26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

364<br />

bu dünyada zaten tehdit altında olan yurttaşlık ve aidiyet ideallerini ayakta tutmak<br />

da zorlaşmıştır (Harvey 2008). Kentin ve kentsel yaşamın her alanının metalaşması,<br />

agoranın pazara, toplumsal sorunlarda söz sahibi aktif yurttaşın tüketiciye yenik<br />

düşmesiyle, neo-liberalizmin etkileri altındaki kentleşmenin bizi getirdiği nokta, bir<br />

“kentsiz kentleşme” (Bookchin 1999) olgusudur.<br />

Politik olanın geri çekildiği böyle bir zeminde, karşımızda “post-politik” bir kent ve<br />

“post-demokratik” (Swyngedouw 2009) bir düzen bulunmaktadır. Neo-liberal ekonomi<br />

politikaları sonucunda bir yaşam alanı ve kullanım alanı olmaktan çıkıp tüketim/<br />

değişim mekânlarına evrilen kentler, yeni eşitsizliklerin yanısıra yeni hak ihlalleri ve<br />

mağduriyetlere de mekân olmakta, yepyeni ancak adaletsiz bir kentsel düzen oluşmaktadır.<br />

Küresel kent/mega-kent yaratma araçları olarak soylulaştırma uygulamalarıyla,<br />

kentsel yenileme/dönüşüm projelerinin sebep olduğu ihlal ve mağduriyetler, kamusal<br />

alanlar ile kamu hizmetlerinin özelleştirilmeleri, giderek pahalılaşan kentsel yaşam<br />

pratikleri, varsıllar-yoksullar olarak kutuplaşan ve hem toplumsal hem mekânsal olarak<br />

ayrışan kentler, ayrışan iş olanakları, kapalı siteler, yeni dışlanma/dışlama biçimleri,<br />

yoksulların/yoksulluğun kriminalleştirilmesi, yeni-ırkçılık, yeşil alanlar ile kamusal<br />

alanlara eşitsiz erişim, artan çevre ihlallerinin yarattığı riskler, iktisadi koşullar<br />

veya çevresel riskler nedeniyle iç-göç ve dış-göç, göçmenler ile mültecilerin ihlal edilen<br />

hak ve özgürlükleri, gözetlenme-gözetleme gibi emniyet adına giderek arttırılan denetim<br />

mekanizmaları, özellikle 11 Eylül Sendromu’nun yarattığı özgürlük kısıtlamaları<br />

ve benzer gelişmeler, demokratik kriterleri sorgulanan yeni bir kentsel paradigma<br />

yaratmıştır. Bu gidişat karşısında, dünyanın en büyük nüfusunu oluşturan kentlilerin,<br />

yaşam alanlarının yapılanması, gelişimi ve kaynaklarının tasarrufu üzerinde bizzat<br />

kendilerinin hak sahibi olma istekleriyle, kısaca, kent hakkı talebiyle karşı karşıyayız.<br />

2. Kent <strong>Hak</strong>kı Kavramının Ortaya Çıkışı<br />

Kent hakkı kavramı, ilk kez Marksist filozof ve sosyolog Henri Lefebvre (1968) tarafından<br />

aynı isimli eserinde kullanıldı. Kitap, 1968 Paris’indeki tarihi protestoların<br />

hemen öncesinde yayınlanmıştı ve 1968 sloganlarının çoğunun ilham kaynağı oldu<br />

(Mayer 2009). Lefebvre, kent hakkı kavramını daha sonra Kentsel Devrim (1970) ve<br />

Mekânın Üretimi (1974) adlı eserlerinde geliştirecektir.<br />

Lefebvre, kent hakkını “kentsel mekân” kavramı üzerinden yorumladığı için önce<br />

“mekân” ile ne kastettiğine değinelim. Mekânı kapsayıcı bir biçimde, algılanan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!