13.07.2015 Views

Download (1085Kb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download (1085Kb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download (1085Kb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uğraşan, inekleri olan ‘Ali Dayı’ ineği hastalandığında ineğini öğretmene teslim etmez,teslim etmediği gibi böyle bir düşünce aklından geçmez. Kimin aklından geçer? MilliEğitim Bakanlığının! Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımızı, geleceğimizi yetiştirmekiçin, çocuklarımızı veterinere teslim eder.Öğretmen yetiştirme görevi YÖK’ün kurulması ile birlikte 1882 den sonraüniversitelere, daha doğrusu bütün yükseköğretim kurumları gibi (askeri okullar vePolis okulları dışında) YÖK’e bırakıldı. Bu değişik bir deneme ya da pilot uygulama iledeğil, birden bire, hazırlıksız yapılan bir değişiklik idi. Hatta bir ön çalışma yapılmasınagerek bile duyulmadan hemen kadrolar alınmış ve uygulamaya geçilmişti. Böylesineönemli bir konu tartışılmadan, bütün yönleriyle kamuoyu ve ilgili kesimlerindüşüncelerini dikkate alınmadan bir çırpıda uygulamada yerini aldı. Öğretmenlerinyetişmesi ile ilgili her değişiklik toplumu da değiştirecekti. Kanunun yaşamsal öneriyleilgili şöyle bir örnek verilebilir: Çiftçi Ayşe domates yetiştirirken alacağı ürün Ayşe’ninçiftçilik konusundaki bilgi ve tutumu ile doğrudan ilgili olduğu gibi, öğretmen deöğrencilerini eğitirken bilgisini ve tutumunu öğrenciye aktararak öğrenciyi dolayısıylatoplumu yönlendirecekti.Toplumda ve özelliklede eğitimciler arasında genel kanı, üniversitelerinöğretmenlik ruhunu kazandırmada yetersiz olduğudur. Öğretmenlik ülküsünü aşılamada,ülkücü öğretmenler yetiştirme konusunda yeterli olmadığı gibi böyle bir çabanın olduğuda söylenemez. Türk eğitimine büyük emekleri geçmiş, uzun yıllar öğretmen yetiştireneğitim kurumlarında hocalık yapmış Cavit Binbaşıoğlu bu olguyu şöyle değerlendiriyor:“1982 de başlayan YÖK uygulamaları ile üniversite, öğretmen okulu geleceğinigeliştirecek yerde, öğretmen okulundaki mevcut anlayış ve uygulamayı,üniversiteörneğine çevirdi. Bu üniversitenin örgüt yapısının doğal bir sonucudur. Çünkü,öğretmen okulunu, “öğretmen okulu” yapan kadro, bu örgüt yapısı içinde yeralmıyordu, hatta bir anlamda dışlanıyordu” öğretmen adaylarının seçilmesiyle ilgiliolarak şunları söylüyordu: “Öğretmen yetiştiren okul ve kuruluşlara bu dönemdeöğrenci alımı, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM) yaptığı sınavsonuçlarına göre olmaktadır. Başvuru formlarında da öğretmenlik mesleğine yönelikhiçbir bilgi yoktur. Buna göre, belli bir puanı tutturan herkes, öğretmen yetiştiren birkuruma alınmaktadır. Oysa “öğretmen kişiliği” önemlidir,.... eskiden, bütün öğrencileriçin alanla ilgili hem özel bir sınav, hem de görüşme (mülakat) yapılırdı....Öğretmen adaylarına öğretilecek her şeyin, bütün ulusa öğretilecek bir şeyolduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.” 1551982 de bütün yükseköğretim kurumları ile birlikte YÖK’e bağlanan GaziEğitim Enstitüsü’ne alınacak öğretmen adayları için seçme sınavının dışındaöğretmenlik mesleğine uygun olup olmadığı çeşitli araçlarla, öğretmen adayıderecelendirme fişi gibi ölçütlerle ölçülüyordu.Onbirinci Şûrada, alt gündem maddelerinden birisi olan ‘öğretmen veuzmanların sorunları, çözüm önerileri’ bölümünde 156 yer alan kararlar, gerçektensorunu çözecek, hem Türk Eğitim Sisteminde verimi arttıracak, hem de öğretmenlerimutlu edecek kararlardır.Diğer konularda olduğu gibi, şûralarda, akılcıl kararlar alınmıştır. Şûralaraetkinliğini kaybettiren tek etken, yaptırımı olmamasıdır.155 Cavit Binbaşıoğlu, Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi, MEB yayınları, İstanbul 1995 , s. 451,455, 464.156 Ortaya konan düşüncelere ve alınan kararlara Onbirinci Milli Eğitim Şûrası, ‘Alınan kararlar’bölümünde yer vermiştir145

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!