26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Vakıf oluşumlarında gerek yönetim kurulu profillerinin, gerek karar mekanizmaları<br />

ve örgütlenme biçimlerinin daha profesyonel ve hiyerarşik, daha az esnek olduğu görülür.<br />

Bunda özel sektörle olan organik bağlar ve hukuki, mali yapı etkilidir. Diğer<br />

yandan, ister dernek ister vakıf olsun, her tür kurumsal yapıda, insan kaynakları, mali<br />

kaynaklar vb yönetilen kaynakların gelişmesiyle birlikte örgütlenme biçiminin yatay<br />

hiyerarşiden dikey hiyerarşik yapıya doğru evrimleştiği unutulmamalıdır.<br />

Katılımcılık ve demokratik yapı ekseninde bakıldığında yönetim yapılarında iç çekişmelerin,<br />

eski/yeni çatışmalarının, “kişisel egolar”ın etkili olduğu görüşmecilerce vurgulanmıştır.<br />

Yerel paydaşlar git gide artan biçimde faaliyetlerin planlama ve uygulama<br />

süreçlerine dahil edilse de, kurumsal politikaların belirlenmesinde ne üyeler ne de<br />

paydaşlar yeterince aktif olarak yer almaktadır. Üyelerin yönetim ve karar mekanizmalarına<br />

katılımı, genel kurul ya da bülten, e-posta gibi iletişim araçlarıyla, “bilgilendirme”<br />

şeklinde olmaktadır. Dikey hiyerarşik bir yapıya sahip kurumlarda, çalışan sayısının<br />

çokluğuyla ve yönetim yapısının demokratikliği ve esnekliğiyle orantılı olarak,<br />

katılım yukarıdan aşağıya doğru indikçe güçleşmektedir. Yerel aktörlere gelince, eski<br />

<strong>STGM</strong> yöneticilerinden Sunay Demircan (2006), çevrecilerin oluşturdukları politikaların<br />

akıntısına kapılıp gittiklerini, güncel gelişmelere ayak uyduramadıklarını, anlaşılması<br />

zor, farklı bir dil kullandıklarını, tüm bu nedenlerle halk tarafından sofistike<br />

gruplar olarak görüldüklerini ve toplumla bütünleşemediklerini anlatmaktadır.<br />

Çevre alanında en büyük sorun katılımcılıktır. Yıllarca çevreciler doğal alanları o kaynaklara<br />

bağlı yaşayan insanları yok sayarak, merkezden, oturdukları masadan korumayı<br />

gelenek haline getirdiler. Şimdi katılımcılık diyorlar ama yine o terimin içini kendi kendilerine<br />

doldurmaya çalışıyorlar. Hiçbir zaman çevreciler katılımcılık konulu konferanslarına,<br />

çalıştaylarına dışardan bir “yerli”yi, yani balıkçıyı, orman köylüsünü, müteahhiti çağırmıyorlar.<br />

Çünkü katılımcılık AB, Dünya Bankası, BM gibi sponsorların önemsediği bir konu,<br />

o olmazsa para da yok. İşte asıl katılım sorunu, çevrecilerin asıl çıkmazı bu; incelenmesi<br />

ve vurgulanması gereken budur.<br />

(Demircan 2006)<br />

87

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!