26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ları örgütlerinin ve insan hakları mücadelesinin sürekli “ölümün eşiğinde” kalmasına<br />

neden oluyor...<br />

İnsan dünyaya geldiğinde devlet veya cemaatlere kendi iradesiyle bağlı değildir. Sosyalleşme<br />

süreci, insanı aynı zamanda iktidara, cemaatlere, kimliklere, inançlara tabi<br />

kılar. Fakat bu tabiiyet ister rızaya dayansın, ister zorla olsun, insanın insan olmaktan<br />

kaynaklı haklarının ihlalini meşrulaştıramaz. Günümüzdeki insan hakları hareketlerinin<br />

temel referansı da bu noktaya dayanır. Mazlum-Der eski genel başkanı Yılmaz<br />

Ensaroğlu’nun dediği gibi, insan haklarını, insan haysiyetiyle ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak<br />

surette sınırlayan, ekonomik, sosyal, hukuki, psikolojik, kültürel ve fiili<br />

her türlü girişim, insan hakkı ihlalidir... 6<br />

Aslında insan hakları ihlallerinin öznesi olan devlet veya çeşitli cemaatlerin insan<br />

hakları hareketini çeşitli ulusalcı, milliyetçi söylemlerle lokalize etme çabası, dolaylı<br />

olarak insan hakları ihlallerinin meşrulaştırılması çabasının sonucudur. Diğer yandan,<br />

kültürel farklılıkların öne çıktığı bir süreçte, ulus-devletlerin ve ulus-devletin “betonu”<br />

olan milliyetçilik söyleminin insan hakları mücadelesini baltalama çabası, insan<br />

hakları savunucularının karşılarında buldukları en temel duvar gibi görünüyor. Her ne<br />

kadar kültürel farklılık vurgusu, paradoksal olarak bazı grup, cemaat veya milletlerin<br />

kendilerini diğer grup, cemaat veya milletlerden ayrıştırmasına ve zaman zaman yüceltmesine<br />

de kapıyı aralıyor olsa da, insan hakları mücadelesinin özneleri de bu süreç<br />

içinde ortaya çıkıyor. Sonuçta milliyetçilik, günümüzde kültürel bir boyut da taşıyor<br />

ve bu kültürel boyut, insan hakları mücadelesinin yaşam bulduğu bir alan olmak durumunda<br />

da kalıyor.<br />

Batılı/Batılı olmayan kültürler kutuplaşmasında gelişen kültürel dışlayıcılık bunun somut<br />

bir yansıması olduğu gibi, milliyetçiliğin zamanımızdaki “makro” karakterini de açığa<br />

çıkarıyor. Kültürel milliyetçi tutumların kendini keskin biçimde duyurduğu alanlardan biri<br />

ise “insan hakları”. İçinde bulunduğumuz dönemde yoğunlaşarak süren insan haklarının<br />

evrenselliği üzerine tartışmalar, Güney’in kendi kültürel farklılığına vurgusuyla birlikte<br />

gündeme geliyor. Böylelikle, Batı’nın Aydınlanma düşüncesi ile bütün dünyayı evrensel<br />

bir tasarı içine sokmaya çalışırken takındığı etnomerkezci tutumunun yargılandığı ve<br />

Aydınlanma projesinin tarihüstü akılsallığa sahip erdemlerinin eleştirildiği günümüzde,<br />

Aydınlanma’nın doğurduğu “insan hakları” kavramı ve onun “evrenselliği” de bu sorgulamadan<br />

payını alıyor… 7<br />

6 Yılmaz Ensaroğlu, Tamamlanmamış Bir Değer/İnsan <strong>Hak</strong>ları (İstanbul: Şehir Yayınları, 2001), 17.<br />

7 Yasemin Özdek, Uluslararası Politika Ve İnsan <strong>Hak</strong>ları (Ankara: Öteki Yayınları, 2000), 240-41.<br />

19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!