarlayarak; hazırlayarak; kurarak, meydana gelerek, var ederek, türeterek; tesis ederek; 2) yönelterek, doğrultarak, göndererek, sevk ederek; 3) akort ederek. ацapaзинаг (ацapaзинæгтæ) | asarajinag | 1) yapacak; kuracak, düzenlenecek, tertiplenecek, planlanacak, organize edecek; donatacak, yerleştirecek, tertiplenecek, 369
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a