26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

atıklar gibi kirlenme kaynakları ve çeşitlerine karşı, işbirliğine dayalı önlemler alınmıştır.<br />

Akdeniz Eylem Planı’nın ikinci aşamasında ise 1995 yılında Akdeniz’in Deniz<br />

Çevresinin Korunması Ve Kıyı Alanlarının Sürdürülebilir Gelişmesi için Eylem Planı<br />

oluşturulmuştur.<br />

Karadeniz Bölgesi: Karadeniz’deki kirlilik sorunlarına yönelik ilk çalışmalar,<br />

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu altı Karadeniz ülkesinin 1992 yılında Bükreş’te<br />

imzaladığı Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi ve ek protokolleri ile<br />

başlamıştır. Sözleşmenin uygulanması için bir komisyon ve merkezi İstanbul’da bulunan<br />

bir sekreterya oluşturulmuştur. Karadeniz’de Çevrenin Korunması Ve Yönetimi<br />

Projesi, GEF (Global Environment Facilities) desteğiyle 1993’te hayata geçirilmiştir.<br />

Proje, Gündem 21 hedefleriyle ilişkilendirilmiş ve Karadeniz bölgesindeki diğer GEF<br />

projeleriyle bağlantılandırılmıştır.<br />

AB Ve AB Genişleme Politikasında Çevre<br />

1970’ler, Avrupa’da çevre yönetiminin eylem programlarına dahil edilmeye başlandığı<br />

yıllardır. “Önce kirlet, sonra temizle” ilkesine dayanan bu çevre anlayışının yerini<br />

1980’li yıllarda “öngörme ve önleme” politikaları almıştır. Avrupa Topluluğu’nda bu<br />

dönemde çevre politikasının diğer politikalarla, tarım, enerji, sanayi, ulaştırma ve<br />

turizm sektörleriyle uyumlu hale getirilmesi hedeflenmiştir.<br />

1987’de Avrupa Tek Senedi’nin imzalanmasıyla birlikte “çevre” başlığı ortak politikalara<br />

ve Avrupa müktesebatına dahil edilir. 1992 tarihli Maastricht Antlaşması ise,<br />

çevrenin korunmasının ortak politika ve ortak karar konusu olduğu fikrinin taçlandırılmasıdır.<br />

1997 tarihli Amsterdam Antlaşması ile doğayı tüketmek yerine, doğanın<br />

sunduğunu doğaya geri verme, böylelikle doğanın verimliliğinin devamını sağlama ilkesine<br />

dayanan yeni bir ekonomik büyüme anlayışı gelişmektedir.<br />

2001’de kabul edilen AB Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi, iklim değişikliği, doğal<br />

kaynakların sürdürülebilir yönetimi, biyoçeşitliliğin korunması, su kaynaklarının korunması,<br />

toprak kullanımı, çevre ve sağlık politikaları, tehlikeli kimyasallar gibi pek<br />

çok konuda somut düzenlemeler getirmiştir.<br />

AB çevre müktesebatı, direktifler, yönetmelikler, kararlar ve tavsiye kararları dahil<br />

olmak üzere yaklaşık 300 hukuki düzenlemeyi içerir. AB’ye üyelik ve uyum süreci<br />

açısından önemli belgelerden biri olan Gündem 2000 raporunda AB’ye aday ülkelerden<br />

çevrenin sektörel politikalara entegrasyonunun sağlanması, sorumlulukların özel<br />

73

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!