26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

122<br />

Alevi-Sünni, üst sınıf-alt sınıf kadınlar arasında son yıllarda iyice öne çıkan gerilimlerin<br />

ortaklaşmayı ve güvene dayalı ağ örgütlenmesini tehlikeye soktuğuna dikkat çekti.<br />

Türkiye’nin tarihsel birikimlerinden kaynaklanan bu sorunların kadın örgütlerine yansımasının<br />

kaçınılmaz olduğu açıktır. Ancak bu durum, aynı zamanda sivil bir hareket<br />

olarak kadın hareketinin bu konulara da tepki ve refleks geliştirmesini gerektirmektedir.<br />

Bazı kadınlar, kadınlık üst kimliğinin temel alınmasının ve ortaklaşma konusunda<br />

belli bir düzeye ulaşıncaya kadar alt kimliklerin geri planda tutulmasının izlenmesi<br />

gereken doğru strateji olduğunu savunurken, bazı kadınlar da farklı kimliklere ilişkin<br />

tartışmanın zamanının geldiğini belirtti. Örneğin, Başkent Kadın Platformu, başörtülü<br />

kadınların varlığının hareket içinde eskiye oranla bir nebze daha kabul gördüğünü,<br />

ancak daha alınması gereken uzun bir yol olduğunu ifade etti. Kendilerini kadın hareketinin<br />

bir bileşeni olarak tanımlayan örgüt, üyelerinin diğer pek çok kadın örgütü<br />

tarafından sırf başörtülü oldukları için dışlanmalarını, hatta başka bazı örgütlerin<br />

başörtülü kadınları “kendi fikri ve iradesi olmayan insanlar” gibi, “başkalarının maşası”<br />

gibi görmesini eleştirmektedir.<br />

Aynı şekilde, Kürt kadın grupları da kadın hareketinde ortaklaşma adına kendi kimliklerinin<br />

silikleştirildiğini, ötekileştirildiklerini ve farklılıklarının görülmediğini belirterek,<br />

pek çok konuda ortaklaşıp işbirliği içinde hareket edebildikleri kadın örgütlerinin<br />

çoğunun, Kürt kadınlarının öznel sorunlarından söz edildiği zaman ciddi bir tutum ve<br />

perspektif değişikliğine gittiklerini belirterek bunu Türkiye’deki genel milliyetçi tutumla<br />

ve Doğu-Batı arasındaki hiyerarşik ilişkiyle bağlantılandırmaktadır. Kürtlerin<br />

yoğun olarak yaşadığı bölgelerde sayıları ve çalışma alanları giderek çoğalan Kürt kadın<br />

grupları, bölgelerinde kadınlara yönelik şiddetin diğer bölgelerle pek çok ortaklığı<br />

bulunmasına karşın, aynı zamanda yaşanan çatışma ortamından dolayı farklılıklar da<br />

barındırdığını, bunun da mutlaka farklı yaklaşım ve politikalar geliştirilmesi ihtiyacını<br />

ve talebini doğurduğunu vurgulamaktadırlar. Bu noktada, harekette bu farklılığı<br />

görmeye ve ortaya çıkan bu yeni ihtiyaç ve taleplerin karşılanmasına gösterilen direncin,<br />

ancak yine farklılıklara ilişkin politik perspektifin geliştirilmesiyle aşılabileceğini<br />

ifade etmektedirler.<br />

LGBTT hakları için mücadele yürüten örgütler de buna yakın bir eleştiriyle, kadın<br />

örgütlerinin heteroseksizme ve farklı cinsel kimliklere ilişkin yeterli duyarlılığı ve<br />

sorgulamayı gösteremediklerini ve kendi örgütlerinde cinsel kimlikleri ortaya çıkaracak<br />

ve yaşatacak zeminler oluşturmadıklarını belirtmektedirler. Kadın hareketinin<br />

son yıllarda eşcinsel oluşumları “bağrına fazlasıyla basarak neredeyse boğduğunu”,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!