16.07.2015 Views

slâm ahlâkı

slâm ahlâkı

slâm ahlâkı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

o günkü piyasaya göre, değeri en az olan altın lirayı öğrenir. Değerien az olan altın lira meselâ Hamîd altını ise ve bunun o günküfiyâtı binbeşyüz kâğıd lira ise, onbin liranın karşılığı, 6,6 adetHamîd altın lirası olur. Bu kimse, yedi adet, herhangi bir cins altınlirayı veyâ bunların ağırlığı kırkyedi buçuk gram veyâ dahâ fazlayüzük, bileyzik gibi altını bir müesseseden veyâ sarrâfdan satınalır. Bunları, bu işleri bilen, güvendiği fakîr bir şahsa verir. Fakîrbu altınları teslîm aldıkdan sonra, bu kimseye hediyye eder. Böylece,zekât altın olarak verilmiş olur. Bu kimse sonra, bu altınlarıemr edilmiş olan hayr müessesesine verir. Hanefî mezhebindekibüyük âlimlerden İbni Nüceym Zeynül-Âbidîn-i Mısrî, (Eşbâh)kitâbının son kısmında buyuruyor ki, (Elindeki malın zekâtını ayrıcavermeyip, fakîrdeki alacağını buna karşılık yapmak isteyenkimse, fakîre zekâtını [altın olarak] verip, sonra borcu için bunutekrâr geri alır. Çünki, ayn olan malın zekâtı, deyn olan maldanverilmez. Bunun gibi, bir fakîrdeki alacak veyâ bunun bir kısmıbaşkasındaki alacağın zekâtı olmaz. Bir zengin, bir fakîrde olanalacağını, ona vereceği zekât yerine sayamaz. Ya’nî fakîr, borcunuödemiş olmaz ve zengin, bu fakîre o kadar zekât vermiş olmaz.Zenginin bu kadar zekâtı fakîre teslim etmesi, fakîrin de bu aldığızekâtı zengine geri vererek borcunu ödemesi lâzımdır. Fakîr, aldığızekâtı geri vermezse, zengin bundan zor ile alır. Zor ile alamazsa,mahkeme vâsıtası ile alır. Yâhud, borclu, zekâtını almak ve bunualacaklısına vererek borcunu ödemek için, zenginin gösterdiğibirini vekîl yapar. Vekîl, zekâtı alınca, fakîrin mülkü olur. Bununlafakîrin zengine olan borcunu öder. Fakîrin başkasına da borcuvarsa, zengin verdiği zekât ile, onun borcunun ödenmesinden korkuyorsa,fakîr aldığı zekâtı zengine hediyye ederek geri verir. Zenginhediyyeyi alınca, alacağını borçlusuna halâl eder, bağışlar.)(Fetâvâ-ı Hindiyye)nin altıncı, ya’nî son cildinde de bunlar yazılıdır.Yâhud, (Fakîr başka birinden, zengine olan borcu kadar altınödünç alıp, bunu zengine hediyye eder. Zengin, bunu zekâtı niyyetiile fakîre geri verir. Sonra, alacağını fakîre halâl eder.) Kâğıd parasınınzekâtını kâğıd para olarak dağıtmak istiyen zengin de böyleyapar. Bunun için, bir tanıdığından, dağıtacağı kâğıd liralarınkarşılığı kadar altın ödünç alıp, bunları tanıdığı ve güvendiği bir fakîrezekât niyyeti ile verir. Fakîr teslîm aldıkdan sonra zengine hediyyeederek geri verir. Sonra zengin dağıtacağı kâğıd parasınınbir kısmını bu fakîre hediyye eder. Geri kalanı dilediği hayr ve hasenâtasarf eder. İ<strong>slâm</strong>iyyete uymağa mâni’, fesâd bulunduğu zemân,bu vazîfeyi yapabilmek için, kolay olan bir çâre aramağa,(Hîle-i şer’ıyye) denir. İ<strong>slâm</strong>iyyete uyabilmek için, Hîle-i şer’ıyye– 537 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!