26.02.2013 Views

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

Türkiye'de Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri - STGM - Sivil Toplum ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Kitle örgütü” olmaktan imtina eden İHG’nin üyelik yapısı da bununla uyum içinde.<br />

Nisan 2007 itibariyle 25 civarında üyesi olan İHG’nin yönetim kurulu beş kişiden<br />

oluşuyor. Üç kişilik de denetleme kurulu var. İHG yönetimi, üye sayısının azlığından<br />

dolayı, üyelere ulaşma konusunda problem yaşamıyor. Çoğunlukla e-posta aracılığıyla,<br />

derneğin projeleri konusunda üyelerin görüşleri alınıyor. Ayrıca yönetim kurulunun<br />

yaptığı tüm faaliyetler, harcamalar raporlar halinde üyelere bildiriliyor. Koordinatörlük<br />

sistemiyle yürütülen faaliyetlerde, proje koordinatörlerinin inisiyatifi esas alınıyor<br />

ve yönetim, koordinatörlerin kararlarına karışmamaya özen gösteriyor. Cengiz, kalabalık<br />

bir üye yapısına sahip olmak istemediklerini ve ihtiyaca bağlı bir üye politikası<br />

güttüklerini ve üyelerin aktif katılımını sağlamaya çalıştıklarını söylüyor.<br />

Şu sıralar öğretmen ve avukatlara yönelik insan hakları eğitimi veren İHG’nin başkanı<br />

Orhan Kemal Cengiz, derneklerinin amaçlarını şu sözlerle aktarıyor: “Biz uzun<br />

yıllardır Türkiye’de yeni bir şeyler yapalım diyoruz. Bir uzmanlık alanına ihtiyaç var.<br />

Belirli konulara eğilip çok kapsamlı raporlar hazırlayan, çok profesyonelce lobi faaliyeti<br />

yürütecek yapılara ihtiyaç var. Biz bu amaçla, bölgesel düzeyde bir insan hakları<br />

hareketi olmak için kurulmuş bulunuyoruz.”<br />

Orhan Kemal Cengiz, derneklerinin faaliyetlerine ve esas olarak “işkenceyi haritalama” ve<br />

öğretmenlere yönelik insan hakları eğitimi projelerine dair şu değerlendirmede bulunuyor:<br />

Öğretmenlerin, öğrencilere insan haklarını aktarmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Daha çok<br />

oyunlara dayanan, değişik yöntemlere başvuruyoruz. Çalışmayı da öğretmen sendikalarıyla<br />

birlikte yürüttük. Öğretmenler mevcut müfredatın dışına çıkamıyorlar, ama aynı müfredatı<br />

başka bir yöntemle aktarmaları, başka bir bakış açısı kazanmaları mümkün. Üç yüz civarında<br />

öğretmene bu eğitimi verdik. Diğer yandan, Helsinki Yurttaşlar Derneği’yle beraber “işkencenin<br />

haritalanması” diye bir çalışma yapıyoruz. Türkiye’de mağdur ve failden hareketle,<br />

işkence yapan ve yapılanın ilişkide bulunduğu bütün kurum ve kişilerin haritasını çıkartmaya<br />

çalışıyoruz. Bu sadece Türkiye için değil, dünya için de yeni bir konsept. Daha önce sadece<br />

bir tane Güney Amerika ülkesinde yapılmış bu çalışma. İnternet üzerinden oluşturulacak<br />

olan bu harita kabaca şöyle anlatılabilir: İşkence mağduru ve fail var. Bilgisayarınızda faile<br />

tıkladığınızda, karakol göreceksiniz. O karakola tıkladığınızda, karakoldaki iç ilişkiler ortaya<br />

çıkacak. Bununla da biz, işkencenin hangi ilişkiler ağı içinde gerçekleştiğini daha yalın<br />

biçimde anlayabileceğiz. Ama esas olarak, işkenceyi önlemeye yönelik çalışma yürütenler,<br />

bu harita sayesinde müdahale alanlarını çok somut bir şekilde görebilecekler. Bu da AB’nin<br />

desteklediği bir proje… Türkiye’de sürekli belli konular popülerleştirilir. Örneğin Türk Ceza<br />

Kanunu’ndaki 301. madde. Halbuki biz TCK’yı incelediğimizde, 301 gibi kırka yakın madde<br />

bulduk. Bunun üzerine Türkiye’nin dört bir yanına, İzmir, Ankara, İstanbul, Diyarbakır’a<br />

gittik. Entelektüel, hukukçu ve akademisyenleri topladık, tartıştırdık bu konuyu. Çalışmanın<br />

sonucunda da TCK’da ifade hürriyetini engelleyen kırk tane madde saptadık. Bununla ilgili<br />

bir rapor hazırlayıp her tarafa dağıttık…<br />

57

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!