16.07.2015 Views

slâm ahlâkı

slâm ahlâkı

slâm ahlâkı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kadar zekât verip, onu kendine olan borcundan kurtarmak istese,fakîre o kadar zekât verir. Sonra, alacağını fakîre sadaka eder.Ya’nî halâl eder, bağışlar. Sonra fakîr, elindeki zekâtı bu zenginehediyye eder. Yâhud fakîr, borcu kadar altını birisinden ödüncalıp zengine hediyye eder. Zengin bunu zekât niyyeti ile bu fakîregeri verir. Sonra, fakîri borcundan ibrâ eder. Ya’nî, ona bağışlar.Fakîr, zekât olarak aldığı altınları, evvelce ödünc almış olduğukimseye geri verir. Zekât ile [ve nezr edilen mal ile] hayrât ve hasenâtyapılamaz. Yapmak için, bunları tanıdığı bir fakîre verir. Fakîrde, bunlar ile o hayrlı işleri yapar.) Bunlardan anlaşılıyor ki,kâğıd para ile zekât verebilmek için, vereceği kâğıd paranın değerikadar altın lira ağırlığındaki altın zînet eşyâsını zevceden veyâbir tanıdığından ödünç alır. Altınları, tanıdığı veyâ akrabâsındanbir fakîre zekât niyyeti ile verir. Böylece kâğıd paraların zekâtı verilmişolur. Sonra, fakîr bu altınları bu zengine hediyye eder. Zenginde alıp, sâhibine geri vererek borcunu öder. Zekâtı verilmiş olduğundan,zengin zekât vermek için ayırmış olduğu elindeki kâğıdparaların bir kısmını bu fakîre verir. Geri kalanı her dürlü hayrâtave hasenâta verir. Fakîr de bu hayrâtın sevâblarına kavuşmakisterse, zekât olarak aldığı altınları bu zengine satar. Sonra, hayrlıişler yapması için zengini vekîl edip, kâğıd paraları zengine geriverir.Dört mezheb ilmlerinde mütehassıs, büyük âlim, seyyid AbdülhakîmArvâsî “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki, (Kâğıd paralarınkıymeti, kıymet-i i’tibâriyyedir. İ’tibârdan düşünce, kıymeti kalmaz.Bu sebebden, fıtra ve zekâtı, kâğıd para ile vermek câiz olmaz.Kâğıd ile, evvelce verilmiş zekâtlar, altın ile devr edilerek, kazâedilmelidir. Hacdan başka, diğer mâlî ibâdetlerin kazâsı, devrtarîkı ile yapılır.)(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Bâgîler, ya’nî hükûmete isyânederek memleketi ellerine geçirmiş olan müslimânlar ve zâlimolan müslimân sultânlar, hayvân ve uşr denilen toprak mahsûllerininzekâtlarını alırlarsa ve bunları Allahü teâlânın emr etdiğiyerlere verirlerse, bu aldıkları mallar zekât olur. Aldıklarını başkayerlere verirlerse, aldıkları zekât sayılmaz. Mal sâhiblerininzekâtlarını tekrâr müslimân fakîrlere vermeleri lâzım olur. Ticâretmallarının zekâtlarını ve para zekâtlarını toplarlarsa, âlimlerinçoğuna göre zekât yerine geçmez. Fetvâ da böyledir. Ba’zı âlimleregöre ise, zâlim sultânlar, müslimân oldukları için ve ellerindekimallar milletin hakları olduğundan fakîr sayılacakları için,bunlara zekât niyyet edilerek verilenler zekât yerine geçer.) İbniÂbidîn de diyor ki, (Vergi olarak, gümrük diyerek ve başka ism-– 299 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!