26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kent hakkı bağlamında yukarıdaki iki örnek dışında ne yazık ki sayabileceğimiz fazla<br />

mahalle örgütlenmesi bulunmamaktadır. Temennimiz, mahalle mücadelelerinin ortaklaşarak<br />

ve sistemdeki haksızlıklara karşı birleşerek kent hakkını şemsiye bir slogandan<br />

öte hak ettiği konuma taşıyabilmeleridir. Mücadele toplumsallaşıp içerilen hakların<br />

kapsamı da suya atılan taşın etrafındaki halkalar misali genişlemedikçe, kent<br />

hakkı güdük bir slogan olarak kalmaya mahkûmdur çünkü kenti şekillendirmeye talip<br />

olmak daha demokratik ve daha insani bir kentin inşasına emek koymaktan geçer.<br />

Bu bağlamda, Türkiye’den gerçek bir kent hakkı örneği verilecek ise bu hiç kuşkusuz<br />

Tekel işçilerinin direnişi olur. Çıkış amacı elbette kent hakkı değildir ancak direniş zaman<br />

içinde toplumsallaşarak işçiler dışında öğrencilerin de dahil olduğu diğer toplumsal<br />

gruplar tarafından da desteklenmiş, sistemdeki haksızlıklara karşı geniş bir muhalefeti<br />

ardına almayı başarmıştır. Emekçiler, Kızılay Meydanı’nı, tam da Lefebvre’in<br />

kastettiği şekilde kendilerine mal ederek işgal etmişler ve diledikleri yaşam pratiklerini<br />

kurarak oldukça önemli bir süre hem kendileri için bir yaşam alanına hem de<br />

haklı mücadelelerini duyurma mekânına dönüştürmüşlerdir. Kamusal bir alanın işgali<br />

ile yeniden şekillendirilen mekânda sistemin yarattığı ihlal ve acılar ortaya serilmiş,<br />

Tekel işçilerinin mağduriyetleri dışına çıkılarak, genel olarak sistem sorgulanmış ve<br />

sarsılmıştır. Emekçilerin aynı zamanda kendi mahallelerinin sakinleri olduklarını da<br />

hatırlarsak, mahallenin, Kızılay’ı kendisi için bir “Agora” kıldığı söylenebilir.<br />

Kent hakkı bağlamında bir mekânın işgal ile mal edilmesine verilebilecek bir başka iyi<br />

örnek Galatasaray Meydanı’dır. Arjantin’in Plaza Del Mayo kadınları gibi, 1995’ten<br />

bu yana yitirdikleri kocalarını, kardeşlerini, çocuklarını ve sevgililerini arayan Cumartesi<br />

Anneleri’ne ev sahipliği yapan Galatasaray Meydanı, bugün toplumsal muhalefetin<br />

tüm etkinliklerinin başlangıç veya bitiş noktasıdır; insan hak ve özgürlükleri ile<br />

ilgili basın açıklamaları da buradan seslendirilir. Cumartesi Anneleri sayesinde yeni<br />

bir işlevle, haksızlıkların kamuoyuna duyurulması işleviyle, yeniden tanzim edilen<br />

meydan, böylece kentsel muhalefetin sürekli bir kamusal alanına dönüşmüştür.<br />

Kent hakkı, görüldüğü üzere, kavranılması bir yana hayata geçirilmesi meşakkatli<br />

süreçler içeren bir haktır. 2007’de ABD’de Marksist kökenli gruplar, taban hareketleri,<br />

şehir plancıları, sendikalar ve çeşitli STÖ’ler tarafından kurulan The Right to<br />

the City Alliance (Kent <strong>Hak</strong>kı İttifakı, http://www.righttothecity.org/), Türkiye açısından<br />

dersler çıkarılacak bir deneyimdir. Hareket, çok kısa sürede ülkenin birçok<br />

yerinde örgütlenip eylemlerine devam ederken, aynı zamanda kent hakkını tartışmaya<br />

açmış ve katılımcı bir yöntemle kentlerde toplantılar düzenleyerek ilkelerini birlikte<br />

oluşturdukları bir kent hakkı inşasına yönelmiştir. Bu bağlamda, <strong>Toplum</strong>un Şehircilik<br />

Hareketi-İMECE Forumları ve Karaburun Kongreleri aynı potansiyele sahip çok ufak<br />

ancak önemli adımlardır.<br />

377

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!