13.07.2015 Views

Download (1085Kb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download (1085Kb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download (1085Kb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kişilerle (öğretmen ve diğer memurlar) ülke sorunlarını tartışıyor, ama üretmiyor.Öğretmenin tartışması, bilgilendirmesi gereken yurttaşlık ve evrensel değerlerde çağıyakalayamamış olan insanlardır. Köylülerdir, gecekondu semtleridir, bundan başkaküçük esnaftır, işsizlerdir. Onlara cumhuriyetin değerlerini, çağdaş değerlerikazandırmak, bir mesleğe yöneltmek gibi kutsal görevleri varken teneffüs ya da‘paydos’ zilinin çalmasıyla öğrencilerden önce okulu terketmektedir. Osmanlı aydınıhalktan kopuktu. Bugün öğretmenler halktan kopuk olmasalar da çok bütünleşmiş dedeğillerdir. Öğretmenlerin halkla bütünleştiği bir alan var: Özel ders verme. Eğitimdedoyurucu kamusal hizmet verilemeyince boşluk özel ders verme ve dershanelercedolduruluyor. Ve 1985-1990 larla birlikte bu eğilim artmış ve öğretmenlerin piyasasıoluşmuştur. Evet, eğitimin uygulayıcıları olan kutsal mesleği sürdüren öğretmenlerin(her meslek kutsaldır) piyasası oluşmuştur. Üstelik bu piyasadaki kazançlarvergilenilmemektedir.Önceki bölümlerde de sözü geçen, 1992 Rektörler toplantısında Türk EğitimSisteminin yapısal sorunlarını çözecek köklü öneriler getirilmiştir. Adı geçen toplantıdaSelçuk Üniversitesi Rektörü Halil Cin, sunduğu raporda yalnızca eğitim sisteminindeğil, bütün devlet sistemi ve ülkenin geliştirilmesi için çarpıcı, köklü yapısal değişiklikgetirecek önerisi şöyledir:“Milli bir mutabakat yapılarak, gerekirse otoyol, baraj, ve bunun gibi bazıprojeleri erteleyip bilgiye ve insana yatırım yapmalı; Türkiye uluslar arası bilim veteknoloji platformunda patent ihraç eden, ödül kazanan bir ülke durumunayükseltilmelidir. Aktif yaratıcı beyinler, üretken eller, süratle artırılmalı ve bunlarınyarattığı bilgi zenginliğinin yetiştirdiği kaliteli insan gücü, Türkiye’nin en büyükpotansiyeli haline getirilmelidir.” 167Bu yaklaşım, oldukça çarpıcı bir yaklaşım. Ama, ülke ve toplum kalkınmasındabütüncül yol izlenemezse acaba tek başına eğitim ne yapabilir? Nitelikli insan gücü birülkenin kalkınması ve gelişmesinin en önemli etkenidir, ama, tek belirleyeni değildir.Ülkenin ertelenemez başka ihtiyaçları (altyapı, güvenlik, nüfus, sağlık,...) gözardıedilemez. Bu yöntem kesin sonuçlu bir yöntem olsaydı, bütün ülkeler, özellikle gerikalmış ülkeler belli bir süre bütçelerinin yarısını eğitime ayırırlar ve sorunlarınıçözerlerdi.Bu konuda en sağlıklı yaklaşım, en sağlıklı yol Atatürk’ün yoludur. Yasayapıcıların, uygulayıcıların -Atatürk’ü çevirip çevirip okumaları, tanımaları durumunda,sorunlar birer birer çözülüp Türkiye ‘çağdaş uygarlık düzeyi’ne yükselecektir.Atatürk’ün yolu; bir taraftan Nazilli Dokuma Fabrikası açarken, -yokluklarTürkiye’sinde- bir yandan da belki Nazilli Dokuma Fabrikası gibi üç-dört fabrikayapacak parasal kaynağı Devlet Opera ve Balesinin kurulması için harcayan uzakgörüşlü bir yoldur. Bu yolun, zamanla ilk dönemlerdeki özelliğini kaybettiğini,Ondördüncü Şûrada, TBMM başkanı Mustafa Kalemli şu sözleriyle belirtiyor:“Değerli konuklar, Türk Milli Eğitiminin Cumhuriyetimizin ilk dönemlerindegörülen tutarlı ve şaşmaz işleyişini bir ölçüde yitirdiği inkar edilemez. (Alkışlar) 168Yine yapısal olarak insangücü-eğitim ilişkileri planlanırken o anki durum ilegelecekteki olası yönelimler temel ölçüt olarak ele alınır. Katı değişmez bir yapıdaplanlama yapılmamalı, esnek, yeri geldiğinde değişmelere izin veren bir planlama167 Halil Cin, Çağdaş Eğitim Çağdaş Üniversite, “Çağdaş Eğitim Çağdaş Üniversite” TCBaşbakanlık 1992, s.286.168 Bu sözlerin alkış alması, bu yargının şuraya katılanlarca da benimsendiğinin bir göstergesiolarak yorumlanabilir.157

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!