26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kültürel açıdan değerlendirildiğinde, Türkiye’de çevreciliğe ve STÖ’lere bakış zaman<br />

içinde önemli eşiklerden geçmiştir. 1970’lerde temizlik ve orman bağlamında sesi duyulan<br />

STÖ’ler daha sonra güçsüzleşmiş, 1980’lerde sesi çok duyulmayan çevre hareketi,<br />

1990’larda tanınmaya başlamıştır. Ancak bu dönemde çevreciler, Oktay Konyar’ın<br />

(2007) ifadesiyle “ellerinde papatyalarla dolaşan çevre aktivistleri” olarak algılanmaktadır.<br />

1995’den itibaren çevre sorunlarının hem uluslararası hem ulusal boyutta<br />

artması ve ciddiyet kazanmasıyla, ayrıca sivil toplum algısının gelişmesiyle birlikte<br />

çevre STÖ’lerinin konumu değişmeye başlayacaktır.<br />

2.2 2000’li Yıllarda Türkiye’de Çevre Gündemi Ve STÖ’ler<br />

Başlangıçta gönüllü ve amatör ruhla yola çıkan ve kurumsal açıdan henüz çok genç ve<br />

küçük olan çoğu oluşum, 2000’li yıllarda önemli bir evrim aşamasına girecektir. Bu<br />

hareketlenmeye genç çevrecilerin ve uzmanların girişimleriyle kurulan Doğa Derneği<br />

ve Buğday Derneği gibi dinamik, esnek yapıdaki daha genç STÖ’ler, ağlar, girişimler<br />

sosyal gruplar eklenecektir.<br />

Bu dönemdeki önemli gelişmelerinden biri de, platformların ve federasyonların ortaya<br />

çıkmasıdır. Türkiye Ulusal Çevre Platformu, AKÇEP (Akdeniz Çevre Platformu),<br />

EGEÇEP (Ege Çevre Platformu), İÇAÇEP (İç Anadolu Çevre Platformu), MARÇEP<br />

(Marmara Çevre Platformu) gibi oluşumlar, yerel çevre STÖ’lerinin kapasitelerinin<br />

geliştirilmesi amacıyla yola çıkan Kardoğa ve bunun devamı niteliğindeki İçdoğa<br />

Platformu, GDO’ya Hayır Platformu, Türkiye’deki akarsu kaynaklarının korunmasına<br />

yönelik çalışan Su Meclisi, Derelerin Kardeşliği ve son dönemde Karadeniz İsyandır<br />

Platformu, Doğu Karadeniz Çevre Platformu, 2010 yılında Tabiatı Ve Biyolojik Çeşitliliği<br />

Koruma Kanun Tasarısı’nın komisyon çalışmalarına katılmak üzere 74 STÖ’nün<br />

katılımıyla kurulan Tabiatı Koruma Kanunu İzleme Girişimi bunlara örnek olarak<br />

verilebilir.<br />

2002 Johannesburg Zirvesi, Türkiye’de STÖ’lerin gelişiminde önemli bir dönüm noktasıdır:<br />

Gerek zirveye hazırlık aşamalarında gerekse katılım aşamasında STÖ’ler tüm<br />

süreçlere dahil edilir ve ilk kez ulusal raporların hazırlanmasında, alınan kararlarda<br />

çevre politikaları üzerinde doğrudan etki yaratma gücüne sahip olurlar. Zirvenin çevre<br />

STÖ’leri açısından bir diğer önemi de, uluslararası ağlara ve oluşumlara açılımı<br />

geliştirmesidir.<br />

77

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!