26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ler taktırmış. Kısa bir süre içinde iki grubun da içinde bulundukları durumu benimsediğini<br />

fark etmiş. Mavi gözlüler küçük birer Nazi gibi davranırken, kahverengi gözlüler öğretmene<br />

ve mavi gözlülere karşı nefret hisleriyle dolmaya başlamışlar.”<br />

Devam etmeden önce lütfen üstteki alıntıyı bir kez daha (ve bu sefer tane tane) okuyun.<br />

Şimdi, sakatlara otomobil kullanabilmeleri için verilen “özel” ehliyetleri, otomobillerine<br />

takmak zorunda oldukları “özel” plakaları, nüfus cüzdanlarına eklenen “özel” ibareleri,<br />

mesleki becerileri umursanmadan dayatılan “sakat statüsünde beden işçisi” kadrolarını,<br />

sakatlar için açılan “özel” parkları, otelleri, okulları, otobüsleri, vagonları, tuvaletleri<br />

düşünün; sonra “Ben çocuğumun sınıfında sakat çocuk istemem, çocuğumun psikolojisi<br />

bozuluyor” diyen anne-babaları, “Komşular rahatsız oluyor” gerekçesiyle evinden çıkmak<br />

zorunda bırakılan ve sakat çocuğu olduğu için yaşayacak konut bulamayan aileleri, “Diğer<br />

çocuklar alay ediyor, ben de ilgilenemiyorum, ‘özel’ okula verin” diyen sınıf öğretmenlerini,<br />

“Bu çocuk okuyamaz, götür, evde otursun” diyen okul yöneticilerini, “Duymuyorsan<br />

/ görmüyorsan gelme okula” diyen üniversite hocalarını, “Ne diye uğraşıyorsunuz, Allah<br />

onları öyle yaratmış, Allah’ın veremediğini siz mi vereceksiniz, 124 Murat ile Mercedes’i<br />

yarıştırmak istiyorsunuz; bu çocukları neden lise giriş sınavlarına sokmak istediğiniz anlayamıyorum’’<br />

diyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst bürokratlarını, herkes gibi yurtdışı<br />

eğitim faaliyetlerine katılmak isteyen öğrenciye “Sakat kontenjanı bize bildirilmedi” diyen<br />

üniversite yöneticilerini düşünün. Sonra, “Sakata verilecek kızım yok”ları, “Ayyyy<br />

yazık”ları, “Ben olsam dayanamaz intihar ederdim”leri, “Kim bilir ne günah işledi de Allah<br />

cezalandırdı”ları, “Başının gözünün sadakası olsun”ları, “Bak işte çoluk çocuğundan<br />

çıktı”ları düşünün.<br />

Sonra “Kalp Gözü”, “Sırlar Dünyası”, “5. Boyut” vb isimlerle yayınlanan, “lanetli<br />

cezalar”ı pompalayan diziler, programlar da gelsin gözünüzün önüne.<br />

Şimdi “mavi gözlüleri” bırakıp “kahverengi gözlülerin”, “Bizi bizden başka kimse anlamaz”,<br />

“Sakat değilsen sakatların olduğu bir sitede ne işin var?”, “Bence bu sitede sadece<br />

sakatlar olmalı”larını düşünün. Sonra, “H sınıfı ehliyet, özel plaka uygulaması ve nüfus<br />

cüzdanına sakatlık ibaresinin yazılması ayrımcılıktır, kaldırılmalıdır” diyen sakatlara karşı,<br />

“Sakatlığınızdan mı utanıyorsunuz?”, “Özel hakları kullanırken iyi de, işaret koyulunca<br />

mı zorunuza gidiyor?” ve/veya “Konsolosluk ya da resmi araçlarda da özel plaka var, ne<br />

olmuş?” diyen sakatları düşünün. Sonra “Sakatız, tabii ki her koşulda yardıma muhtacız”,<br />

“Bence de sakatlar farklı okullarda okutulmalıdır” diyen sakatları düşünün.<br />

Şimdi de “sakatlara vergi indirimi”, “sakatlara şehirlerarası yolculuklarda yüzde 50 indirim”,<br />

“sakatlara yüzde 3 istihdam kotası”, “sakatlara muhtaçlık maaşı”, “sakatlara<br />

hastanelerde öncelik hakkı” gibi uygulamalarla, sakatları (diğer tüm özelliklerinden ve<br />

dezavantajlarından bağımsız halde) tek-tip olarak gören, ve sakat = muhtaç formülüyle<br />

sorunlara “çözümler” arayan anlayışı düşünün. Son olarak, var olan sivil toplum hareketlerinde<br />

sakatların neredeyse hiç olmadığını, ayrışmış halde (ve sadece sakatlığa özel<br />

konularda) faaliyet yapan bir konumda olduklarını, ülke nüfusunun yüzde 12’sini oluştur-<br />

207

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!